Boyner, Ampüte Milli Yüzücümüz Emine Avcu’nun hayaline ortak oldu. Katıldığı bir haber programında farklılıklarından dolayı insanların kendisini sanki podyumdaymış gibi izlediğini belirtirken bir gün gerçekten mankenlik yapmak istediğini dile getiren Emine Avcu’ya kulak veren Boyner, milli yüzücünün hayalini hayata geçirdi. Emine Avcu, Boyner ile gerçekleştirdiği moda çekimi aracılığıyla hayallerinin peşinde koşanlara ilham ve cesaret verdi. Gelin önce bu ilham veren projenin Boyner için önemini Pazarlama ve Marka Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Nurçin Koçoğlu‘ndan dinleyelim, ardından da zorluklara meydan okuyarak başarı merdivenlerini bir bir tırmanan ve nihayetinde Boyner’le hayallerini gerçekleştiren Emine Avcu’dan hikayenin detaylarını öğrenelim.
Emine AVCU ile böyle bir moda çekimi yapma fikri nasıl çıktı ortaya?
Nurçin Koçoğlu: Toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilirlik, iyiliği yayma, kapsayıcılık ve gençlik odaklı projelerimizle farkındalık yaratmayı hedefleyen, ilham ve cesaret veren hikayelerin peşinde koşan ve bu hikayelerin daha geniş kitlelere yayılmasına aracı olmak isteyen bir markayız. Emine ise başarılarını takip ettiğimiz ve alkışladığımız milli bir sporcumuz. Gerçek bir azim ve başarı hikayesi. Sahip olduğu veya olamadığı durumları engel olarak görmemiş, tüm imkanlarını kendisi yaratan, hayal kurmaktan hiç vazgeçmeyen biri. Emine ile yolumuz da çok tesadüf bir şekilde kesişti ve onun hikayesinin bizlere verdiği ilhamı herkesle paylaşmak istedik. Bize de bu cesareti veren Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanımız ve CEO’muz sayın Cem Boyner oldu. Emine’nin katıldığı bir televizyon programına rastlayan Cem Boyner, henüz yayın devam ederken bizi aradı ve Emine’nin hayalini nasıl gerçekleştirebiliriz dedi. Özellikle Emine’nin röportajındaki “Sokakta yürürken ya da alışveriş yaparken birçok kişi sanki podyumda yürüyormuşum gibi pür dikkat beni inceliyor. Kendimi podyumda gibi hissediyorum. Bir gün gerçekten mankenlik yapmak istiyorum” sözlerinden oldukça etkilenmiş. Biz de Boyner ekibi olarak Emine’nin hayaline nasıl ortak olabiliriz, onun aracılığıyla başka hayallerin gerçekleşmesine nasıl ilham olabiliriz diye çok heyecanlandık ve ortaya bu moda çekimi çıktı. Bizler Emine ile tanışmaktan, böylesi güçlü ve genç bir kadının hikayesine tanıklık etmekten, hayallerine ortak olmaktan çok büyük mutluluk duyduk.
Milli yüzücü Emine Avcu ile yaptığınız bu çalışma Boyner’in kurumsal kültürü içinde nasıl bir anlam taşıyor?
Nurçin Koçoğlu: Boyner markasının özünde uzun yıllardır iyiliği yaymak ve cesaret var. Bugüne dek sürdürülebilirlik, sanatın ve sanatçının desteklenmesi, kadınların güçlenmesi, iş hayatında var olabilmesi adına birçok projeye imza attık. Spora, sporcuya ve kadına önem veren hassas yönümüzle Emine’nin hayat hikayesi, başarısı ve azmi çok örtüştü. Değerlerimize uyan, toplumun önemli bir kesimine hitap eden, ilham olan ve farkındalık yaratan bir çalışma olduğu için çok değerli bir anlam ifade ediyor. Engellerin biz onları gördükçe var olduğunun altını çizdiğimiz ve hayallerinin peşinde koşmak isteyenlere Emine Avcu ile birlikte ilham ve cesaret verebildiğimiz için çok mutluyuz. Özellikle de Emine’nin eşsiz hayat hikayesinin başta gençler olmak üzere geniş kitlelere hayal kurmanın, azimle çok çalışmanın ve her türlü engeli aşmanın mümkün olduğu umudunu yansıtmasını diliyoruz.
Çalışma kapsamında neler yapacaksınız? Avcu’nun yer aldığı kampanya hangi mecralardan ve nasıl bir stratejiyle hedef kitleye ulaşacak?
