Haluk Şirin: Reytinglerin ölçülmemesi sektöre büyük darbe vurdu
Her ne kadar aylardır reytingler ölçülmese de, TV sektöründe sanılanın aksine eskisinden çok daha ateşli bir rekabet hüküm sürüyor. Kulislerde konuşulanlara göre bu reytingsiz dönemde kanallar arasında çok daha acımasız bir rekabet yaşanıyor. İç yapım ekipleriyle birer fabrika gibi çalışan kanallar ses getiren, imrenilen, kimi zaman da eleştirilen diziler ve programlarla karşımıza çıkıyor. İşte bu kanallardan biri de son dönemde popüler dizilerini başka kanallara kaptıran ve ardından da ses getirecek yeni projelerle rakiplerine gözdağı veren Show TV… “Survivor”ı, “Suskunlar”ı, “Eve Düşen Yıldırım”ı ve birçok yapımıyla dikkat çeken kanal, kimi zaman Türk’ün Uzayla İmtihanı tarzındaki komedi dizileriyle eleştirilirken kimi zaman da Ustura Kemal gibi yeni projeleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Biz de Show TV’nin 2012’de yaşadığı bu inişli çıkışlı süreci dinlemek üzere Show TV Yayın Grup Başkanı ve Genel Yayın Yönetmeni Haluk Şirin ile bir araya geldik ve aklımıza takılan soruları bir bir sorduk…
Kıyasıya rekabetin yaşandığı bir ortamda markanızı rakiplerinizden farklılaştırmak için Show TV’de nasıl bir strateji belirliyorsunuz?
Stratejimiz oldukça basit; izleyicimizle maksimum teması, etkileşimi yakalamak… Aslında TV yayıncılığı bir çeşit sosyal matematiktir… Ekonomik krizler, mevsimler, terör, bayramlar, her şey izleme tercihlerini etkileyen faktörler arasında… Mesela ilkbaharla birlikte insanlar ağır dramlardan kaçarken komedi unsuru taşıyan programları daha çok tercih ediyor. İzleyicinizin değişkenler çerçevesinde ‘ruh halini’ doğru gözlemleyebilmek gerçekten sizi rakiplerinizden ayrıştırır. Tabii yapım kaliteniz ve program çeşitliliğiniz de bakış açınıza paralel olmalı…
Yaptığınız birçok yapım reytinginin yüksek olmasıyla, çok konuşulmasıyla dikkat çekiyor. Nelerden besleniyorsunuz?
En çok insan faktöründen besleniyoruz diyebilirim. Türkiye 12-19 yaş arasındaki nüfusu çok yüksek bir ülke… Bu durum TV yayıncısı olarak çok hızlı ve yenilikçi olmamızı gerektiriyor. Genç nüfusun hızına yetişirken orta yaş ve üzeri için de çeşitlilik yaratmayı ihmal etmemeliyiz. Her ne kadar son dönemlerde TV kanalları daha çok evin kadınının ilgisini çekecek programlarla donatılsa da biz genç ve erkek hedef kitleleri de çok önemsiyoruz.
Bildiğiniz gibi uzun süredir TV kanalları ölçümlenmiyor. Bu durumu reklamverenler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Öte yandan Show TV bu reytingsiz dönem için ne tür önlemler aldı?
Reytinglerin ölçülmemesi TV sektörü, reklamverenler hatta orta vadede izleyici için bile çok zarar verici oldu. Hızla büyüyerek gelişen sektöre büyük bir darbe vurdu, geriye götürdü maalesef… Bu konuda ciddi bir kavram kargaşası da yaşandı. Reytingsiz dönem olarak addedildi. Oysa reyting var, sadece kabul edilen bir reyting ölçümleme sistemi yok… Yoksa insanlar yine her zamanki gibi beğendikleri programları tercih edip izlemeye devam ediyorlar. Biz bu bakış açısıyla devam ediyoruz yayınlarımıza.
Reytingden konu açılmışken; AGB baskını, şaibeler ve dahası… Reklamverenin ve kamuoyunun reyting ölçümüne inancı da kalmadı galiba. Hâlâ devam eden bu süreç sizce iyileştirilecek mi? Güvenli bir ortam nasıl kurulur?
Açıkçası söylenebilecek çok fazla bir şey yok. Zira konu yargıya intikal etti. Ancak sektöre verdiği zararı çok yoğun olarak yaşamaya devam ettiğimizi söyleyebilirim. Aslına bakarsanız çok da karmaşık bir konu değil bu ölçümleme işi… Tüm dünyada başarıyla uygulanıyor, bizde de yine uygulanacak elbette… Bir televizyoncu için çalışmalarının karnesidir reyting… Tahmin ediyorum tüm sektör de bizim gibi ölçümlemenin yeniden başlamasını iple çekiyor.
Kurgusu tamamen kanala ait olan ve Türkiye’de gündem yaratan programlarıyla dikkat çekiyor Show TV. Bu işleri yapmak, üretmek hayli zor olmalı. Bunun ardında nasıl bir ekip çalışması var?
Her şeyden önce “butik” bir kanalız… Çalışanlarımızın çok ciddi bir oranı 10 hatta 15 yılı aşkın süredir Show TV’de… Nasıl geçtiğini hiç anlamadım ama ben de 20’nci yılımı doldurmuşum bu kurumda… Durum böyle olunca kendiliğinden tam bir ekip ruhu oluşuyor. Çok keyifli bir çalışma ortamına tecrübe ve cesaret de eklenince formül tamamlanmış oluyor bence…
Güncel Haberler