“Deneyimin gerçek aktörleri!”
Sene 2014; Disney Enstitüsü’nde yaratıcılık ve inovasyon eğitimindeydim. Disneyland’de yaratılan deneyim tasarımını ve ziyaretçilerine unutamayacakları anılar sunan operasyonla ilgili detayları dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılarla paylaşıyorlardı. Saha gezisi yaparken ve eğitim süresince bir konu çok dikkatimi çekti. Her çalışan için “cast” yani film aktörü terimi kullanılıyordu. Bilet gişesinde çalışanlar, garsonlar, güvenlik görevlileri, yönlendirici personel, mağaza çalışanları, kısacası tüm Disney elemanları adeta Hollywood filminde oynayan aktör ya da artistler olarak isimlendiriliyordu. Sonrasında eğitimin daha teorik detaylarına girdiğimiz zaman yaratılan her deneyimin mimarisi, teknolojisi, sanatı ve içerikleri kadar size bu serüvende eşlik eden Disney ekibinin aslında başrolde olduğu vurgulanıyordu. Aslında işin ana fikri çok basitti: “Ne kadar büyük bir deneyim, etkinlik, mekan ya da planlama yaparsanız yapın asıl bu hikayeyi aktaran siz ve çalışanlarınız!”
Bugüne kadar deneyim tasarımı oluştururken dikkat edilen konularda hep hikayenin oluşturulması, tasarımların doğru yerleştirilmesi, dekorasyon ve teknolojiden bahsettim. Ama asıl gerçek deneyimi yaratan, sahada en önde görev alan ve müşterilerimizle birebir iletişim kuran “aktör ve artistleriniz” yani ekibinizdir. Kendi deneyimlerinize bir göz atın. Dünyanın en iyi dekorasyonuna, en havalı masalarına ve en leziz menüsüne ait bir restoranda; kaba, siparişi doğru alamayan ve somurtkan bir garson düşünün sonra salaş ve standart bir restoranda size sıcacık gülüşü, esprileri ve özenli ilgisiyle eşlik eden sevecen bir garsonu düşünün. Yediğiniz yemeğin tadı bile psikolojik olarak değişecektir. İşte biz deneyim tasarımcılarının en dikkat etmesi gereken konuda yarattığımız hikayedeki aktörlerin eğitimi ve motivasyonudur. Deneyim ekonomisini anlatırken Disney’den örnekler vermemin en büyük nedeni deneyim tasarımını teorikleştiren, dünyada en iyi uygulayan ve bu alandaki en büyük firma olması.
En önemli varlığınız çalışanlarınız
Bir şirketin en önemli varlığı çalışanlarıdır. Kaliteli servisin aktarımı için en önemli değişkendir. Çalışanlar, müşterilerle en ön safta iletişim kuran marka yüzleridir. Disney Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkanı Jeff James’in dediği gibi “200 milyon dolarlık bir atraksiyonu yöneten personel mutsuz ve somurtkansa bu iş hiç eğlenceli olmaz”.
Bir çalışan şirketini, marka vaadini ve felsefesini ne kadar benimsemişse o kadar etkili ve motive hareket eder. İşte bu teorik yaklaşımı kendi günlük pazarlama aktivitelerimize uyarladığımız zaman asıl dikkat etmemiz gereken konu ortaya çıkar: “Biz saha ekibimizi ne kadar efektif kullanıyoruz ve deneyimi ne kadar müşterilerimize aktarıyoruz?”
