Pegasus’un “dijital hava yolu” vizyonu, değişen yolcu alışkanlıkları ve sürdürülebilirlik hedefleriyle birleştiğinde ortaya bambaşka bir yolculuk hikâyesi çıkıyor. “Artık seyahat sadece bir tatil planı değil; bireysel tercihlere ve özgün deneyim arayışına göre şekillenen bir yaşam biçimi” diyen Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nane’den sektördeki dönüşümü ve Pegasus’un geleceğe dair yol haritasını dinlerken; dijitalleşmeden müşteri deneyimine, sürdürülebilirlik vizyonundan kurum kültürüne dek pek çok farklı kapı aralanıyor önümüzde. Tüm o kapılardan geçtikten sonra ise konu “liderliğe” geliyor… Mehmet Nane, “Benim için gerçek liderlik, insanlara değer katabilmek ve onları büyümeye teşvik edebilmektir” diyor…

Son yıllarda seyahat alışkanlıklarında ciddi bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşüm nasıl bir yolcu profili yarattı?
Türkiye’de ve dünyada yaşam tarzlarındaki dönüşüm, seyahate bakışı da değiştiriyor. Artık seyahat sadece bir tatil planı değil; bireysel tercihlere, günlük hayatın ritmine ve özgün deneyim arayışına göre şekillenen bir yaşam biçimi. Kimi dinlenmek, kimi keşfetmek, kimiyse sadece kendine zaman ayırmak için seyahate çıkıyor. Ayrıca solo gezginlerin sayısının da hızla arttığına tanık oluyoruz. Özgürlük arayışı, bireyselleşme ve esnek çalışma modellerinin yaygınlaşması, tek başına seyahati her zamankinden daha cazip hale getirdi. Bugün pek çok insan, seyahatini başkalarına uydurmak yerine, ilgi alanlarına ve kendi temposuna göre şekillendirmeyi tercih ediyor.
Bu değişim, yeni bir yolculuk anlayışını beraberinde getirirken misafirlerimizin planlama alışkanlıkları da değişti; günümüzde seyahatler daha kısa sürede organize ediliyor. Esneklik ve fiyat– performans dengesi de öncelik haline gelmiş durumda. Dijital kanallara olan ilgi artarken, biletini mobil uygulamamızdan alan, check-in’ini telefondan yapan ve uçuş bilgilerini Live Activity ile anlık takip eden bir kitleye hizmet veriyoruz.
Araştırmalarımız, misafirlerimizin yüzde 77,8’inin seyahat planını uygun fiyatlı bilet bulduğu döneme göre yaptığını, yüzde 79,6’sının ise popüler destinasyonlar yerine alternatif rotaları tercih ettiğini gösteriyor.
Bu tablo, operasyonel planlamamıza da yansıyor; uçuş programlarımızı talep trendlerine göre dinamik biçimde düzenliyor, rota ve frekanslarımızı veri analitiğiyle optimize ediyor, müşteri deneyimini uçuş öncesinden sonrasına kadar dijital çözümlerle güçlendiriyoruz.
Bugünün hava yolu yolcusu sizce en çok neye önem veriyor? Pegasus olarak bu beklentilere nasıl yanıt veriyorsunuz?
Günümüzde insanlara güvenli ve zamanında uçma fırsatı vermek tek başına yeterli değil. Yolcular uçuş öncesi ve sırasında sorunsuz bir deneyim, hızlı ve kolay dijital hizmetler, kişiselleştirilmiş seçenekler ve uygun fiyatı da öncelikli olarak talep ediyor. Sadece varış değil, uçuş konforu ve havaalanı tercihi de önemli. Son bir yılda yapılan aramalarda “uçak bileti”, “hava yolu” ve “havaalanı” kelimelerinin birlikte kullanılması, uçuş tercihlerinin sadece gidilecek yere değil, aynı zamanda hava yolu ve havaalanı seçimlerine de odaklandığını gösteriyor. Yolcular artık “Yolculuğumu kişisel tercihlerime en uygun hava yolu ve en rahat havaalanı ile nasıl yaparım?” sorusunu soruyor.
Biz Pegasus olarak bu değişimi yakından takip ediyoruz ve misafirlerimizin beklentilerine yanıt verecek hizmetler sunmaya odaklanıyoruz. Dijital kanallarımızla bilet alımından check-in’e, uçuş bilgilerine hızlı erişimden değişiklik ve iptal işlemlerine kadar her adımı olabildiğince kolaylaştırıyoruz. Bunun yanında esnek fiyat ve kampanya seçeneklerimizle farklı bütçelere hitap ediyor, uçuş deneyimini herkes için erişilebilir hale getiriyoruz. Tüm bunları yaparken de yolcularımızın memnuniyetini en üst seviyede tutmayı, onlara güvenilir ve keyifli bir seyahat deneyimi sunmayı amaçlıyoruz.
