HBO’nun güçlü hikaye anlatımı ve Warner Bros. Discovery’nin global eğlence vizyonu, BluTV’nin yerel içgörüsüyle buluştu. 15 Nisan’da BluTV’nin mirasıyla Türkiye’de yayına başlayan Max, yalnızca geniş bir içerik kütüphanesi sunmakla kalmıyor; aynı zamanda yerel yaratıcı ekosisteme yeni bir soluk getiriyor. Küresel ölçekte milyonlarca izleyiciye hitap eden platform, yerel yapımların yaratıcı potansiyelini destekleyerek Türk hikayelerini dünya sahnesine taşıma hedefinde. Warner Bros. Discovery Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye Genel Müdürü Jamie Cooke ile bu yeni dönemin stratejik hedeflerini, Max’in Türkiye pazarındaki rolünü ve küresel içerik vizyonunu konuştuk…
İzleyiciler Türkiye’de nasıl bir Max deneyimi yaşayacak? Yurt dışında üretilen içeriklerle Türkiye’deki içerikler arasında nasıl bir fark olacak?
Yerel DNA’yı Max’in ölçeği ve teknolojisiyle birleştirerek, daha büyük fikirlere yatırım yapabilen, daha fazla yaratıcı riski destekleyebilen ve Türk hikaye anlatıcılığı için yeni kapılar açabilen bir platform oluşturduk. Bu platforma daha fazla içerik eklemekle ilgili değil; hangi hikayelerin anlatılacağını ve nasıl anlatılacağını geliştirmekle ilgili bir konu. İster stilize bir suç dizisi ister psikolojik bir aile draması ya da yetişkin animasyonu olsun, izleyicilerimizle derin bir bağ kurarken yaratıcı bir şekilde öne çıkan projeleri desteklemeye kararlıyız.
Stratejimiz, izleyicilerimizin gerçek deneyimlerine hitap eden yerel hikayelere yatırım yaparken, aynı zamanda daha geniş anlamda kültürel katılımı yansıtan küresel içerikler sunmak üzerine tasarlandı. Yerel ve küresel arasında bir seçim yapmayı değil, her ikisini de bilinçli bir şekilde harmanlayan bir platform yaratmayı hedefledik.
Bu sebeple, genel stratejimize uygun şekilde yeni içerikler sunmaya devam edeceğimiz bir denge kurmaya çalışacağız. Binlerce saatlik içerik peşinde değiliz. Binlerce saat yerine hem yerel hem de küresel olmak üzere çok daha iyi programlamayla kaliteli içerikler sunmak istiyoruz.
“Biz, Türkiye’ye bir ürünle gelip onu yerleştirmedik; bir sistemi devraldık ve kendi altyapımızla bütünleştirdik. Projenin başarıyla sonuçlanmasının çok özel bir başarı hikayesi olduğuna inanıyorum.”
İzleyiciler Blu TV’den Max’e dönüşü nasıl hissedecek? Dönüşüm sürecinde kullanıcı geri bildirimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
2023’te BluTV’yi satın aldığımızda, ekiplerimiz yalnızca içerik kütüphanesini değil, aynı zamanda abone veri tabanını da devraldı ve hiçbir detayı atlamadan çalışmalarımıza devam ettik. Küresel uzmanlığımız ve deneyimimiz sayesinde, BluTV ekibiyle iş birliği yaparak dönüşüm sürecine kesintisiz bir şekilde odaklandık. Altını çizmekte fayda var ki biz Türkiye’ye bir ürünle gelip onu yerleştirmedik; bir sistemi devraldık ve kendi altyapımızla bütünleştirdik. Projenin başarıyla sonuçlanmasının, çok özel bir başarı hikayesi olduğuna inanıyorum.
BluTV, sağlam abone tabanıyla Max için mükemmel bir başlangıç noktası sağladı. Max lansmanıyla birlikte, BluTV’nin yerel uzmanlığını WBD’nin dünya standartlarındaki küresel içeriğiyle birleştiren gelişmiş bir dijital platform sunuyoruz. Hepsiburada ile sürdürdüğümüz ortaklık sayesinde, Hepsiburada Premium abonelerinin de Max’e sorunsuz bir geçiş yapmasını sağladık.
CX ekiplerimiz, ürünün lansmanının çok öncesinden itibaren kullanıcı geri bildirim verileri üzerinde çalışmaya başlamıştı. Abonelerimizden gelen taleplerin çoğunun içerik sorgularıyla ilgili olduğunu görmekten mutlu ve gururluyuz. Dijital yayın platformlarının aranan her şeyin, her an bulunduğu kütüphaneler olması gibi genel bir algı var. Ancak içerik lisanslı olsa da süresi dolabilir ve bazı durumlarda geri getirmek mümkün olmayabilir. Bununla birlikte, izleyicilerimizin tercihlerini ve ihtiyaçlarını gözlemleyip büyük potansiyelimize güvenerek kullanıcı memnuniyetini ve abone sayımızı artırma yolunda ilerlemeye kararlıyız.

