Prof. Dr. Gonca Telli Yamamoto yazdı : “Dijital Çağda Bilgi ve Değişimler”
Sanayi toplumu öncesinde, bilgi; belli elitlerin veya kraliyet/hanedanlık gibi özel statülü ya da soylu kişilerin elinde veya erişebildiği bir meta, olarak değerlendirilebilir. Buna göre sanayi çağı öncesini bilgi sahibi olanların veya uzmanların nadir olarak bulunduğu bir ortam olarak değerlendirmek mümkündür. Sanayi toplumu döneminde ise bireylerin sanayi yatırımlarına başlamaları için gereksinimleri tespit edip ona göre çözüm bulmaları ve bunları geliştirip topluma yaymaları için belli başlı uzmanlıklar geliştirmeleri ihtiyacı doğmuştur. Böylelikle yeniden ele alınan toplumsal yapı da sanayi ile geliştirilen ürünlerin üretim ve tüketimine uyumlaştırmak amacıyla oluşan düzenlemelerle ortaya çıkan okullaşma ve eğitim sistemlerini ve bunlara uygun ekonomik sistemleri oluşturmaları ve buna uygun altyapılar üzerine kurgulanmıştır.
1970’ler sonrasında kitlesel olarak etkin olan TV, radyo, basın gibi araçların yanında bilgisayarların gelişmesiyle sanayi toplumunun yapısına uygun ve kitlesel anlamda gelişen ve hem görsel hem de işitsel açıdan değerlendirilebilen kitaplar, gazete makaleleri, diziler, haberler vb ürünlerle ortaya konmaya daha geniş kitlelere ulaşmaya başlamıştır. Bilgi böylelikle kitlesel üretime uygun eylemler ve düzenlemeler çerçevesinde gelişmiş ve toplumsal yaşamda bilginin kitlesel olarak yayılmasını sağlayan araçlarla sunulmaya başlamıştır.
Öte yandan kitlesel iletişim araçların yanında bilgi içeren uzmanlık alanları ya da özel bilgi ihtiyacıyla, çeşitli uzmanlıkların ve işlerin gelişimi ile geçmişten gelen bilgiyle karşılaştırıldığında bilgide oransal bir artış gözlenmeye başlamıştır. Gelişen uzmanlık alanları aslında bilgi ihtiyacını beslerken farklı konularda ve alanlarda yeni bilgilerin de doğuşuna sebep olmuştur. Kısacası yeni işler yeni alanlar doğmuştur. Ama ortam kitlesel üretime dönük olduğundan yeni işlerin çoğu sektörler farklı dahi olsa birbirine benzer fonksiyonları sunan benzer hiyerarşik yapılar içerisinde benzer özellikler göstermektedir. Eğitim de bu süreç içerisinde benzer şekilde yerini almıştır.
Süreç böyle ilerlerken önce kişisel bilgisayarların daha sonra da internetin yaşamımıza girmesi sanayi toplumunun oluşturduğu ortamı ve bireyleri etkilemiştir. Teknolojinin getirdiği dijital olanaklar ile yaşam başka ve çok farklı bir yapıya evrilmektedir.
Dijital çağ bizlere dijital ortam, dijital insan ve dijital seçim ve olanakları sunmaktadır. Dijital ortam iletişimin internet sayesinde dünyanın neredeyse her noktasından sağlanabildiği ve neredeyse herkesin erişip ulaşabildiği dünyadaki herhangi bir noktadan bir başka noktaya dijital olarak mesaj, bilgi haber vb. gönderilebilmesini sağlayan altyapı, teknoloji ve düzenlemelerdir. Dijital insan ise sanayi toplumunun ötesinde dijital gereçlerle donanmış ve dijital iletişimle bilgi paylaşımı sağlayarak gelişen birey olarak tanımlanabilir.
Dijital insana geçişi yeni teknolojiler ve dijital teknolojilerin getirdiği olanaklar sayesinde sağlamaktayız. Dijital insan daha fazla bilgi ve iletişime açık, bilginin gücüne dayanan, dijital iletişimi ve sörfü iyi bilen, müşteri anlamında geçmiş müşteri profillerine göre daha karşılaştırmayı seven, çok fazla seçenekler arasından seçim yapan, dijital ortamdaki bireysel diyalogları önemseyen, bireyselleşirken bir yandan sosyalleşebilen insandır.
Dijital seçim ve olanaklar ise teknoloji ve gelişmesi sayesinde ortaya çıkan yeni ürün, hizmet, uygulamalar gibi unsurları içinde barındırmaktadır. Örneğin internetin cebimize girmesi; mobil telefonların yaşamımıza girmesi ve internete uygun sistemler içermesi sayesinde olmaktadır. Ya da uzaktan eğitimin e-öğrenme ortamlarıyla etkin hale gelmesi bu tarz programların ve buna ilişkin içerik geliştirme gibi konuların önem kazanmasına yol açmaktadır.
Dijital insan aynı zamanda bu gereçlerin bir kullanıcısıdır. Kullanıcı olmak farklı anlamlar içerebilir. Doğru ya da yanlış kullanım ya da yoğun kullanım, az kullanım ya da kullanmama gibi kategorilere de ayırmak mümkündür. Öte yandan dijital insan sağlıklı ve doğru bilgi arayışı içerisinde olabilirken alışkanlıklarının esiri de olabilir.
Dijital insan sadece kullanıcı olmakla kalmayıp dijital ortamları, sistemleri etkileyen bir yapıya da bürünmektedir. Günümüzde dijital insan artık giderek daha fazla dijital yerli nüfusun yer aldığı bir ortamda yaşayan insan olarak da değerlendirecektir. Çünkü dünya nüfusunun yarısından fazlasını 0-36 yaş arasındaki insanlar oluşturmaktadır. Bunların çoğu da dijital yerliler olarak değerlendirilebilir.
Dijital insanların geliştirdikleri uzmanlıkların ise bilgiye dönük alanlarda bilgi yığınlarının çözümlenmesi, bilgi ile başa çıkma, bilgi çöplüğünden arındırma, karmaşa yaşamanın azaltılması, bilginin sadeleştirilmesi, bilginin korunması, oyunculuk, eğlence yaratma, eğlendirme ve yaratıcı ürünler üzerine gelişmesi beklenmektedir.