Nurçin Koçoğlu: Çalışma kapsamında Emine, Boyner’in çeşitli markalarından ürünler giyerek objektif karşısına geçti. Gerçek bir moda çekimi olduğu için bu alanda önemli mecralardan bir tanesinin kapağında yer aldı. Hepsi birbirinden güzel ve enerjik görüntüleri başarılı fotoğraf sanatçısı Lara Sayılgan çekti. Öte yandan geniş okur kitlesine sahip olan en tanınan gazetelerden bir tanesinde Emine’nin başarılı hayat hikayesine hem de çalışmanın detaylarına yer verildi. Sevgili Marketing Türkiye’nin okuyucuları aracılığıyla da geniş kitlelere ulaşmak ve ilham vermek istiyoruz.
Bu çalışmayla hedefleriniz neler? Çalışmanın topluma ulaşmasını hedeflediğiniz mesajları neler?
Nurçin Koçoğlu: Boyner 600’den fazla markayı bünyesinde barındıran, hayatın birçok alanına dokunma etkisi olan, iyilik ve cesaretten beslenen köklü bir marka. Bu gücümüzle ulaştığımız kitlelerde kadın, sanat, genç, sürdürülebilirlik gibi konularda farkındalık yaratmayı, farklı hikayeleri onlarla buluşturmayı yaptığımız işin önemli bir bölümü, topluma olan borcumuz olarak görüyoruz. Emine’nin de dediği gibi engeller arkasında olduğunu düşünen binlerce kişi belki de sırf içindeki ışığı göremediği için ne yazık ki hayatını kısıtlıyor. Emine Avcu, hayatında bir şeylerin eksik olduğunu düşünenlere, engellerine bağlı kalanlara, harekete geçmeyi bekleyenlere ışık olacak diye düşünüyoruz. Umut aşılamayı ve geleceğe cesaretle bakmayı da çok değerli buluyoruz.
Önce Emine AVCU’nın “sporcu kimliğiyle” başlayalım… Tüm zorluklara rağmen yaptıklarınıza bakınca her yönüyle bir başarı hikayesi görüyoruz. Başarıya giden bu süreç nasıl başladı?
Emine Avcu: Hayatta herkesin bir varoluş nedeni olduğuna inanıyorum. Sekiz kardeşli kalabalık bir ailenin, yüzde 79 oranında bedensel engeli bulunan ilk kız çocuğu olarak dünyaya gelmemle başladı hikayem. Bu hikayenin kırılmaya başlaması üniversiteye başlamamla oldu. İlk defa kendi başıma yaşamaya başlamıştım. Üniversiteye giderken hayatım oldukça güzel gidiyordu ama bir akşam tek başıma yurttaki odamda otururken kendime şu soruyu sordum; “Peki, Emine senin bu hayatta varoluşunun sebebi ne?” Bu soru beni çok düşündürdü. Hayatımda bir şeylerin eksik olduğunu hissettim ve aslında hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Daha büyük bir şeyin parçası olmam gerektiğini biliyordum. Sonrasında bir spor branşıyla profesyonel şekilde ilgilenmem gerektiğine karar verdim. Ardından internetten spor dallarını araştırdım. Araştırmamın içerisinde; masa tenisi, voleybol, yüzme gibi çok çeşitli spor dalları vardı. Karakterim gereği en basit olanını değil, hiç bilmediğim, en zor spor branşı seçmeye niyetlenmiştim. 21 yaşına kadar hiç suya girmemiş bir birey olarak yüzme öğrenmeye karar verdim. Sadece öğrenmekle yetinmedim. Bu alanda gerçekten çok çalıştım ve profesyonel olup madalyalar aldım. Dönüp baktığımda iyi ki yüzme branşını seçmişim diyorum. İstanbul gibi metropol ve oldukça kalabalık bir şehirde, engelli bir birey olarak sürekli bir şeylerle mücadele etmem gerekiyor. Gün içerisinde önüme konulan engelleri unutup havuza atladığımda önümde hiçbir engel kalmıyor.
Sizi böylesine başarılı bir sporcu yapan motivasyonlarınız neler?
Emine Avcu: Ben hayatta sahip olduğumuz şeylerin veya başımıza gelen olayların tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Başımıza gelen veya seçimlerimizin altında yatan bir sebep olduğuna inananlardanım. En büyük varlığım ailem, elimdeki bastonum ve başarmaya olan inancım. Bunların varlığını hissettikten sonra engeller giderek küçülüyor. Yüzde 79 engelli doğmamış olsaydım da kararlılığım ve disiplinimle başarılı biri olacaktım buna çok eminim. Hayattaki motivasyonuma gelince, inandıklarımın gerçeğe dönüşmesi ve her seferinde kendime bunları kanıtlamak bana çok iyi geliyor. Bana en iyi gelen duygu kuşkusuz başarma duygusunu tatmak diyebilirim. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” sözü de her zaman motive olmamda rol oynuyor. İleride başarılarımın katlanarak devam etmesi için var gücümle çalışıp ülkemizin bayrağını gururla dalgalandırmak istiyorum.
