Gelecek geldiğinde yönetimdekiler orada olmasalar da gençler orada olacak!
Türkiye’nin önünde yeni bir yüzyıl ve bu yeni yüzyıl için de herkesin bir Türkiye hayali var. Bugün aldığımız her bir karar kuşkusuz ki inşa ettiğimiz yarının ilk taşları olacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve “Benim Türkiye Hayalim” söylemiyle tüm Türkiye’yi geleceği inşa etmeye davet eden “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi”nin de ilk oturumunun “Gençlik Forumu” olması geleceğin asıl sahipleri gençleri öne çıkarmasıyla güçlü bir mesaj veriyor… 15 Mart’ta başlayan kongre 21 Mart’a dek sürecek ancak şimdiden Bob Geldof’tan Karsu Dönmez’e, Bekir Ağırdır’dan Şükrü Ünlütürk’e geniş bir perspektifle tarihe düşecek konuşmalara ev sahipliği yaptı. Peki, neler mi konuşuldu? Gelin gerçekleşen oturumlara ve yarın hayaline daha yakından bakalım…
Sivil, şeffaf ve katılımcı bir girişim olarak yedi gün sürecek olan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin programında ana oturumlar, delege buluşmaları, forumlar ve sanatsal faaliyetler bulunuyor. 6 Şubat 2023’te yaşanan büyük deprem felaketinin ardından programa, doğayla uyumlu ve afetlere dirençli kentlerin yaratılması, afet yönetimi gibi birçok farklı oturum eklendi.
Perde dünyanın ve Hatay’ın sesi Karsu ile açıldı
Oyuncular Melisa Sözen ve Mert Fırat’ın sunumuyla yapılan günün ilk oturumu, Kahramanmaraş depreminde büyük hasar alan Hatay’da 16 yakınını kaybeden sanatçı Karsu’nun konseriyle başladı. Depremzedeler yararına sahne alan Karsu Dönmez, konuşması ile salonda duygu dolu anlar yaşattı.
Ülkece bir ayı aşkın bir süredir felaket günler yaşadıklarını ifade eden Karsu, “Normalde ben çok konuşan bir insanım ama konuşamıyorum. Acılarımız çok büyük. Ben bugün sadece sanatçı Karsu değilim. Türk’üm, Hataylıyım, Antakyalıyım, Karsu köyündenim. Depremde vefat eden Aliye ve Meral halamın yeğeniyim. Tuna ablamın, Aziz ağabeyimin kuzeniyim. Bugün Pelin, Hira ve Hazal’ın teyzesiyim.” dedi.
Kongre’de ilk söz gençlerin…
Gerçek şu ki geleceğe ilişkin bugün alınan kararlar bugünü değil geleceği bağlıyor ve gelecek geldiğinde gençler orada olacak. Bu noktadan referansla baktığımızda kongrenin ilk sahnesinin gençlere verilmesi hem metaforik hem pragmatik açıdan büyük bir anlam taşıyor.
Kongrenin ilk forumunda gençler Türkiye hayallerini ifade ederek işsizlik, eğitim, ücretler gibi sorunlarını ve çözüm önerilerini tartıştı. Gençlik Forumu’nun sonucunda elde edilecek çıktılar, kongrenin son günü olan 21 Mart’ta sonuç bildirgesine katkı sağlayacak.
