Yerli diziler cinsiyet klişelerinden kurtulamıyor
Cinsiyet rolleri söz konusu olduğunda yerli diziler bir süredir eleştirilerin hedefinde yer alıyor. Bu noktada güncel veriler de yerli dizilerin cinsiyetler hakkında kalıplaşmış yanlış yargılara yani cinsiyetçiliğe yer verdiğine işaret ediyor. TÜSİAD tarafından paylaşılan verilere göre, yerli dizilerde kadınlar genelde duygusal, narin ev kadınları olarak sergilenirken erkekler; güçlü, şiddete eğilimli iş adamları olarak karşımıza çıkıyor. İşte raporda yer alan diğer detaylar…
TÜSİAD tarafından paylaşılan veriler, Türk dizilerinde kadınlar ve erkekler arasında ciddi farklar olduğunu ortaya koyuyor. Karakter özelliklerinden kariyere kadar pek çok unsurun incelendiği verilerde kadınlar zayıf varlıklar olarak gösterilirken erkekler şiddete eğilimli saldırgan varlıklar olarak gösteriliyor.
Yalnızca Türkiye değil, birden fazla ülkede geniş bir kitleye ulaşan yerli diziler, akademik araştırmalara göre birçok sahnesinde kadına yönelik şiddeti normalleştiriyor.
TÜSİAD’ın 2018 yılında yayınladığı ve 1-31 Mayıs 2017 tarihlerinde, 6 ulusal kanalda yayınlanan 12 diziyi incelediği Televizyon Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği araştırması, yüksek reytinge sahip dizilerde kadınların ekranda görünürlük oranının yüzde 46 iken, erkeklerde yüzde 54 olduğunu gösteriyor.
Ayrıca, yerli dizilerde ön plana çıkan erkek karakterler ağırlıklı olarak yönetici, zengin ve bağımsız bir profil çiziyor. Kadınlar ise daha ziyade kontrol edilen, entrikacı, hayalperest davranış özellikleri sergiliyor.
Bu dizilerde kadınlar “uysal/çekingen” ve “duygusal” sıfatlarıyla, erkek karakterler ise “kaba”, “agresif” ve “komik” sıfatlarıyla ön plana çıkıyor.
Kadın evinde otursun, erkek eve ekmek getirsin
Veriler açıkça, sonradan atfedilen geleneksel cinsiyet rollerinin dizilerde ciddi bir ağırlık gösterdiğini ortaya koyuyor. Küresel çapta dizi ve film sektörü bunu aşmaya ve değiştirmeye çalışıyor olsa da henüz yerli diziler cinsiyet eşitliği söz konusu olduğunda sınıfta kalıyor. Dizilerdeki kadın ve erkek bireyler, sanki birbirlerinden ayrı iki “tür”müş gibi lanse ediliyor.
Bu bağlamda, kadınların yüzde 92’si ev işleriyle meşgul görünürken, iş sahibi karakterlerin yüzde 75’ini erkekler oluşturuyor. Ayrıca, TÜSİAD’ın inceleme kapsamındaki televizyon dizilerinde kadını “varlıklı ve çalışmayan” rolünde görme oranı yüzde 68 iken, erkek karakterleri “patron ya da yönetici” rolünde görme oranı yüzde 89.
Tahmin edileceği üzere, yerli dizilerde kadın karakterleri daha sıklıkla evde ve iç mekanlarda görüyoruz. Erkek karakterler ise iş ile ilgili ortamlarda ve dış mekanlarda daha fazla zaman geçiriyor. Kadınların sahnelerinin çoğu özel mekanlarda geçiyor. Yerli dizilerde iç mekanda görülen kadın karakterlerin oranı yüzde 71 iken çalışan kadını iş başında gördüğümüz sahnelerin oranı sadece yüzde 20.
Geleneksel cinsiyet rollerine fazla yer veriliyor
Araştırmada dikkat çekici, ancak bu noktada tahmin edilebilir bir diğer sonuç ise yerli dizilerde ağlayan karakterlerin yüzde 73’ünün kadın olması. Üzücü bir şekilde, bolca şiddet, taciz ve tehdit sahneleri içeren bu dizilerde de erkekler bu gibi saldırgan tutumlara yatkın varlıklar olarak gösteriliyor. Nitekim, “şiddet/tehdit” içeren sahneler yüzde 72 oranında erkeklere veriliyor.
Erkeğin karşısında, ona kıyasla daha duygusal kabul edilen kadınlar, bu yanlarıyla duygusallık içeren sahnelerin yüzde 80’inde ön plana çıkıyor; işle ilgili sahnelerin odağındaki karakterlerin yüzde 82’sinde erkekler yer alıyor. Bununla birlikte, kadınlara verilen en yaygın rol ise annelik oluyor. Hatta zaman zaman, kadının bir anne ve eş olmaktan başka bir görevi yokmuş gibi yansıtan yerli dizilerde ebeveyn rollerinin yüzde 79’u kadınlara ait.
Bu sonuçları, yalnızca dizi diyerek geçmemek lazım. Nitekim, toplumun azımsanamayacak bir kısmı, dizilerde yansıtılan sahnelerin gerçeklikle uyumlu olduğunu savunuyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Aylin Dağsalgüler ve İNGEV ortaklığı ile yapılan ve 2020’de yayınlanan Toplumsal Cinsiyet ve Medya raporu, televizyon ekranında gösterilen kadına karşı şiddetin gerçek hayatı yansıttığını düşünenlerin oranının yüzde 61 olduğunu gösteriyor. Araştırma kapsamındaki kadınların yüzde 68’i bu görüşe destek çıkıyor.
“Medya centilmen, sosyal medya ise maço çıktı!” haberini okumak için tıklayın!
Kaynak: Doğruluk Payı