Teknoloji devlerinin dijital reklam politikaları iklimi krizini nasıl tetikliyor?
Bundan 10 yıl önce nispeten daha “basit” bir mekanizmayla çalışan dijital reklamcılığın yerini bugün “gözetim reklamcılığı” devraldı. Şirketler, birçok farklı kaynaktan onlarca veriyi bir araya getirerek “kişiselleştirilmiş” reklamlarla hedef kitlesinin dikkatini çekmeye çalışıyor. Farklı yönleriyle çeşitli tartışmaların konusu olan kişiselleştirilmiş dijital reklamlar hakkında duygu ve düşünceler değişebiliyor. Global Action Plan’ın analizi ise dünya çapında gündelik hayatın bir parçası olan bu reklamlar için harcanan enerjinin gezegene ne kadara mal olduğunu ortaya koyuyor.
Global Action Plan, “Big Tech” olarak bilinen dünyanın 5 büyük teknoloji şirketi; Amazon, Apple, Google, Meta ve Microsoft’tun dijital reklamlar politikalarından yola çıkarak söz konusu şirketlerin karbon ayak izini analiz ediyor. Rapora göre, söz konusu şirketler kişiselleştirilmiş dijital reklamlarla kişinin ihtiyacı olmayan ürünleri de öne çıkararak tüketim çılgınlığını tetikliyor. Çevrimiçi reklamlardan ciddi kâr elde eden Big Tech’in reklam politikaları ise iklim krizini olumlu yönde etkilemekten son derece uzak.
Ayrıca, reklam vermek üzere harcanan enerjinin yanı sıra iklim krizine dair komple teorileri barındıran içeriklerin Big Tech algoritmalarında öne çıkması, yanlış bilgilendirme ve dezenformasyonun önünü açıyor. Raporun yazarlarından dijital insan hakları uzmanı ve avukat Susie Alegre “Büyük teknoloji milyarderlerinin iklim krizi üzerindeki yıkıcı etkisi, 21. yüzyılın petrol baronlarından farklı sayılmaz” diyor.
Dünyadaki enerji tüketiminin yüzde kaçı dijital reklamlar için harcanıyor?
Analize göre dünya üzerindeki toplam enerji tüketiminin tahminen yüzde 1’i yalnızca çevrimiçi reklamlar sunmak için kullanılıyor. Bu yüzde 1’in çoğunluğu ise arka planda devam eden rekabet nedeniyle fiilen boşa gidiyor. Kullanıcı, bir web sayfasına her tıkladığında, reklamverenlerin reklamlarını göstermesi için gerçek zamanlı teklif verme zincirini (RTB) tetiklemiş oluyor. Avrupa ve ABD’de her yıl tahmini 200 terawatt saat enerji kullanan veri merkezleri aracılığıyla 178 trilyon RTB işlemi gerçekleştiriliyor. Bu sayı, gelişmekte olan bir ülkenin yıllık enerji tüketiminden fazlasına tekabül ediyor. Araştırma yazarlarında Uzman Dr. Augustine Fou, reklam dolandırıcılığı da hesaba katılınca, reklam teknolojisinin karbon ayak izinin daha da arttığını belirtiyor.