Tarihi oturumun kazananı kim oldu? İletişim uzmanları Marketing Türkiye için yanıtladı…
Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin başkan adayları Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu ile Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım, geçtiğimiz akşam gazeteci İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğündeki bir açık oturumda bir araya geldi. 17 yıldan sonra ilk kez iki siyasi adayın karşı karşıya geldiği oturum Türk demokrasisi adına önemli bir mesafe olarak yorumlandı. Peki, siyasal iletişim açısından iki aday ne kadar başarılıydı? İletişim uzmanları oturumu ve İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğünü nasıl buldu? Program seçmen tercihleri üzerinde bir etki yarattı mı? Tüm bu soruların yanıtları ve iletişim uzmanlarının değerlendirmeleri haberimizde…
Haber: Berkan Kişin
AKADEMETRE’nin program sonrası gerçekleştirdiği araştırmaya göre izleyicilerin yüzde 69,7’si İsmail Küçükkaya’nın performansı başarılı buldu. Araştırma sonuçlarına göre iki rakibin performansı değerlendirildiğinde Ekrem İmamoğlu tarihi buluşmadaki performansıyla bir adım önde görünüyor.
AKADEMETRE Research Company, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayları Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı ve İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğünde 16 Haziran tarihinde gerçekleşen ortak yayının değerlendirmesini ölçmek ve adayların performansını değerlendirmek amacıyla 1140 İstanbul seçmeni üzerinde programın bitiminde bilgisayar destekli telefonla görüşme tekniği ile (C.A.T.I.) eşzamanlı bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmanın bulgularına göre, İstanbul seçmenin yüzde 86,3‘ü, adayların canlı yayınlanan bir tartışma programında bir araya gelmesini Türk siyaseti açısından olumlu buldu. Seçmenlerin yüzde 94’ü önümüzdeki seçim dönemlerinde adayların katılacağı canlı yayınlanan televizyon programlarının düzenlenmesini istiyor.
İzleyicilerin yüzde 69,7’si İsmail Küçükkaya’nın performansı başarılı buldu
Program bir bütün olarak değerlendirildiğinde her 5 izleyiciden 3’ü programı başarılı bulduğunu belirtirken katılımcıların yüzde 23,2’si programa karşı nötr bir değerlendirme yaptığı görülüyor. Programın moderatörü İsmail Küçükkaya’nın performansı ise izleyicilerin yüzde 69,7’si tarafından “başarılı”, yüzde 17,5’i tarafından ise “ne başarılı ne başarısız” biçimde değerlendirildi. Küçükkaya’yı başarısız bulanların oranı ise yüzde 12,9.
Kadınlar Ekrem İmamoğlu’nun performansını daha başarılı buldu
Araştırma sonuçlarına göre televizyon programındaki genel performansı bakımında seçmenlerin yüzde 57.9’u Ekrem İmamoğlu’nu “başarılı” buldu. Binali Yıldırım’ı “başarılı” bulanların oranı ise yüzde 42,1. Kadın seçmenlerin yüzde 68’i İmamoğlu’nun, yüzde 32’si Yıldırım’ın performansını başarılı bulurken, erkeklerin yüzde 52’si İmamoğlu’nu, yüzde 48’i Yıldırım’ı başarılı gördü.
Programdaki performansı açısından Binali Yıldırım mı, Ekrem İmamoğlu mu daha başarılı?
“İki adayda ‘etkili bir mesaj’ veremedi”
İmamoğlu’nun performansı 5’li skor üzerinden 3.60 olarak değerlendirilirken, Yıldırım’ın başarısı 3.06 olarak gerçekleşti. Ancak her iki adaya yönelik temel eleştiri “etkili bir mesaj vermemeleri” yönünde.
Ekrem İmamoğlu “konuşma üslubu” ve “beden dili”nde daha başarılı
Adayların programda ortaya koyduğu performans unsurları açısından başarılı bulunma durumları değerlendirildiğinde her iki adayın söylemleri de temsil ettikleri partinin söylemine uygun bulunurken, Ekrem İmamoğlu “konuşma üslubu” ve “beden dili” bakımından Binali Yıldırıma göre daha başarılı algılandı.
