“ALLAH AKIL FİKİR İHSAN EYLESİN!..”
Ülkece pek çok alanda krizler içinden geçiyoruz… Reklamcılar Derneği başta olmak üzere, Reklamverenler Derneği, İletişim Danışmanlığı Ajanslarının Çatı Örgütü İDA, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği bir araya gelmeli ve siyaset üstü bir yaklaşımla ortaklaşa bir iletişim projesi ortaya koymalı ve uygulamalılar…
Rahmetli annemin bize kızdığı zaman pek sık kullandığı bir deyişti bu. Hep düşünmüşümdür. Neden sadece “Akıl” ihsan eylemesin de hem “Akıl” hem de “Fikir” ihsan eylesin…
Bu ikili gerekliliği tam derinliğiyle uzun yıllar anlayamamışımdır…
Geçen sayımızın yazısını, daha Ankara’da oluk oluk kan akmadan önce şu “Not”la bitirmişiz: “Ülkece pek çok alanda krizler içinden ge- çiyoruz… Bu krizlerin ‘yönetimi’ üzerine kelam etmek bizim haddimizi aşar. Ancak ‘iletişimi’ üzerine bir küçük önerimizi ifade etmeden geçemeyeceğiz: Reklamcılar Derneği başta olmak üzere, Reklamverenler Derneği, İletişim Danışmanlığı Ajanslarının Çatı Örgütü İDA, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği bir araya gelmeli ve siyaset üstü bir yaklaşımla ortaklaşa bir iletişim projesi ortaya koymalı ve uygulamalılar… Allah herkese akıl fikir ihsan eylesin…” Bugün bu notu bir kez daha yinelemek ve ilgili iletişim kuruluşlarını bir kez daha göreve çağırma ihtiyacının gerekliliğini duyuyorum…
1 ÜZÜNTÜLÜ 2 SEVİNÇLİ HABER
Birinci sevinçli haber şu: ICCO Global Zirvesi’nin 2016 yılında İDA ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirilecek olması. İDA Yönetim Kurulu Başkanı Işıl Arıdağ: “İletişim sektörünün kalbinin atacağı bu zirvenin İstanbul’da yapılacak olması, sektörümüzün uluslararası arenada değerini ispatlamaktadır” diyor. Bu arada hatırlayalım: ICCO, Avrupa, Asya, Afrika, Amerika ve Avustralya’dan iletişim danış- manlığı şirketlerinin oluşturduğu 32 sivil toplum kuruluşunu ve derneğin üyeliği bulunan 2 bin 500 PR şirketini de temsil ediyor.
İkinci sevinçli haber: İlk kez Davos’ta düzenlenen ve İletişim Zirvesi niteliği taşıyan “Dünya İletişim Forumu Davos”, bu kez 28–29 Eylül tarihleri arasında ve Malezya’nın ev sahipliğinde, başkent Kuala Lumpur’da toplandı. Toplantıda Türkiye’yi temsil eden tek akademisyen vardı: Prof.Dr. Ali Murat Vural. Profesör olmasına rağmen halen sürekli akademik çalışma üretmesinin yanı sıra esas itibariyle sektörel anlamda doğrudan operatif süreçlerin içinde bulunup kayda değer deneyimler elde etmesi, davetin en önemli gerekçelerini oluşturuyordu. Ki bu tür akademisyenlere ülkemizde iletişim sektöründe rastlamak ne yazık ki pek kolay olmuyor. İletişim uygulamalı bir bilim alanıdır. Tıpkı tıp, hukuk, mimarlık vs. gibi. Ameliyat yapmamış cerrahlarla doludur iletişim akademi dünyası…
Sevinçli haberlerin ardından başlıkta vurguladığımız üzüntülü haber’e gelince… ICCO’nun Milano’daki Global Zirvesi’ni Türkiye’den sadece iki ajans ve bir iletişim hizmet şirketi izleyebildi:
Ünite İletişim Yürütme Kurulu Başkanı (Aynı zamanda İDA Yönetim Kurulu Başkanı) Işıl Arıdağ, Bersay İletişim Grubu Ajans Başkanı Dr. Arın Saydam ve Basın Odası, yeni adıyla Faselis B.V. CEO’su Aydın Sün.
