Tuba Okutulmuş yazdı: “İlaç endüstrisinin devleri ‘COVID-19’ ile ilgili neler yapıyor?”
COVID-19 tüm dünyanın gündemine bir bomba gibi düştü. Önceleri diğer virüs salgınlarından pek farkı olmadığı düşünülen virüs, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “global salgın” olarak ilan edilince durum değişti. Müthiş bir hızla yayılan virüs, insanların günlük yaşamı yanında ekonomik hayata da ciddi sekte vurdu. Şirketler yeni duruma hızlıca adapte olmaya ve çalışma şekillerini değiştirmeye yöneldi.
Ani bir salgın, deprem ya da siber saldırı gibi global tehditlerde “İş sürekliliği planları”nın önceden yapılmış olması şirketleri koruyan bir durum. Önde gelen yönetim danışmanlığı şirketlerinden Mercer’ın dünya genelinde gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarına göre, şirketlerin yüzde 27,2’sinin herhangi bir iş sürekliliği planı bulunmuyor. Şirketlerin yüzde 24’ü ise şu an bir plan hazırlama aşamasında olduğunu belirtiyor. Evden veya uzaktan çalışma uygulamasının şirketler için önemli bir husus olmaya devam edeceği görülürken, şirketlerin yüzde 42’si çalışanlarını, özellikle virüsten etkilenen alanlarda uzaktan çalışmaya teşvik ediyor. Araştırmanın en çarpıcı sonucu ise şirketlerin yüzde 51’inde COVID-19 virüsü salgını ile mücadeleye yönelik herhangi bir iş sürekliliği planı bulunmaması….
Bu dönemde hazırlıklı olanlar ve olmayanlar çok net bir şekilde ortaya çıkmakta. Durum hala ciddiyetini ve belirsizliğini koruyor. Peki tüm bu belirsizliği yönetirken, salgınla mücadelede en öne çıkan alan olan sağlık sektöründe neler oluyor?
Evler eczaneye dönüştürüldü
İnsan sağlığı ve hayatı söz konusu olduğunda ilk hekimlere, ikinci olarak da eczanelere koşuyoruz. COVID-19’un gündemi meşgul etmeye başlamasıyla eczanelerin dolup taşmaya başladığını gördük. Kimileri vitamin desteğine yönelirken, kimileri ateş düşürücüsünden antibiyotiğine kadar adeta küçük bir eczaneyi evlerine kurabilecek kadar aşırı temkinliydi.
Sağlık sektöründe Ar-Ge süreci hızlandı
Peki sağlık alanında çalışan firmalar bu dönemde neler yapıyor? Öncelikle tüm global firmaların ciddi bir Ar-Ge sürecine girdiğini görüyoruz. Japon ilaç devi Takeda bugün yaptığı açıklama ile COVID-19 için tedavi geliştirmeye başladığını belirtti. Bu alanda çalışan tek firma Takeda değil. Bir süre önce Çin merkezli global biyoteknoloji şirketi olan Clover Biopharmaceuticals, protein temelli koronavirüs aşı adayının (COVID-19) araştırılması için İngiliz ilaç devi GSK ile araştırma işbirliğine gittiklerini duyurdu. Bu haberler ilk çıktığında Amerikalı biyoteknoloji firması Gilead’ın Ebola için geliştirdikleri ve son derece başarılı sonuçlar veren ilacının COVID-19 için de kullanılabilmesine yönelik araştırmalara süratle başlandığı duyuruldu.
COVID-19 Tanı Kiti Geliştiren Yerli Firmalar
Türkiye’de de portföylerinde patentli teknolojileri olan 7 yerli firma (Anatolia Geneworks, RTA, Bioeksen, Genkord Genetics, Sentromer, Diagen ve Nuceleo Gene) korona virüsünün (COVID-19) tespitinde kullanılacak tanı kitini geliştirdiler. Bu ürünlerden bazıları halihazırda kullanımda iken, diğerlerinin de çok kısa süre içinde hazır olacağı kaydedilmekte.
