
Yapay zeka Türkiye ekonomisine yüzde 1 katkı sunabilir
Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI), yerli yapay zeka ekosistemine ışık tutan 8. Yıl Çalıştayı’nın raporunu yayımladı. 411 yerli yapay zeka girişiminin faaliyet gösterdiği ve girişimlerin toplam potansiyel değerlemesinin 2 ila 4 milyar dolar arasında olduğu belirtilen rapor, sektörün mevcut durumunu, önceliklerini ve çözüm önerilerini kapsamlı biçimde ele alıyor.
Yapay zekanın ekonomik etkilerinden istihdama, etik çerçeveden yeni nesil teknolojilere kadar birçok başlığa yer verilen raporda, Türkiye ekonomisine yıllık yaklaşık yüzde 1 oranında katkı sağlanabileceği vurgulanıyor. Sadece kamu alanında ise 4 ila 5 milyar dolarlık tasarruf potansiyeli öne çıkıyor. Özellikle sağlık, vergi ve denetim gibi alanlarda yapay zeka destekli uygulamaların verimlilik artışı yaratabileceği belirtiliyor.
Türkiye’deki 411 aktif yapay zeka girişiminin önemli bir potansiyel taşıdığına dikkat çekilen raporda; bu girişimlerin ölçeklenme, yatırım bulma ve küresel pazara açılma süreçlerinde hala çeşitli engellerle karşılaştığı belirtiliyor. Kamu alım sistemlerinin güncellenmesi, veri paylaşımı modellerinin netleştirilmesi ve düzenleyici mekanizmaların oluşturulması, büyümenin önünü açacak temel adımlar arasında gösteriliyor.

Yeni iş arkadaşınız: Yapay zeka ajanları
Raporun dikkat çeken konularından biri de “Agentic AI” olarak tanımlanan otonom yapay zeka sistemleri. Karar alma ve uygulama süreçlerinde insanın yerini alan bu yazılımlar, iş dünyasında yeni bir çağın habercisi olarak görülüyor. Türkiye bu alanda henüz erken aşamada olsa da, önümüzdeki üç yıl içinde kurumsal yapılar üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olması bekleniyor.
Meslekler değişiyor, insan odaklı yetenekler öne çıkıyor
Yapay zekanın istihdam üzerindeki etkisi, işlerin ortadan kalkmasından ziyade yeniden tanımlanmasıyla şekilleniyor. Rutin görevlerin otomasyona devredilmesiyle birlikte analitik düşünme, yaratıcılık ve empati gibi insan odaklı becerilerin önemi artıyor. Bu dönüşümün başarılı olabilmesi için sadece teknolojik yatırımlar değil, aynı zamanda iş gücünün yeniden becerilendirilmesi ve kapsamlı sosyal planlamalar da kritik rol oynuyor.
Rapor, güçlü bir yapay zeka ekosisteminin ancak güvenilirlik temelinde yükselebileceğini vurguluyor. Etik tasarım ilkeleri, şeffaf yönetişim süreçleri ve paydaşların katılımı, ulusal ölçekte bir etik çerçevenin oluşturulmasıyla desteklenmeli.
Katılımcıların gözünden yapay zeka ekosistemi
134 ekosistem paydaşının katıldığı çalıştay anketinden çıkan bazı öne çıkan bulgular ise şöyle:
- Katılımcıların öncelikli beklentisi, yapay zekanın “verimlilik” artışı sağlaması.
- Şirketler, yapay zeka olgunluk seviyelerini artık “işlevsel” olarak değerlendiriyor; yani deneme süreci yerini sonuç üretmeye bırakmış durumda.
- En büyük endişe olarak dezenformasyon ve manipülasyon riskleri öne çıkıyor; bu da sosyal ve etik sorunların teknik meselelerin önüne geçtiğini gösteriyor.
- Üretken yapay zeka araçları yaygın olarak kullanılsa da, Agentic AI sistemleri henüz sınırlı kullanımda. Ancak bu teknolojiler, katılımcılar tarafından “bir sonraki büyük sıçrama” olarak değerlendiriliyor.
TRAI’nin çalışması, Türkiye’nin yapay zeka alanında daha sağlam adımlar atabilmesi için yol haritası sunarken; güçlü bir gelecek için stratejik iş birlikleri, etik çerçeveler ve kapsamlı dönüşüm planlarının önemine dikkat çekiyor.
“Etik çerçeve ve düzenleyici yapıların güçlendirilmesi öncelik olmalı”

TRAI Genel Müdürü
Çalıştay sonrasında yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin yapay zeka alanında küresel rekabette yer alabilmesi için stratejik adımların hızla atılması gerektiğini vurgulayan TRAI Genel Müdürü Can Sinemli, “Gelişen teknolojilerle birlikte yeni risk alanları da doğuyor. Bu nedenle etik ilkelere bağlı, güvenli ve şeffaf yapay zeka sistemleri geliştirmek zorundayız. Toplumun bu dönüşüme duyduğu güveni sağlamak ve sürdürülebilirliği tesis edebilmek için veri hakları, hesap verebilirlik ve adil kullanım gibi başlıklarda net düzenlemelere ihtiyaç var. Mevcut politikaların güncellenmesi ve uygulamada daha kapsayıcı bir denetim mekanizması oluşturulması, Türkiye’nin uluslararası arenada daha güçlü bir yapay zeka oyuncusu olmasını sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Raporun tamamını buradan inceleyebilirsiniz.