Deloitte araştırdı: “Perakende sektörü COVID-19 sonrası döneme nasıl hazırlanmalı?”
COVID-19 salgınından en fazla etkilenen sektörlerden biri olan perakende sektörü normalleşme sürecine girmek üzere. Deloitte tarafından hazırlanan “Perakende sektörü COVID-19 sonrası döneme nasıl hazırlanmalı?” raporunda, sektörün eski hareketliliğine kavuşması için tüketici taleplerinin doğru karşılanması, psikolojisinin doğru yönetilmesi, çalışanların hem fiziksel hem de duygusal yönden korunması gerekliliğine dikkat çekiliyor.
Koronavirüs salgınının ardından iş dünyası, normalleşme dönemi için hazırlıklarını yapmaya başladı. Normalleşme sürecinin nasıl gerçekleşeceği en çok merak edilen sektörler arasında yer alan perakende alanında gerek tüketiciler gerek çalışanları korumaya yönelik önlemler üzerinde duruluyor. Deloitte tarafından hazırlanan “Perakende Sektörü COVID-19 sonrası döneme nasıl hazırlanmalı?” raporunda da şirketlerin alması gereken aksiyonlar ve değişecek trendler ele alındı.
Rapora ilişkin bilgi veren, Deloitte Türkiye Perakende Sektörü Lideri Hande Özdiler Yılmazkaya, COVID-19 virüsünün hızla yayılması nedeniyle alışveriş merkezleri ve mağazaların kapanmasının, perakende sektörünü önemli ölçüde etkilediğine işaret ederek, mevcut durumun, özellikle cirolarının önemli bir kısmını müşteri trafiğinden elde eden gıda dışı perakende sektörü için büyük zorluklar yarattığını söyledi. Yılmazkaya, tedarik zinciri, insan kaynakları ve mağaza operasyonlarında oluşan problemleri çözmek ve salgın sonrası sürece sağlıklı bir şekilde geçiş yapabilmek için hem mağaza içi hem de mağaza dışında önlemler almak gerekebileceğini vurguladı.
E-ticarette cirolar rekor seviyeye ulaştı
Rapora göre; gıda dışı perakende sektöründe mağazaların kapatılması, gıda perakende sektöründe ise sosyal mesafe uygulamaları nedeniyle tüketiciler alışverişlerini ağırlıklı olarak e-ticaret kanallarına yöneltmiş durumda. Firmaların e-ticaret ciroları rekor seviyelere ulaşsa da bu kanalın normal dönemde fiziksel kanallardan elde edilen ciroya ulaşması çok mümkün görünmüyor. Dolayısıyla toplam ticarette önemli bir yere sahip olan mağaza formatının gerekli önlemlerle yeni döneme hazırlanması krizi atlatma adına kritik önem taşıyor.
Raporda; küresel piyasalardan örneklerle bu döneme hazırlanmak için perakendecilerin ne tür hazırlıklar yapması gerektiği üzerinde durulurken, genel olarak bu hazırlıkların “Tüketicileri mağazaya çekmek için yapılması gerekenler”, “Mağaza içerisinde güvenli alışveriş ortamını sağlamak için yapılması gerekenler” ve “Operasyonel devamlılığı sağlamak için yapılması gerekenler” şeklinde gruplandırılıyor.
İletişim ve indirim kampanyaları mağazalara dönüşü hızlandıracak
Tüketicileri mağazaya çekmek için yapılması gerekenler hakkında bilgilerin yer aldığı raporda, salgın nedeniyle kalabalık yerlerden kaçınmaya şartlanan tüketicilerin en azından belirli bir süreliğine alışveriş merkezleri ve mağazalar gibi yerleri tercih etmeyebileceğinin altı çiziliyor.
Raporda, tüketicileri eski alışkanlıklarına döndürmek için proaktif şekilde özellikle sadık müşterilere yönelik farklılaştırılmış değer önerileri kullanarak kampanyalar düzenlemenin mağazalara geri dönüşü hızlandırabileceğinden bahsedilirken, mağaza içi alışverişe yönelik indirim kampanyaları veya mağazaya özel ürünlerin tekrar bu noktaları birer çekim noktasına dönüştürme adına faydalı olacağı ifade ediliyor.
Kasiyersiz kasalar tüketiciyi rahatlatabilir
Mağaza içerisinde güvenli alışveriş ortamını sağlamak için yapılması gerekenlerin sıralandığı rapora göre; salgın sonrası dönemde hayat normale dönse de tüketicilerin bir süre psikolojik olarak virüs kapma olasılığına karşın endişeli davranabileceğini hatırlatılıyor. Bu açıdan tüketicileri rahatlatmak için sosyal mesafe uygulamaları, mağazada aynı anda limitli sayıda müşteri bulundurma, yine mağazada hem personelin hem de müşterilerin kullanımına yönelik dezenfektan bulundurma gibi aktiviteler planlanabileceği önerileri yer alıyor.
Temassız ödeme ve kasiyersiz kasa çıkışı uygulamalarının da tüketicileri rahatlatacak diğer uygulamalardan olduğunu belirtilen raporda, video kamera ve hareket sensörü kullanarak alınan ürünleri tespit eden ve tüketicilerin kredi kartlarını eşleştirdikleri mobil uygulama yoluyla ödemeleri alan uygulamaların, sosyal mesafe ve kasiyerle temas sorunlarına çözüm olabilecek nitelikte olduğunu dile getiriliyor.
Çalışanlar hem fiziksel hem de duygusal yönden korunmalı
Operasyonel devamlılığı sağlamak için yapılması gerekenler hakkında da görüşlerin yer aldığı rapordaki diğer bilgiler ise şöyle: “Perakende şirketleri, sezonsal stoğu temizlemek ve kaybedilen ciroyu telafi etmek için mağazaları açma konusunda hızlı hareket etmek isteyebilir. Ama operasyonel maliyetleri ve tüketicilerin geri dönüş hızını da hesaba katarak planlı hareket etmek faydalı olacaktır. Bir süredir kapalı olan mağazaların tekrar alışverişe açılması operasyonel açıdan iyi bir planlama gerektirecektir. Envanter kontrollerinin yanı sıra özellikle hazır giyim kategorisinde sezonsal ürünlerin de yer alması nedeniyle tüketici alışkanlıklarında yaşanabilecek değişimleri de göz önünde bulundurarak bazı düzenlemelere gidilmesi gerekebilir.”
Raporun öngörülerini ele alan Yılmazkaya, personel güvenliği ve eğitiminin önemine işaret ederek, “Bu süreçte firmaların en önemli varlıklarından biri de çalışanları. Salgından sonraki dönemde çalışanları hem fiziksel hem de duygusal yönden korumak, işin devamlılığı açısından kritik önem taşıyor. Kriz süresince bu alanda aksiyon alan firmalar, önümüzdeki döneme rakiplerinden daha avantajlı başlayabilir” dedi.