İletişim danışmanlığı sektöründe faaliyet gösterenlerin entelektüel katma değeri en yüksek işlerden birini yaptıkları malumunuzdur. Entelektüel katma değeri yükseltebilmek hem tecrübe ve hem de bilgi paylaşımlarının zenginleştiği böylesi ortamlarda mümkün olabilir; hatta böylesi ortamlarda hangi işe ne kadar değer kattığımızla sınanırız. Halkla İlişkiler ve İletişim Danışmanlığı sektörünün medya ilişkilerine ve uygulamadaki sıradan rutin işlere kilitlenmeye zorlandığı son yıllarda itibarın da asıl kaynağını oluşturan entelektüel donanıma sahip olabilmek, dünya standartlarıyla yarışmak durumundayız. ICCO toplantısında düşük katılım gös- termemiz gerçeği karşısındaki üzüntü ve endişelerimizin nedeni budur. Daha büyük endişeyi ise İDA’nın gelecek yıl İstan- bul’a almayı başardığı 2016 ICCO Global Summit (ICCO Global Zirvesi) sırasında ayağımıza kadar gelmiş bu kadar önemli bir organizasyona Türkiye’den ne oranda katılım olacağı konusundadır. İnşallah Milano’ya katılım rakamlarından kaynaklanan endişemizde İstanbul organizasyonu bizi yanıltır.
SÜT SAATI DEYIP GEÇMEYIN
Önceleri çarşaf çarşaf bir dolu sayfa ile çıkan, şimdilerde ise internet ortamında insan kaynakları işlerinin gelişmesiyle, gereken değişimi gösteremediği, internetin yapamayacağı işlere yönelmediği için de âdet yerini bulsun diye birkaç sayfaya düş- müş, sayıları da azalmış olan gazetelerin İK eklerinde rastlıyorum: Bebeği olan anneleri he- def kitlesi olarak belirlemiş bazı markalar, iş yerlerinde süt sağ- ma odalarına duyulan ihtiyaca yönelik araştırmalar yayınlıyor- lar. Tespitler aşağı yukarı aynı: Şirketlerde bu iş için tahsis edilmiş oda yok, oysa bu süt sağma odaları anneyi mutlu ediyor; bu çok önemli bir sorun vs vs. Ancak “Biz araştırdık bu konuda aksiyon almak lazım ve aksiyon da şu olmalı” diyen marka ya da kurumlara rastlamak pek mümkün değil…
Geçenlerde Philips’in, anneler ve bebekleri için ürünler sunan markası Philips Avent tam da altını çizdiğim türden bir yaklaşımla bir proje başlatmış. 55 farklı şehirden 0-2 yaş grubunda bebeği bulunan 752 kadın çalışan ile Prof. Dr. Tarık Yılmaz hocanın danışmanlığında ÇADEV tarafından yapılan araştırma göstermiş ki, bir kadın için sütünü sağlıklı bir şekilde sağıp, bebeğine verebilmesi aslında onun için mutluluk kaynağı; buna paralel olarak motivasyon ve verimliliği artırıcı da bir etken.
Dolayısıyla onlar da projenin adını ‘Süt Saatim-Çalışan anneler anne sütü ile beslenen bebek- ler’ olarak belirlemişler. Projeyi de fazlara ayırmışlar. İlk aşamada süt sağma odalarının belli standartlarda olması gerektiğini anlatmaya çalışacaklar ve bu standartlara sahip odaları olan kurumlara ürün desteği vereceklermiş. Bunların yanı sıra [email protected] adresi aracılığıyla da konuya ilişkin bilgi almak isteyen çalışan annelere, insan kaynakları uzmanlarına ve kurumlara destek olacaklarmış. Özgün içerik yaratmanın, hedef kitleye uygun proje üretmenin güzel bir örneği olan bu çalışma, marka vaadi, düşüncelerden çok duygulara hitap ediyor ve bir anne için bebeğinin sağlıklı olmasının ne kadar önemli olduğunu kurumlara ve yöneticilere hatırlatıyor.
Kadın çalışanları ile duygusal bağlarını güçlendirmek isteyen şirketler için de güzel bir fırsat.