Perakende sektörü için önemli bir tool olan market içi tanıtım aktivitelerine bir göz atalım. Markalaşmış standart bir pop-up stand ve firmasından o gün için gönderilmiş ve ürün hakkında sadece 20 dakika eğitim almış bir host/hostes düşünelim. “ Yeni ürünümüzü denemek ister misiniz?” repliği dışına çıkamayan, gelen sorulara 20 dakikalık kısa eğitiminden aklında kaldığı kadarıyla cevaplayan; molasını, öğle yemeğini ve akşam 20.00’daki paydosu iple çeken bir part-time çalışan hayal edin. Bir de size tam altı sene önce deneyimlediğim, bine yakın mağaza içi deneyim arasından sıyrılacak kadar etkili olan şu tanıtıma bir göz atın. Tanıtılan ürün enerji içeceklerine alternatif olarak piyasaya çıkan ve kokteyl yapımında kullanılan misket limonlu bir içecek markası. Stantta duran host yerinden bir adım öne çıkıp bize yaklaşarak “Size bir sır vereceğim hazır mısınız?” dedi. Bir anda ilgimizi çekti. Sonrasında “Bu çok özel kataloğu sizinle paylaşacağım, adet olarak çok az kaldı ama siz bu kataloğun hakkını verebilecek eğlenceli bir arkadaş grubuna benziyorsunuz” dedi ve bizi özel hissettirdi. Ayrıca bu yeni içeceğin farkını gözümüze sokmadan anlatarak bize kokteyl tarifleri verdi. Grup içinde spor yapan arkadaşları fark ederek ürünün kalorisiz ve şekersiz olduğunu aktardı. Sonuç ise her zaman aldığımız enerji içeceğini bırakarak onun yerine iki tane dörtlük paketi bu yeni markadan satın aldık.
Kötü çalışan müşteri kaybettiriyor
Ürün lansmanında ilginizi canlı tutan sunucu, etkileyici sahne şovu yapan aktör, AVM içi aktivitelerde güvenle çocuğunuzu emanet ettiğiniz kayıt elemanı, yıllık iletişim planının hayalini aktarabilen kreatif direktör, evinize satın aldığınız ürünü teslim eden saha görevlisi, kasada hatırınızı soran kasiyer ve siparişinizi getirirken size ekstra ikramda bulunup Koray Bey diyen garson… İşte bunlar fark yaratan marka aktörlerimiz. Bunlar standartları dışına çıkabilen ve asıl deneyimin müşteriye geçmesini sağlayan gerçek etkenler. İster on binler ister milyonlar harcayın; ön sahada yer alan marka yüzlerinizin deneyimini tamamlayarak hatta üstüne koyarak hareket etmezse yatırımlarınızın tamamını kaybedersiniz.
Araştırmalardan bazılarına baktığımız zaman da bu tezi doğrulayan rakamlar ortaya çıkıyor. Enterprice IG’nin yaptığı araştırmaya göre müşterilerin yüzde 68’i kötü personel davranışı ya da deneyimi nedeniyle markayı terk ediyor. Yüzde 41’i ise çalışanların davranışları nedeniyle marka sadakati duyuyor. Ulusal (Amerika) Perakende Birliği (NRF)’nin yaptığı Amerikan Çalışan İndeksi – The Answers çalışmasında çalışanın kendini ödüllendiren süpervizör desteği ve kendisine yol gösteren liderlik becerileri karşısında çok daha aktif ve müşteriyle temasta olduğunu gösteriyor. Çalışanların müşteriyle pozitif entegrasyonuysa mağaza atmosferini geliştiriyor, servis kalitesini, müşteri tarafından sadakat ve tekrar satın alma davranışını arttırıyor. Sadece mağaza içi entegrasyonundaki ufak bir artışın yıllık ciroda yüzde 3’lük bir yansımaya neden olacağı ön görülüyor. NRF’in indeksinde Apple ve Victoria’s Secret’ın mağaza çalışan motivasyon ve müşteri entegrasyonu etkinliği ön sırada yer alıyor.
Çalışan eğitimi de müşteri deneyimin bir parçası
Nasıl ki yazılı senaryosuyla bir tiyatro oyunu farklı tiyatro toplulukları tarafından oynanırken aktörlerinin başarısına göre bilet ve katılım sayısı değerlendiriliyorsa bir mağaza da markanın sahnesi ve şov alanı olarak adlandırılıyor. Bu bağlamda marka temsilcileri ve ön saflarda yer alan çalışanlarımız en az ürünün ya da hizmetin en önemli aktarıcısı oluyor. Dünyanın en iyi bilgisayarını da oluştursanız aktaracağınız performans monitörün kalitesi kadardır. O nedenle marka aktörlerinin eğitim, motivasyon ve entegrasyonu müşteri deneyiminin en önemli parçasıdır.
Temelde pazarlamacıların yapmaya çalıştığı da unutulmaz müşteri deneyimi, sadakati ve hikayesi yaratmaktır. Disneyland’leri ziyaret eden aileler günlük ziyaretlerine bir etkinliğe katılım olarak değil haftalar, yıllar hatta ömür boyu sürecek bir aile anısı ve paylaşımı olarak görüyor.