Araştırma konusu canlı yayın öncesinde 23 Haziran Seçimi’nde hangi adaya oy vereceğine ilişkin izleyiciler içerisindeki yüzde 12,1’lik kararsız kitlenin oranı program sonrasında yüzde 7,1’e indiği görülüyor. Bu yönüyle programı izleyen kararsız seçmenlerin yaklaşık yüzde 40’ı programdan sonra hangi partiye oy verecekleri doğrultusunda karar verdiklerini belirtiyor.
Performans Unsurları Açısından Binali Yıldırım mı, Ekrem İmamoğlu mu Başarılı Bulunuyor?
Peki, iletişim uzmanları açık oturum için ne diyor?
Türk siyasi tarihinde 17 yıl sonra yapılan açık oturum İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğünde gerçekleşti. Yayın sonrası Marketing Türkiye olarak iletişim uzmanları Ali Saydam ve Güven Borça ile programı siyasal iletişim çalışmaları boyutuyla değerlendirdik. İşte iki usta iletişimcinin tarihi buluşma hakkındaki yorumları…
Her iki taraf da seçmeninde düş kırıklığı yarattı
“Her iki adaya da ciddi bir pozitif puan yazmak zor. Beklenti o kadar yukarı çekildi ki; gayet medeni, hoş, sıradan bir program yapılmış olması alkışlanabilecekken, her iki taraf seçmeninde de düş kırıklığı yarattı.
İsmail Küçükkaya kendisine çizilmiş rol çerçevesinde gayet iyi yönetti oturumu. Ancak kendisine çizilmiş çerçeve yanlış. Adayların birbirleriyle münazarasına (debate) da izin verilmeliydi. “Hakikat kıvılcımları fikirlerin çatışmasından” ortaya çıkıyor ya…
Binali Yıldırım’ın sandığa gitmemiş olan AK Partili seçmenlerin bir kısmını tekrar sandık başına getirme şansı yaratılmış olabilir bu program sonrasında. Hem kendisine muhalif bir moderatörün yönetimini kabul etmesiyle hem de rakibi ile ilgili bazı olumsuz durumları kanıtlarıyla ortaya koymasıyla…”
Kazanan adaylardan biri değil ülke demokrasisi oldu
“Bu program ülkemiz ve demokrasi adına çok olumlu bir gelişmedir, umarım bir milat olur ve arkası gelir. İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğü de oldukça başarılıydı. Başkası daha iyi yapabilirdi diyebileceğim biri aklıma gelmiyor. İki tarafın da saygı gösterdiği bir isim oldu. Tartışma ortamı, masa filan biraz daha iyi tasarlanabilirdi ama küçük bir detay nihayetinde.
Programın seçmen tercihleri üzerinde fazla bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Bu da bence seçmenden değil adayların performansından kaynaklanıyor. Yani atıyorum “AKP seçmeni ne olursa olsun AKP’ye verir” türü bir ön yargıyı kabul etmiyorum, en azından 2019 senesinde. Çünkü yaşanan ekonomik sıkıntılar, AK Parti’nin son yıllarda giderek artan ayrıştırıcı yaklaşımları kendi seçmenlerini de etkiledi diye düşünüyorum. Yani bana göre bir grup kararsız seçmen fikir değiştirmeye hazırdı ama özellikle Ekrem İmamoğlu’nun performansı yetersizdi ve böyle bir etki yaratamadı. Benimki bir tahmin nihayetinde, araştırma yapmak lazım kesin bir yorumda bulunmak için.
Binali Yıldırım beklendiği gibiydi. Ne fazla, ne eksik. Beni şaşırtmadı. Beni hayal kırıklığına uğratan Ekrem İmamoğlu oldu. Açıkçası kendisinin Türk siyasi hayatına getirdiği yenilikten, heyecandan çok mutluyum, ülkem adına da umutluyum. Oy da verdim ve vereceğim. Ancak söz konusu programda, özellikle ilk bir saatte hayal kırıklığı yarattı bende. Öncelikle sorulara net cevaplar vermek yerine bazı konulara saplanıp kaldı, aynı şeyleri tekrarlayıp durdu. Durum tespitinde yetersizdi ve net ifadeler kullanamadı. Gergin ve kafası karışıktı. Halbuki söyleyebileceği çok şey vardı. AK Parti belediyeciliğinin hatalarını ve kendisinin neler yapacağını daha iyi ifade edebilir, bu konulara daha fazla vakit ayırabilirdi. Ancak baştaki gerginlik giderek azaldı ve programın sonlarına doğru güzel şeyler söyledi, projelerinden bahsetti ama keşke bunu daha önce yapabilseydi.
