
Ajanslarda yapay zekanın geleceğini “kod” değil, “kültür” belirleyecek…
Yapay zeka, pazarlama dünyasında yalnızca teknolojik bir araç olmaktan çıktı; ajansların çalışma kültürünü, ekip içi iş birliğini ve müşteri ilişkilerini şekillendiren temel bir unsur haline geldi. Ancak tüm projelerin başarıya ulaşamadığı bir dönemde, gerçek fark yaratmak için koddan çok kültüre yatırım yapmak gerekiyor. Havas Global Veri ve Teknoloji Direktörü Dan Hagen, ajansların yapay zekayı stratejik bir avantaja dönüştürmesinin dört kritik yolunu paylaştı…
Yapay zeka, pazarlamacılara verimlilik, hız ve hassasiyet vadediyor. Ancak projelerin yaklaşık yüzde 80’i gerçek anlamda değer yaratamıyor. Havas Global Veri ve Teknoloji Direktörü Dan Hagen, ajansların yapay zeka heyecanını kalıcı stratejik değere dönüştürebilmeleri için dört kritik noktaya vurgu yapıyor.
Müşteriler artık yalnızca deneme amaçlı yapay zeka kullanımını değil, temellenen bir yapay zeka anlayışı bekliyor. Stratejik bir vizyon olmadan yapay zeka geliştirmeye dalan ajanslar ise büyük hayal kırıklıkları yaşayabilir. Neyse ki yapay zeka yalnızca yeni teknolojiler sunmakla kalmıyor; inovasyon süreçlerini de kökten değiştiriyor.
İşte ajanslar ve markaların yapay zeka destekli insan yaratıcılığını bir kültür haline getirerek hem müşteriye hem de çalışanlarına değer katmasının dört yolu:
1. Yapay zekaya erişimi ve geliştirmeyi demokratikleştirin
En değerli yapay zeka inovasyonları, sadece mühendislerden oluşan ekiplerden çıkmıyor. Günlük işleri sırasında karşılaştıkları sorunlara çözüm üretebilme imkânı verilen planlamacılar, stratejistler, kreatifler ve medya planlamacıları, gerçek müşteri ihtiyaçlarına doğrudan yanıt veren çözümler geliştirebiliyor. Havas, çalışanlarına güvenli bir şekilde büyük dil modellerine erişim imkânı sunarak, kendi yapay zeka ajanlarını oluşturabilmelerine olanak tanıyor. Bu yaklaşım, ABD ve İngiltere’deki küçük ekip deneylerinin daha sonra Persona LIVE gibi ölçeklenmiş projelere dönüşmesini sağlıyor; söz konusu sistem, ekiplerin hedef kitle persona’larıyla adeta gerçek insanlar gibi etkileşime geçmesini mümkün kılıyor.
2. Yapay zekayı disiplinler arası iş birliğini güçlendirmek için kullanın
Yapay zeka, bilgi ve veri silolarını derinleştirmek yerine ortadan kaldırmayı hedefliyor. Medya, strateji, kreatif ve ticari ekipler arasında paylaşılan bir teknoloji altyapısı ve veri mimarisi kurmak bu açıdan kritik önem taşıyor. Havas, Converged.AI işletim sistemiyle bu yaklaşımı hayata geçirmiş durumda. Sistem, ekiplerin müşteriye değer sunmanın yeni yollarını keşfetmesini sağlıyor. Örneğin, Converged Measure, stratejistler ve veri bilimcilerini bir araya getirerek farklı ölçüm tekniklerini birleştiriyor; Converged Content ise kreatif ve medya ekiplerinin içerikleri ölçeklenebilir şekilde kişiselleştirmesine imkân tanıyor.
3. Yapay zekayı müşteri çıktılarıyla hizalayın
Gerçek etki yaratmak, yalnızca teknoloji ve araçlarla değil, bu araçların nasıl kullanıldığıyla da ilgili. Ajans ekosisteminde müşteriler farklı veri ve teknoloji olgunluğuna sahip; her biri benzersiz iş sorunlarıyla karşı karşıya. Yapay zeka yetkinlikleri demokratikleşirken, ajansların fark yaratma gücü, teknolojik uzmanlığı derin müşteri bilgisiyle harmanlayıp esnek ve hızlı çözümler sunabilme yeteneğinde yatacak.
4. İnsan ve makine yaratıcılığının iş birliğini teşvik edin
Yapay zeka otomasyonu rekabet avantajı sağlama yarışında ön plana çıkıyor. Ancak unutulmamalı ki yapay zeka, insan sezgisini tamamlar; onu yerine geçmez. Amaç ortalamayı yükseltmek, sıradan bir hacim üretmek değil. Havas’ta Converged.AI uygulamalarının her aşamasında “insan müdahalesi” zorunluluğu bulunuyor. Bu, hesaplamaların doğrulanması, stratejik değer eklenmesi ve sonraki adımların belirlenmesini sağlıyor.
Yapay zeka, sektörün geleceğini şekillendiren önemli bir unsur olarak öne çıkarken, dönüşüm hâlâ başlangıç aşamasında. IAB’nin araştırmasına göre, medya ajanslarının üçte ikisi yapay zekayı kampanya süreçlerine entegre etme konusunda hâlâ deneme veya pilot aşamasında; yalnızca üçte biri tam ölçekli uygulamaya geçmiş durumda. Bu uygulama açığını kapatmak için, teknolojinin yanı sıra çalışanlara yatırım yapmak; eğitim ve yetkinlik geliştirmek, kültürün teknolojinin hızına ayak uydurmasını sağlamak ve insan faktörünü vazgeçilmez kılmak kritik önem taşıyor.
Kaynak: The Drum