
Mezun olmak yetmiyor! İş piyasasında günümüz gerçeği…
TÜİK’in “kayıtlı istihdam” verileri, 2024 mezunlarının iş piyasasındaki performansını ortaya koyuyor. Susam Bülten’in 24. sayısında yayımlanan rapora göre, sağlık ve öğretmenlik alanları zirvede yer alırken, özel sektör odaklı bazı bölümlerde iş bulma süresi uzuyor ve kadınların alan uyumunda dezavantajları dikkat çekiyor. Mezunların iş bulma süresi, alan uyumu ve başvuru yoğunluğu gibi göstergeler, Türkiye iş piyasasının güncel tablosunu gözler önüne seriyor.
TÜİK’in “kayıtlı istihdam” verilerine göre, 2024 mezunları arasında en yüksek istihdam oranına sahip ilk 10 meslek listesinin zirvesinde yine sağlık ve öğretmenlik (özellikle özel eğitim) alanları yer aldı. Tıp, yüzde 96,4 ile birinci sırada bulunurken, onu yüzde 95,1 ile Özel Eğitim Öğretmenliği izledi. Çoğu öğretmenlik branşı ile hemşirelik yüzde 90’ın üzerinde istihdam oranına sahip. Listenin alt sınırını ise yüzde 89,9 ile Elektrik Mühendisliği oluşturdu. Geçen yıla kıyasla Ebelik’te (yüzde 92,4’ten yüzde 90,2’ye) ve Dil-Konuşma Terapisi’nde (yüzde 93,9’dan yüzde 91,9’a) küçük düşüşler görüldü.

En hızlı iş bulunan ilk 10 meslekte “ne sürede işe giriliyor?” sorusunun yanıtı 2 ile 9 ay arasında değişiyor. Listenin zirvesinde, ortalama 2,2 ayda istihdama katılan Dil ve Konuşma Terapisi yer alıyor. Onu 4,1 ay ile Tıp, 4,3 ay ile Özel Eğitim Öğretmenliği ve 5,1 ay ile Eczacılık takip ediyor. Listenin diğer ucunda ise ortalama 9 ay ile Hemşirelik ve Maden Mühendisliği bulunuyor. Kontrol-Otomasyon Mühendisliği 8,8 ay, İngilizce Öğretmenliği ise 8 ayda iş bulma süresine sahip. 2023’e kıyasla Eczacılık ve Maden Mühendisliği’nde birkaç haftalık iyileşme gözlenirken, Ebelik ve Hemşirelikte ilk işe girme süresi uzamış durumda.

Kayıtlı istihdam verilerine göre, lisans mezunlarının alanlarıyla uyumlu işlerde çalışma oranları şu şekilde: Sağlık meslekleri, her 10 mezunun yaklaşık 8’ini kendi alanında istihdam ederek yüzde 79,9 ile ilk sırada yer alıyor. İş, yönetim ve hukuk alanları cinsiyete göre yüzde 73–86 aralığında ikinci sırada bulunurken, eğitim alanı yüzde 63,8’lik oranla üçüncü sırada geliyor. Mühendislik–imalat–inşaat yüzde 64, bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) yüzde 56,8, tarım–veterinerlik yüzde 53–57 bandında. Sanat–beşeri bilimler yüzde 47–51 aralığında kalırken, sosyal bilimler, gazetecilik ve enformasyon yüzde 20 ile en düşük uyum oranına sahip.
Burada “uyum”, mezun olunan alan ile fiilen yapılan meslek grubunun örtüşmesini ifade ediyor. Bu gösterge, istihdama katılım, işin kalitesi, sözleşme güvencesi veya ücret eşitliği gibi unsurları tek başına yansıtmıyor.

Cinsiyet kırılımına bakıldığında tablo şu şekilde: Kadınlar, kamunun ağırlıklı olduğu ve mesleki standartların sertifikalarla belirlenmiş olduğu alanlarda (özellikle eğitim ve sağlık) daha yüksek uyum oranı gösteriyor. Özel sektör odaklı ve firma içi ağların belirleyici olduğu alanlarda ise (örneğin BİT, mühendislik ve bazı hizmetler) kayda değer bir uyum açığı gözlemleniyor. Bu fark yalnızca tercih kompozisyonundan kaynaklanmıyor; stajdan işe geçiş ağlarına erişim, işe alım eşikleri, terfi mekanizmaları, bakım yükünün asimetrik dağılımı gibi yapısal etkenlerin yanı sıra toplumsal cinsiyete dayalı norm ve beklentiler de kadınları belirli alanlara yönlendirmekte veya fiilen bu alanlarda çalışmayı zorunlu kılmakta.
İş ilanları ve başvuru yoğunluğu

İlan sayısı, yılın ikinci çeyreğinin başında bayram etkisiyle geçici olarak düştü; Haziran ayında yeniden yükselmesine rağmen, yıl genelinde hâlâ geçen yılın seviyesinin altında bulunuyor. Buna karşılık, ilan başına başvuru sayısı son iki yıldır artış trendinde ve 2019 zirvesine yaklaşmış durumda. Yani piyasada fırsat mevcut, ancak aynı ilana çok daha fazla aday başvuruyor. Bu durum, işverenlerin seçim süresini uzatıp giriş ücretleri ve çalışma koşullarında pazarlık güçlerini artırabildiğini, adayların ise ilk işlerinde yalnızca staj, proje, sertifika veya referans ağı gibi somut kanıtlarla rekabet edebildiğini gösteriyor.
Kaynak: Susam Bülten