İnşaat sektörü atağa hazırlanıyor!
İnşaat sektörü son dönemde sancılı bir süreç geçiriyor. Sektörün ülke ekonomisinde kapladığı hacmi de göz önünde bulundurulduğunda bu durum oldukça endişe vericiydi. Ancak KPMG Türkiye’nin yayınladığı “Sektörel Bakış 2021 – İnşaat Raporu” gelecek için umutlu. Raporda artan maliyetler ve eriyen cirolar sektörün finansallarını olumsuz etkilese de yılın ikinci yarısında alınacak önlemlere bağlı olarak bir toparlanma öngörülüyor.
Raporda öne çıkan bulgular
- Covid-19 salgınının küresel etkisini artırdığı Mart 2020-Ağustos 2020 döneminde önemli seviyede gerileme gözlemlenen İnşaat Malzemeleri Dış Ticaret Endeksi, eylül ayıyla birlikte toparlanma görünümü sergiledi. Endeks, 17 ay sonra ilk kez ekim ve kasım aylarında tekrar 2 milyar dolar seviyesine ulaştı.
- Çimento üretimi de inşaat sektörü için öncü gösterge niteliğinde. Daha çok iç pazar odaklı çalışan Türk çimento sektörü, 2019 yılında yaklaşık 57 milyon ton toplam üretimle bir önceki yıla göre yüzde 21,5 düşüş yaşamıştı. 2020 yılının ilk 10 ayında ise 59 milyon ton olarak gerçekleşen toplam çimento üretimi küresel salgının etkilerine karşın toparlanma görünümü sergiliyor.
- İnşaat sektörü 2021’e bir önceki yıldan gelen likidite olanaklarıyla görece rahat girdi. Geçen yıl genişleyen kredi olanakları ve konut satışları sektörü destekledi. 2021’in ilk çeyreğinde sıkı para politikası ve yüksek faiz oranlarının yavaşlatıcı etkileri oldu. İkinci çeyrekte ise salgının üçüncü dalgası ve kısıtlamalar sektörü olumsuz etkileyecek. Bu çerçevede inşaat sektöründe büyümeye geçişin yılın ikinci yarısında başlayacağı öngörülüyor.
- Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türkiye’nin 2021’deki büyüme tahminini 3 puan yükselterek yüzde 3,6’dan yüzde 5,9’a çekti. 2021’in ikinci çeyreğinde küresel salgının etkisinin azalacağı beklentisi ile birlikte 2021 yılı inşaat sektöründe yüzde 4, inşaat malzemeleri sanayisi üretiminde de yüzde 6-7 civarında büyüme öngörülüyor.
KPMG Türkiye İnşaat Sektör Lideri Engin Ölmez, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede “Covid-19 salgınının başladığı ilk aylarda durma noktasına gelen sektör, 2020 yıl ortasında alınan iyileştirme önlemleri neticesinde toparlanarak tüm zamanların konut satış rekorlarını kırdı. Ancak dövizdeki dalgalanma ve artan konut kredisi faiz oranları tekrar durgunluk yarattı. İnşaat sektörü, pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında gelse de bu yılın ikinci yarısında alınacak önlemlere bağlı olarak bir toparlanma süreci öngörülüyor” diyor.
Sektörün güçlü yanları ve fırsatlar
Sektörün güçlü yanlarına dikkat çeken Ölmez, “Türkiye’nin coğrafi konumu lojistik açıdan, çevresinde hızlı büyüyen pazarlara nüfuz etmek için avantaj. Yeterli sayıda deneyimli mühendis ve teknik personele sahibiz. Çelik ve çimento gibi güçlü alt sektörlerin varlığı, çok çeşitli ülkelerde ve proje türlerinde kazanılmış zengin uluslararası deneyim, süreklilik taşıyan konut talebi ve yeterli yerli makine ve malzeme yan sanayi de güçlü yanlarımız” diyor.
Ölmez, sektörün önündeki fırsatları da şöyle sıralıyor: “Yüksek kentsel dönüşüm ihtiyacı, sektörün orta ve uzun vadede geleceğini güvence altına almasını sağlıyor. Devletin yurt içi ve yurt dışı projelere olan desteği, sektörde ve özellikle yurt dışı müteahhitlik projelerindeki tecrübe ve itibarın yüksek olması da avantaj. Türkiye’nin en güçlü yanı olarak görülen genç nüfus, konut talebinin ve göç kaynaklı insan gücünün artması sektör için fırsat yaratıyor. Ulaşım, sosyal ve altyapı tesis ihtiyaçlarının sürekli artması, komşu ve diğer ülkelerde inşaat yatırımlarına duyulan ihtiyaç da elverişli bir ortam sunuyor.”
Yurt dışında 50 milyar dolarlık proje hedefi
Salgın koşullarında bile sektörün 2020 yılında yurt dışında 15,1 milyar ABD doları tutarında yeni proje üstlendiğini belirten Ölmez, “Türk inşaat sektörü, bu yıl da yurt dışında yeniden 20 milyar ABD dolarına ulaşmayı hedefliyor. Salgının seyri ile birlikte finansman temini ve nakit akışının düzenlenmesi, yapıcı diplomatik ilişkiler büyük önem taşıyor. Sektör bu doğrultuda yurt dışında orta vadede 50 milyar ABD dolarının üzerinde proje üstlenme hedefini koruyor. Koşulların belirsiz, risklerin büyük, rekabetin ise zorlu olduğu uluslararası pazarda, öne çıkan Türk müteahhitliği ve marka haline gelmiş Türk inşaat firmaları ile birlikte sektörün, geleneksel pazarlardaki payını sürdürmesi ve yeni pazarlarda da ciddi bir büyüklüğe ulaşması geleceğe yönelik beklentileri güçlendiriyor. 2021 yılından itibaren dünya ekonomisinde büyümeye dönüş öngörüleri çerçevesinde inşaat sektörünün süreçte normalleşme ile hayata geçirilecek kalkınma planları ve gerçekleştirilecek büyük altyapı projeleri üzerinden önemli rol oynayabileceği değerlendiriliyor” şeklinde konuştu.