Dijitalleşme, hava yolu sektöründe müşteri deneyimini yeniden tanımlıyor. Pegasus’un bu alandaki yatırımları ve gelecek planları neler?
Pegasus olarak, 2018 yılından bu yana dijitalleşmeyi stratejik bir öncelik olarak benimsemiş durumdayız.
Kendimizi “Dijital Hava Yolu” olarak konumlandırıyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, sektördeki geleneksel uygulamaların ötesine geçerek, teknolojiyi en etkin şekilde kullanan, lider hava yollarından biri olma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Dijital dönüşümü stratejik bir vizyonun temel taşı olarak görüyoruz. Bu dönüşümü misafirlerimiz ve de çalışanlarımız için değer yaratacak şekilde, bütüncül ve uzun vadeli bir perspektifle yönetiyoruz. Yatırımlarımızın odağında, müşteri deneyimini kişiselleştirmek ve her temas noktasında tutarlı, hızlı ve güvenli bir hizmet sunmak bulunuyor. Yapay zeka destekli sistemlerden biyometrik çözümlere, uçuş içi dijital hizmetlerden veri analitiğine kadar geniş bir teknolojik ekosisteme yatırım yapıyoruz. Örneğin, yapay zeka destekli sanal asistanlarımız, yolcularımızın ihtiyaçlarını anlık olarak karşılayabiliyor ve uçuş deneyimini daha akıcı hale getiriyor. Biyometrik sistemlerimiz ise güvenlik süreçlerini hızlandırırken, yolcularımıza bekleme sürelerini minimuma indiren bir seyahat deneyimi sunuyor. Express Bagaj bırakma ünitelerimiz, seyahatin her alanında yolcumuzun yanında olan mobil uygulamamız, yurt içinde sadece kimlikle seyahat gibi yenilikçi uygulamalarımız bulunuyor.
Çalışanlarımızın verimliliğini artırmak, karar alma süreçlerinde daha çevik ve esnek olmak, şirket genelinde veri odaklı bir yaklaşımı yaygınlaştırmak da bu stratejimizin temel unsurları arasında yer alıyor.
Avrupa başta olmak üzere birçok bölgede havacılık sektörüne yönelik karbon ayak izi regülasyonları artıyor. Pegasus bu değişen regülasyon ortamına nasıl hazırlanıyor? Sürdürülebilirlik konusunda yakın vadede hangi adımları planlıyorsunuz?
2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşmak, sektörümüzün küresel bir hedefi ve Pegasus olarak bizim de sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığımızın temel göstergesi. Önümüzdeki 25 yıl içinde operasyonlarımızın toplam karbon emisyon etkisini ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Bu uzun vadeli yolculukta, 2030 için de bir ara hedef belirledik: 2019 yılına kıyasla emisyon yoğunluğumuzu yüzde 20 azaltmak.
Bu yolda önemli adımlar attık. 2024 yılında yolcu başına kilometre başına yalnızca 58,3 gram CO₂ ile tarihimizin en düşük karbon emisyon yoğunluğuna ulaştık. Bu, 2030 hedefimizin yarısından fazlasını şimdiden başardığımız anlamına geliyor. Filomuzu yeni nesil, yakıt verimliliği yüksek uçaklarla güçlendirdik, yapay zeka destekli rota optimizasyonları ve operasyonel iyileştirmelerle süreçlerimizi daha verimli hâle getirdik. Teknoloji ve dijitalleşmeyle emisyon ve atıkları azaltıyoruz. Sürdürülebilir havacılık yakıtlarının (SAF) kullanımını yaygınlaştırmak için çalışıyoruz ve yer hizmetlerinde elektrikli ile hibrit araçlar kullanarak karbon salımımızı azaltıyoruz.
Pegasus olarak önümüzdeki dönemde farklılaşma adına nasıl bir haritanız var? Hedefleriniz neler?
Önümüzdeki dönemde bizi sektörde ayrıştıracağına inandığımız; operasyonel verimlilik ve müşteri deneyiminde öncü uygulamalar ekseninde şekillenen bir stratejimiz var. Bu kapsamda filomuzu ve uçuş ağımızı büyütüyor, misafirlerimize her zaman en iyi hizmeti sunmaya odaklanıyoruz. Bu stratejinin en kilit unsuru, teknoloji… Silikon Vadisi merkezli Pegasus Innovation Lab öncülüğünde, yapay zeka destekli rota optimizasyonu, operasyonel süreç iyileştirmeleri ve veri analitiği projelerine yatırım yapıyoruz. Dijital müşteri deneyimini güçlendiren çözümlerimizle yolcularımızın uçuş öncesinden uçuş sonrasına kadar her temas noktasında daha hızlı, kişiselleştirilmiş ve sorunsuz bir deneyim yaşamasını sağlıyoruz. Bu yaklaşım sayesinde hem bugün hem de gelecekte sektörde öncü ve tercih edilen bir oyuncu olmayı sürdüreceğiz.