BluTV’den nasıl bir miras devraldınız ve bu mirası Max’in stratejik hedefleri doğrultusunda nasıl kullanacaksınız?
Magarsus, Prens, İlk ve Son ve Masum gibi yerli Max ve BluTV orijinallerinin başarısı, çağdaş toplumsal dinamikleri, iç çatışmaları, değişen güç yapılarını ve psikolojik karmaşıklıkları yansıtan hikayelere olan ilginin arttığını gösterdi. Örneklerini defalarca deneyimlediğimiz üzere, Türk izleyicileri, bu tür hikayeler görsel bir çaba, duygusal derinlik ve tematik zenginlikle sunulduğunda, güçlü bir şekilde tepki veriyor.
BluTV yeni yetenekleri keşfetmek ve onlara fırsatlar sunma konusunda büyük başarı gösterdi. Yeni içerikler ve projeler geliştirmenin yanı sıra, YouTube’da kısa filmler olarak başlayan fikirleri sıfırdan hayata geçirerek, yeni yapımcılara ve yeteneklere şans tanıdı. Bu yaklaşım, sürdürülebilir bir içerik modeli oluşturma ve birlikte büyüyebileceğimiz yeni yetenekler geliştirme konusunda beni çok etkiledi.
Şu anda Warner Bros. Pictures, DC Studios, HBO Originals, Max Originals, Discovery, TLC, Cartoon Network, Eurosport ve çok daha fazlasından oluşan bir içerik kütüphanemiz bulunuyor. Ancak, Türkiye’de yerel içerik üretmeye devam etmenin bizim için kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Max’in yakında sunacağı Türkçe orijinal yapımlar, platformun sunduğu içerikleri daha da zenginleştirerek yerli yetenekleri ve ilgi çekici hikayeleri ön plana çıkaracak.
Türkiye’nin sadece hikayeleri tüketen değil, aynı zamanda onları şekillendiren bir pazar olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle Max, burada yalnızca bir platform olmanın ötesinde, yerel sesleri güçlendiren ve onları küresel bir diyalog ortamına taşıyan bir yaratıcı hub rolü üstleniyor.
“Artık izleyiciler, nicelikten ziyade derinlik beklentisindeler ve sadece erişim değil, aynı zamanda farklı bakış açıları sunan platformlara yöneliyorlar. Net bir editoryal perspektif, tutarlı yaratıcı kalite ve kültürel olarak anlamlı deneyimler arıyorlar.”
MAX’in reklam stratejileri hakkında bilgi verebilir misiniz? Türkiye için nasıl bir yol haritası belirlendi ve bu stratejileri nasıl uygulamayı planlıyorsunuz?
BluTV, kitlelere yönelik içerikler üretmek yerine, pazardaki belirli izleyici gruplarını hedefleyen yerli yapımlarla büyük ölçüde özgünlüğe sırtını dayadı. Pazarlama çabaları da bu yaklaşımı yansıttı ve genelde içerik lansmanlarına bağlı olarak farklı şekillerde gelişti. Sınırlı bir pazarlama bütçesine bağlı olan BluTV, medya bütçesi açısından da daha büyük şirketlerle bağlantı kurma kapasitesine sahip değildi. Bu nedenle, bir içeriğin belli bir hedef kitleye yönelik olacağına inanıyorsak, paramızı nereye yatıracağımız konusunda çok stratejik olmamız gerekiyordu. Günün sonunda tüm kararlarımız, bir içerik için temel hedef kitleyi bulmaya ve ardından onlara ulaşmak için mümkün olan en iyi stratejiyi belirlemeye dayanıyordu.
Şimdi Max ile kitlelere sunabileceğimiz çok daha geniş bir içerik kütüphanesine ve daha büyük bir pazarlama bütçesine sahibiz. Elbette, medya satın alımlarımızda hala çok titiz davranıyoruz ve her içerik için doğru kitleye ulaşmaya kararlıyız. Max olarak etkili kampanyalar aracılığıyla artık daha fazla sayıda “niş” kitleye ulaşabildiğimiz için bunu ölçeklenebilir bir şekilde yapabiliyoruz. Bu anlamda da izleyici medya tüketim verileri ve medya karışımı modellemesiyle ilerliyoruz.
Biz hikayelerin gücüne ve hayatları değiştirme kapasitesine sahip olduklarına inanıyoruz. Bu anlamdaki yaklaşımımız da bu idealin bir yansıması olarak görülebilir.

MAX’in yerel yapımlara olan yaklaşımı nasıl olacak?
Tüm yeni yerli yapımlar ve mevcut içeriklerin yeni devam sezonları Max Originals markasını taşıyacak ve Türkiye’nin yanı sıra küresel anlamda (haklara tabi olarak) izleyicilerle buluşarak, Türkiye’ye ait hikayelerin tüm dünyadaki etkisini daha da güçlendirecek.