Özetle iyi bir geceydi, kazananı adaylardan biri değil ülke demokrasisi oldu.”
Adayların karşı karşıya oturuyor olmasını tercih ederdik
“Tartışma programları geriden gelen adayın kendini gösterebilme ve rakibin yükselen grafiğini durdurabilme imkanı tanıdığı için avantajdır. Ekrem İmamoğlu’nun anketlerde daha önde olduğunu bildiğimiz için her şeyden önce Binali Yıldırım’ın bu ivmeyi tersine döndürücü bir çıkış yapması gerekiyordu ama bunu yapamadı. Rakibinin sözünü kesmesi, zaman zaman “yalancı” şeklinde hakaret etmesi ve asla göz göze gelmemesi de seçmene gergin olduğu imajını verdi. İmamoğlu açısından baktığımız zaman ise son günlerde hakkında çıkarılmaya çalışılan “gergin aday” polemiklerinin tam aksine her zamanki kucaklayıcı ve yumuşak tavrı ile olumlu puan almayı başardı. Yıldırım’ın Sayıştay raporunu okumadığını söylemesi tartışmaya yeterince hazırlanmadığı görüntüsü verirken İmamoğlu’nun vaatlerini fotoblok’larla anlatması vs de konuya hakimiyetini gösterdi. Son olarak da Yıldırım’ın programa geç gelerek devlet ağırlığını hissettirmesi ile de son dönemde çizmeye çalıştığı halka yakın, samimi aday imajını negatif etkiledi.
Küçükkaya mümkün olduğunca teknik sorular sorarak tarafsızlığını korumaya çalıştı. Adayların karşı karşıya oturuyor olmasını tercih ederdik. Nitekim seçmenler de adayların birbirlerinin gözlerine baka baka soruları cevaplamalarını veya suçlamalarını yapmalarını beklerdi. Özellikle 31 Mart sonrası yaşanan YSK sürecinin karşılıklı tartışılması programla ilgili en büyük beklentiydi. Ayrıca soruları kategorilere ayırıp her kategoride kaç soru olacağı ve her kategoriye toplam kaç dakika ayırılacağı baştan söylenmiş olsa idi adaylar da cevaplarını ona göre daha rahat ayarlardı.
Her iki aday açısından da önemli farklılık yaratacak bir gelişme olmadığı için seçmen üzerinde bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Ama İmamoğlu açısından ilerde götürdüğü moral ve motivasyon avantajını korumasına yardımcı oldu.”
Her iki aday da tartışma boyunca rahat değildi
“Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım’ın TV tartışmasını sadece TV’de kalarak yorumlarsak; iki tarafın da, kendilerine oy verecekler tarafından kusur bulunacak ters davranışlarda bulunmadığını söylemeliyim. Yıldırım kendi taraftarlarını “yalancı/fetö” etiketiyle ve saldırganlığı ile memnun etti, İmamoğlu da “sevgi pıtırdığı, özgürlük kelebeği”, “sadece proje adamı” görüntüsüyle taraftarlarında titreşim yaratmayı başardı. İkisi de hem sosyal medyada hem geleneksel medyada taraftarlarına kullanılacak iyi malzeme verdiler.
Yıldırım’ın yavaş konuşması nedeniyle 3 dakikayı iyi kullanamaması, İmamoğlu’nun bazı konularda çok hızlı konuşayım, çok şey söyleyeyim derken soruya tam yanıt verememesi negatif yönleriydi. Her iki aday da tartışma boyunca rahat değildi ve bu rahatsızlıkları izleyiciye geçti.
Tartışmanın asıl üzerinde etkili olacağı kararsız seçmenin Yıldırım’ın “fetö-yalancı” etiketleme stratejisinden ve saldırgan duruşundan etkilendiklerini düşünmüyorum. Aksine onları kararsız yapan şey her türlü sorunlarına çözüm üretmek yerine negatif saldırılara zaman ayrılması. Bu nedenle tartışmadan kararsızlar adına İmamoğlu’nun daha fazla fayda ürettiğini, Yıldırım’ın ise kararsızları lehine çeviremediğini düşünüyorum.”