Gelişmeler halihazırda milyar dolarlık Ar-Ge bütçeleriyle çalışan ilaç devlerinin bu alana yatırıma devam edeceğini gösteriyor. İlaç endüstrisi yaptığı Ar-Ge yatırımlarıyla bırakınız Ar-Ge yatırımıyla bilinen otomotiv, hızlı tüketim malları, enerji gibi sektörleri, uzay ve savunma sanayi gibi alanlardan bile daha fazla miktarda yıllık Ar-Ge yatırımı yapan bir sektör. Öte yandan, artacak Ar-Ge yatırımlarının diğer birimlerin daha maliyet etkin çalışmasıyla karşılanabilmesi anlamına geleceği de su götürmez bir gerçek. Böyle bir kaynak yaratmak için maliyetleri kısmak ve özellikle kriz zamanlarında tedariği sağlamak için online ve çoklu kanal yönetimine yatırım yapmak cazip bir alternatif olarak masanın üstünde duruyor.
Sağlık sektörü dijitalleşmede henüz emekleme döneminde
Teknolojiyle bu kadar haşır neşir olan dünyanın önde gelen sağlık sektörü firmaları COVID-19 ile mücadelede virüsün yayılmasını daha da artırmamak için dijitalleşmeye ağırlık vermeye başladı. Bununla birlikte sektör genelinin dijitalleşmede henüz emekleme aşamasında olduğunu söylemek yanlış olmaz. Türkiye sağlık sektöründe yüz yüze tanıtım hekimlere erişim için hala en önemli araç olarak kullanılıyor. Dijitalleşmenin günlük hayatımızın içine bu derece girdiği şu zamanlarda, hekim iletişiminde dijital kanalları daha hiç uygulamamış sağlık şirketlerinin varlığından bahsetmek mümkün.
Evden çalışma “yeni normal” oldu
Öte yandan COVID-19 ile mücadelede, salgının yayılımını azaltmak için, birçok global sağlık firmasının ihtiyari olarak uzun yıllardan beri uygulamakta olduğu evden çalışma modeli, salgın süresince normal iş yapma şekline dönüştürüldü. Ancak bu durum sadece BT altyapısı uygun olan firmaları kapsıyor. BT alanına gereken yatırımı yapmamış olan firmaların çalışanları halen ofislerinde ve risk altında çalışmaya devam ediyor.
Merkez ekiplerin evden çalışmaya geçmesini, saha ekiplerinin de geçici bir süre için doktor ve eczacı ziyaretlerini yapmaması takip etti. Yüz yüze tanıtım konusunda son yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın koyduğu kısıtlar nedeniyle çoklu kanal yönetimi ve alternatif tanıtım kanallarını bazı firmalar uygulamaya başlamıştı. Bu alana daha önce yatırım yapmış firmalar bugün video konferans yoluyla hekimlerle toplantılar düzenleyebiliyor, şirket içi toplantılarını Skype ya da Teams üzerinden yapabiliyor, eğitimlerini online platformlar üzerinden yönetebiliyor, e-Kongrelere katılabiliyorlar. Bugün yaşanan koşullar, bu kanalları henüz uygulamamış ve dijitale gereken altyapı yatırımı yapmamış firmaların önümüzdeki dönemde rekabette kalabilmek için dijitalleşmeye ağırlık vereceklerini düşündürüyor.
İnovatif düşünen markalar kazanacak
Kanımızca sağlık sektöründe dijital dönüşümünü tamamlamamış firma kalmamalı. Özelikle toplum sağlığını tehdit eden COVID-19 gibi ani ve beklenmedik salgınlar söz konusu olduğunda hizmetlerin aksamadan sürdürülebilmesi ve gereken tedavilerin sunulabilmesi için süreklilik, sürekliliği sağlamak içinse bu alanda altyapı yatırımlarının yapılması şart.
COVID-19 hepimizi birçok anlamda yeni bir yaşam ve çalışma modeline sürüklüyor. Yeni iş yapma şeklinde, sosyal mesafe gerekliliği firmaları uzaktan çalışmaya ve dijital tanıtım kanallarını güçlendirmeye ağırlık verecek gibi gözüküyor. Bu dönemde alternatifleri dikkate alan ve inovatif düşünüp harekete geçen firmaların bu mücadelede öne çıkacağını düşünüyoruz. İlerleyen günlerde konu, sadece sağlığa erişim değil bunun nasıl tanıtıldığı ve hangi kanallarla hekim ve hastalara sunulduğu da olacak. Tüm dünyanın ve sektörlerin bu virüsten öğreneceği daha çok şey var. Hep birlikte yaşayıp, göreceğiz.