Ayrıca Türkiye’deki yerel içeriklere yaptığımız yatırımı da derinleştiriyoruz. Lansman etkinliğimizde üç heyecan verici yeni yapımımızı duyurduk: Kaosun Anatomisi, Jasmin ve Feride… Önümüzdeki dönem için, daha önceden duyurduğumuz yeni dizi İlk Göktürk ile hayranların favorileri Prens, Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç. Hikayesi’nin 3. sezonlarıyla, yerli yapımlar listemizi genişletiyoruz.
Daha da önemlisi, Türkiye’nin ötesinde de izleyici kitlesi bulabilen içerikler üretiyoruz. Yerel orijinal içeriklerimizin birçoğu yurtdışında ilgiyle karşılandı. Gelecekte ister ortak yapımlar ister Max bölgelerinde küresel lansmanlar ya da Warner Bros. Discovery ekosistemi içindeki iş birlikleri aracılığıyla olsun, uluslararası lisanslama ve çoklu platform potansiyelini göz önünde bulundurarak içerik geliştirmeye devam edeceğiz.
Streaming platformlarında son trendler neler ve bu trendler Max’in içerik stratejisini nasıl etkiliyor?
Son yıllarda streaming ortamı önemli bir evrim geçirdi. Başlangıçta ölçek ve içerik hacmi açısından bir yarış olarak görülen bu alan, şimdi daha yönetilebilir ve tasarlanmış bir modele dönüştü. İzleyicilerin ince zevkleri, artan beklentiler ve belirgin marka farklılaşması bu dönüşümde etkili oldu. Artık izleyiciler, nicelikten ziyade derinlik beklentisindeler ve sadece erişim değil, aynı zamanda farklı bakış açıları sunan platformlara yöneliyorlar. Net bir editoryal perspektif, tutarlı yaratıcı kalite ve kültürel olarak anlamlı deneyimler arıyorlar.
Küresel ölçekte birkaç önemli eğilim gözlemleniyor. Bunlardan biri, türlerin harmanlanmasının artışı, ki bunları duygusal dramayı gerilim unsurlarıyla, toplumsal eleştiriyi karakter komedisiyle veya gerçek suçu stilize bir anlatımla birleştiren içerikler olarak tanımlayabiliriz. Diğer bir eğilim ise tek sezonluk dizilere ve yüksek konseptli, karakter odaklı hikaye anlatımına yönelik artan ilgi… İzleyiciler, daha kısa formatlarda bile derinlemesine bir deneyim yaşamak istiyor. Ayrıca artık platformların yalnızca içerik sunmasını değil, aynı zamanda senaryolu, senaryosuz, spor, canlı yayın ve kütüphane gibi unsurları bir araya getiren bir içerik ekosistemi sunmasını bekliyorlar.
Max, tam olarak bu dönem için tasarlandı. Küresel kataloğumuz, uzun yıllardır eğlencede altın standardı belirleyen HBO, Warner Bros., DC, Discovery ve Max Originals gibi markaların gücüne dayanıyor. Türkiye’de ise yaklaşımımız daha da ileriye gidiyor, çünkü pazara sıfırdan bir yabancı marka olarak girmiyoruz. Türk izleyicilerine hitap etme yeteneğini, kişisel, çağdaş ve cesur hissettiren bir şekilde çoktan kanıtlamış olan BluTV’nin temelleri üzerine inşa ediyoruz.
Son dönemde izleme alışkanlıkları nasıl şekilleniyor ve Türk izleyicisi en çok hangi tür içeriklere ilgi gösteriyor?
Türk izleyiciler, dünyanın en duygusal olarak uyumlu ve içerik konusunda en bilgili kitlelerinden biri olarak öne çıkıyor. Duygusal derinlik ve kültürel incelikler barındıran karakter odaklı anlatılarla güçlü bir bağ kurma geleneğine sahipler. Bununla birlikte, deneysel tonlara, farklı türlere ve cesur bakış açılarına giderek daha fazla ilgi gösteriyorlar.
Türkiye’deki önemli trendlerden biri, izleyicilerin küresel içeriklere ne denli uyum sağlamış olmaları. Buradaki izleyiciler, uluslararası yapımları gerçek zamanlı olarak takip ediyor, sosyal medyada yeni bölümler yayınlandığında tartışmalara katılıyor. Bu nedenle The Last of Us, Euphoria, The White Lotus ve House of the Dragon gibi Max ve HBO Originals içeriklerinin Türkiye’deki kataloğumuzun temel parçaları olması önemli.
Yapım açısından bakıldığında ise hem senaryolu hem de senaryosuz orijinallere yaptığımız yatırımı önemli ölçüde artırmak, izleyicilerin yalnızca ne izlediğini değil, neden izlediğini de anlayan yaratıcılarla çalışmaya devam etmek ve ekranlar, konuşmalar ve formatlar arasında yaşayabilen içerikler geliştirmek anlamına geliyor.
Bugün Türk izleyiciler daha fazlasını bekliyor ve biz bunu heyecan verici bir meydan okuma olarak görüyoruz. Max’te, Türk hikaye anlatımını bu kadar güçlü kılan duygusal öze sadık kalırken, otantik, hırslı ve küresel olarak farkında olan hikayelerle bu meydan okumanın üstesinden gelmek için buradayız.