Sizce başarılı bir liderin günümüz dünyasında en kritik özellikleri neler? Pegasus’un kurumsal kültüründe bu anlayış nasıl karşılık buluyor?
Günümüz dünyasında başarılı bir liderin en kritik özellikleri arasında duygusal zeka (EQ) ile analitik zekanın (IQ) dengeli birleşimi, değişime açık olmak, hatalardan ders çıkarabilme yeteneği ve insan odaklı bir yaklaşım bulunuyor.
Liderlik yalnızca stratejik kararlar almakla sınırlı değil; aynı zamanda ekiplerin nabzını tutmak, onlara ilham vermek ve birlikte büyümekle de ilgili.
Bu anlayış, Pegasus’un kurumsal kültüründe açık iletişim, sürekli öğrenme ve değer yaratma gibi temel ilkelerle karşılık buluyor. Pegasus olarak liderlik anlayışımızı salt sonuçlarla ortaya koymuyor; süreçle, değerlerle ve insanlarla tanımlıyoruz.
37 yıllık kariyerimde öğrendiğim en önemli derslerden biri, başarısızlıkları ders edinmenin ve aynı hatayı iki kere yapmamanın başarının anahtarı olduğudur. Bu yaklaşım hem bireysel hem de kurumsal düzeyde sürekli gelişimi teşvik ediyor. Ayrıca kendi deneyimlerini ve yaşanmışlıklarını aktarmayı seven bir ekibiz. Bu yolla ekiplerimizin daha iyi anlamasını ve motive olmasını sağlıyoruz. Bunu, bir değer aktarımı ve kültür inşası süreci olarak görüyoruz.
Bugün yöneticilik kariyerine başlayan genç profesyoneller için sizin döneminizden farklı olarak ne tür beceriler ve bakış açıları kritik hale geldi?
Bugün yöneticilik kariyerine başlayan genç profesyonellerin karşılaştığı dünya, benim başladığım döneme kıyasla çok daha hızlı, dijital ve belirsizliklerle dolu. Bu nedenle artık yalnızca teknik bilgiye sahip olmak yetmiyor; duygusal zeka, esneklik, çeviklik ve insan odaklı liderlik becerileri gerekiyor.
Genç liderlerin, değişime hızlı uyum sağlayabilmesi ve kriz anlarında doğru karar alabilmesi önemli. Bunun yanında, sürekli öğrenme ve kendini geliştirme anlayışı, günümüz iş dünyasında olmazsa olmaz bir yetkinlik.
Eğer siz kendinizi tanırsanız, karşı tarafa da kendinizi doğru anlatabilirsiniz. Güçlü yönlerinizi biliyorsanız onları geliştirmek, zayıf yönlerinizi fark ediyorsanız onları iyileştirmek için adım atmak mümkün olur. Bu nedenle kendini tanımak, kişisel gelişimin ilk ve en kritik adımıdır.
Kaleme aldığınız “Size Anlatacaklarım Var” kitabında, kariyeriniz boyunca karşılaştığınız iniş çıkışlardan bahsediyorsunuz. Peki, bu deneyimler liderlik anlayışınızı ve karar alma süreçlerinizi nasıl şekillendirdi?

Hayat gibi kariyerim de iniş ve çıkışlarla doluydu; aslında bu deneyimler benim en büyük öğretmenlerim oldu. Her kriz, her hata bana sürekli öğrenmenin, çevikliğin ve soğukkanlılığın önemini gösterdi. Kitabımda, geçmişte yaptığım hataları ve onlardan çıkardığım dersleri paylaştım. Amacım, genç profesyonellere ve lider adaylarına “hatalardan korkmayın, ders alın ve yolunuza devam edin” mesajını vermek. Bu paylaşımların, benzer durumlarla karşılaştıklarında onları daha bilinçli ve hazırlıklı kılacağına inanıyorum.
Aynı zamanda, liderlik anlayışımı sadece finansal hedeflerle değil, insan odaklı bir perspektifle şekillendirdim. İnsanların yeteneklerini geliştirebileceği, fikirlerini özgürce paylaşabileceği bir ortam yaratmak hem ekiplerin performansını yükseltiyor hem de uzun vadeli başarıyı güvence altına alıyor. Genç profesyonellerin kariyerlerine bu anlayışla başlamaları, yalnızca kendi gelişimlerini desteklemekle kalmaz; çalıştıkları organizasyonun kültürünü ve verimliliğini de güçlendirir. Benim için gerçek liderlik, insanlara değer katabilmek ve onları büyümeye teşvik edebilmektir.