Gençlik Forumu’nda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, gençlere “Başka bir Türkiye yaratabilirsiniz. Herkesin üzerinde huzurla yaşayabildiği, adaletin, eşitliğin, özgürlüğün, refahın olduğu bir ülke yaratabilirsiniz. Bu dünyanın en güzel coğrafyasında, adeta dünyanın merkezi denebilecek bir konumda, dünyanın en bereketli topraklarında, en güzel iklim kuşağında, en köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapmış Anadolu’da bu yoksulluğu, sefaleti, işsizliği hiçbiriniz hak etmiyorsunuz. Hiç kimse hak etmiyor. Başka bir Türkiye mümkün” cümleleriyle seslendi…
“Onurlu yaşam hakkını inşa edecek yeni bir söze, yeni bir vizyona, yeni bir hikayeye ihtiyacımız var”
Kongrenin ilk gününde “Yeniliğe Davet” sloganı ile düzenlenen oturumda konuşan araştırmacı yazar Bekir Ağırdır’ın gündeminde ise eşitlikçi ve onurlu yaşam hakkı vardı. “Ben umudumu mirasa bırakmak istemiyorum, umudumu yaşamak istiyorum.” diyen Bekir Ağırdır’ın yeniliğe içten bir daveti var…
- “Yeni bir hikayeye ihtiyacımız var. Yeni hikaye olmadan sadece eskinin kurum ve kurallarına geri dönerek bu krizden kurtulduğumuzu sanabiliriz. Kendimizi de kandırabiliriz. Karşımızdaki mesele bundan çok daha derin. Çok daha derin bir yoksulluk ve adaletsizlikle karşı karşıyayız. Sadece yardım politikalarıyla bu işi halledemeyiz. Dolayısıyla yalnızca ulus devleti katılımcı demokratik düzene göre değil, sosyal devlete, dayanışmayı, onurlu yaşam hakkını esas alan sosyal devlete kurmalıyız. Her bir bireyin kimliğine bakmaksızın 85 milyonun onurlu yaşam hakkını inşa edecek yeni bir söze, yeni bir vizyona, yeni bir hikayeye ihtiyacımız var.
- Bu kongrenin uyum kadar başka bir teması var. Davet… Artık sadece bilenlerin, sadece gücü eline geçirenlerin değil, hepimizin süreçlerine katılabildiğimiz, yeni bir hayatın önce hikayesini hayata geçirme daveti. Aradığımız şey tek bir insan seçelim; gücü ele geçirsin, mührü de eline verelim, onun hayalleriyle yeterli, sınırlı bir hayat yaşayalıma razı olamayız. Denedik. 20 yıldır da deniyoruz nelerin pahası olduğunu. Bir kimliğin, bir liderin tercihleri üzerinden değil hepimizin içinde kendimizi var hissettiğimiz yeni bir hikayeye ihtiyacımız var. Bugün sadece kendimize dair bir hikaye aramıyoruz, dünya için de bir hikaye arıyoruz. Bunu hak ediyoruz. Başarabiliriz. Ben umudumu mirasa bırakmak istemiyorum, umudumu yaşamak istiyorum. Hepimiz yaşamak istiyoruz. Hak ediyoruz da…”
“Hayalimiz ortak yaşam, demokratikleşme ve her fırsatta eşitlik”
Kongrede konuşan TÜRKONFED Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Şükrü Ünlütürk’ün en çarpıcı ifadesi ise “orta gelişmişlik düzeyi tuzağı” üzerine şekillendi…
Depremde yaraların sarılmasına, eşsiz dayanışmaya tüm Türkiye’nin tanıklık ettiğini vurgulayan Ünlütürk:
- “En büyük felaket umudun tükenmesidir. Bizler de umutluyuz, yaralarımızı saracağız, var gücümüzle çalışacağız. Aklımızda tek bir soru olmalı. Neden mutluluğu, refahı, sağlığı ve özgürlüğü hep birlikte yaratıp paylaşmayalım? Bizim hayalimiz ortak yaşam, demokratikleşme ve her fırsatta eşitliği ilke edinen bir ülke. Ekonomide, girişimcilikte, kadınıyla erkeğiyle 81 ilde yaşayan herkesin bu imkânları bulduğu bir ülke. Biz buna inanıyoruz” diye konuştu.
- Türkiye’nin büyüme çalışmalarında ekonomik çalışmaların yanı sıra demokratikleşmenin de büyük önem taşıdığını belirten Ünlütürk, “Orta gelir tuzağının bir ayağı da orta gelişmişlik düzeyi tuzağıdır. Türkiye orta gelişmişlik tuzağından kurtulmadıkça, yönetimden yönetişime geçemedikçe katılımcı karar alma sürecini belirlemedikçe bu tuzaktan kolay kurtulamayacak” dedi.