Gelelim “manken” kimliğinize… Boyner ile çocukluk hayalinizi gerçekleştirip bir kampanyanın yüzü oldunuz. Bu süreç nasıl gerçekleşti?
Emine Avcu: Sahip olduğum kimlikler arasında mankenlik yok. Hayalleri olan ve çok yönlü biri olmaya çalışan bir sporcu kimliğine sahibim. Yaptığımız bu iş birliği de bunun bir örneği aslında. Az önce de ifade ettiğim gibi hayatta başımıza gelen hiçbir durumun tesadüf olmadığına inanıyorum. Katıldığım bir televizyon programında sosyal yaşamımdaki deneyimlerimi aktarırken sokakta yürürken ya da alışveriş yaparken birçok kişinin sanki podyumda yürüyormuşum gibi pür dikkat beni incelediklerini söylemiştim. Bu durum nedeniyle kendimi podyumda gibi hissettiğimi, bir gün gerçekten mankenlik yapmak istediğimi belirtmiştim. Boyner’in Yönetim Kurulu Başkanı sevgili Cem Boyner de televizyon programında benim bu röportajımı dinlemiş. Hayat hikayemden çok etkilenmiş olacak ki konuyu ilgili birimlerle paylaşmış. Hiç beklemediğim bir anda bir Boyner yöneticisinden telefon aldım. Podyuma çıkma hayalimi gerçekleştirmek istediklerini ve bu hayalim aracılığıyla başkalarına ilham olmama aracı olmak istediklerini ilettiler. Böyle büyük bir markadan hayalim için destek görecek olmak, onlar aracılığıyla toplumda farkındalık yaratabilecek olmak beni çok heyecanlandırdı ve mutlu etti. Çevremize baktığımızda herkesin kendine özgü farklılıkları olduğunu görebiliriz. Göz ve saç rengimiz, boyumuz, kilomuz hatta kokumuz bile farklı. Ben de Boyner aracılığıyla geniş bir kitleye kendi bedenimdeki bu farklılıkların tıpkı göz rengimiz, saç rengimiz kadar doğal bir şey olduğunu vurgulamak, bu tür farklılıkları nedeniyle kendilerini kapalı kapılar ardında saklayanlara ya da bu tür farklılıkları bir engel olarak görenlere seslenmek istedim. Kısacası Boyner ile yollarımız benim verdiğim mesaj sonrasında çok tesadüfi bir şekilde kesişti ve çok güzel bir serüvene adım attık. Oldukça profesyonel bir ekiple harika bir moda çekimi gerçekleştirdik. Fotoğraf sanatçısından stilistine, makyaj sanatçısından kuaförüne kadar herkes işinin ehli isimlerdi. Gerçekten o anlarda kendimi ünlü modeller gibi hissettim. Çok keyif aldım. Bambaşka bir Emine çıktı ortaya. Boyner sadece bir hayalimi gerçekleştirmedi bu konuda beni yüreklendirdi, cesaretlendirdi. Umarım ben de birilerini cesaretlendirebilirim. Buradan emeği geçen herkese tekrar çok teşekkür ederim.
Boyner gibi büyük bir markayla iş birliği yapmak size ne hissettirdi? Bu iş birliği sizce topluma hangi mesajları veriyor?
Emine Avcu: Boyner’den böyle bir moda çekimi önerisi geldiğinde çok heyecanlandım. Çekim sürecinden sonrasına kadar da aynı heyecanı hissettim. İnanılmaz büyük bir deneyim oldu benim için. İleride fotoğraflara baktıkça da ne kadar şanslı olduğumu hatırlayacağım. Boyner, yıllardır ülkemizde kalitesi ve güvenilirliği kadar yaptığı projelerle de toplumun takdirini toplamış, çevremizi ve geleceğimizi önemsediği kadar kadınlarımıza, gençlerimize her zaman destek olan bir marka. Biz gerçekleştirdiğimiz bu çekimle engellerin aslında biz onları gördükçe var olduğu mesajını veriyoruz. Hayallerimize ulaşmak, iyi hissetmek ve hayatın olağan akışı içinde var olabilmek için hiçbir engelimiz yok. İçimizdeki güce inandıkça ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edince başaramayacağımız şey yok. Hayatta, hepimizin karşısına engeller çıkacak. Kimimiz bedeniyle kimimiz zihniyle kimimiz ise maddi nedenlerle bir şekilde engellere takılacak. Nedeni ne olursa olsun birtakım engelleri olduğunu düşünenleri, kapalı kapılar ardında kalmaya değil, hayata meydan okumaya davet ediyorum.