Gelecek elimizde…
Kongreye konuşmacı olarak katılan İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı, siyasetçi ve yazar Gülsün Bilgehan “Yeni bir ülkeyi kurmak elimizde” sözleriyle seslenirken, Ekonomiden Sorumlu Eski Devlet Bakanı Prof. Dr. Işın Çelebi’nin gündeminde ise deprem bölgesi ve iktisat politikaları yer aldı. Çelebi, 6 Şubat’ta çok ağır bir yıkım yaşayan Türkiye’deki deprem sürecini “çürümüşlük” olarak nitelendirirken “Türkiye’nin artık çağ dışı iktisat politikasını bir kenara bırakıp enflasyona karşı para politikaları uygulamalarını disiplin içinde yürütmesi gerekiyor” sözleriyle de gelecek için bir rota koydu ortaya.
“Birinci ihtiyacımız bu ülkede birlikte yaşama irademizi yeniden ortaya koymak. 85 milyonun hepsi müreffeh yaşasın diyorsak bunun yolu zor değil. Bunu bilerek ve isteyerek yapmamız gerekiyor. Eğer ülke değişirse, biz değiştikten sonra değişecek. Biraz ciddiyet, biraz birlikte yaşama iradesi, başkasının mutluluğu, bunlar Türkiye’yi kolay bir şekilde ileriye götürecektir.” sözleriyle konuşmasını temellendiren Prof. Dr. Refet Gürkaynak ise gelişim için yurttaşların rızasını vurguladı.
“Vazgeçmek umutsuzluğa teslim olmaktır”
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin üçüncü gününe dek en etkileyici konuşmalardan birini de İrlandalı müzisyen, söz yazarı ve aktivist Sir Bob Geldof gerçekleştirdi.
Kongrenin ilk gününde imzalı gitarını depremzedeler için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bir Kira Bir Yuva kampanyasına bağışlayan Bob Geldof ‘un konuşmasının yapıtaşlarını Atatürk, laiklik ve umut oluşturdu…
- “Eğer tek bir insan kontrolü varsa ya da yasal düzenlemeleri tek kişi yapıyorsa bu zor olabilir.
- 71 yaşındayım ve dünyanın yaşadığı en tehlikeli zamanlardan birindeyiz. Dünyamızda her yerde gerçek tehlike var ve büyüyor, artıyor. Giderek yoğun bir hale geliyorlar. Depremler, pandemi, kuraklık, seller, nükleer savaş tehditleri, finansal krizler, gıda krizi, iklim krizi. Sonuçlarını ve eylemlerini zar zor anladığımız yeni teknolojiler var. Kültür savaşları ülkeleri kasıp kavuruyor. Dünya nüfusunun yüzde 70’ini yöneten otokratlar bu ortamdan memnunlar. Denemeliyiz. Vazgeçmek umutsuzluğa teslim olmaktır. İnsan olmak için bazı çabalar gerekli.
- Türklerin, Atatürk’ün en büyük başarısı, dini devlet işlerinden ayırmaktı. Atatürk’ün büyük içgörüsü, bir ulusun geçmişin gölgesine ait olmasına izin vermemesiydi. Türkiye bu fikirden uzaklaşmamalı. Atatürk bu topraklarda kaos varken farklı bir ülkenin hayalini kurdu. Toplum için neyin önemli olduğunu ortaya koyarak bütün ülke için radikal bir devrim gerçekleştirdi.”
Geldof konuşmasını, “Sayın başkan, ne yaparsanız yapın, başlayın. Çünkü cesarette akıl vardır, sihir vardır, güç vardır. Bizim aklımız var, gücümüz var sihrimiz var” sözleriyle bitirdi.
Kaynak: Gıdahattı