Gazeteci reklam yapar mı?
Gazetecilerin sosyal medya hesapları üzerinden reklam içerikli paylaşımları son dönemin en büyük tartışmalarından biri… “Kendi kişisel alanım kime ne?” diyerek bu işi savunan da var, “Yapılan okura ihanettir” diyen de… Tartışma o denli derinleşti ki Doğan Yayın İlkeleri Kurulu toplantısının öncelikli gündem maddesi haline geldi… Peki, gazeteci reklam yapar mı? Yarı kamusal bir görev üstlenen gazetecinin reklam içerikli paylaşımlarda bulunması meslek ilkelerine ne denli uygun? Sektörün duayen gazetecileriyle bu sorulara yanıt aradık.
Haber: Eylem Arslan [email protected]
Uzun bir süredir bazı gazetecilerin kişisel sosyal medya hesapları üzerinden markalarla iş birliği halinde gerçekleştirdikleri reklam içerikli paylaşımlar herkesin malumuydu… Bu tartışmanın fitilini ateşleyen açıklamaysa Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici’den geldi. Hürriyet’in ombudsmanı yine aynı gazetede köşe yazan bazı gazetecilerin reklam içerikli paylaşım yaptıklarına dikkat çekerek okurların bu durumdan rahatsız olduğunu belirtti ve gazetecilik ilkelerini hatırlattı. Konu bir hayli önem teşkil ediyor olacak ki geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Doğan Yayın İlkeleri Kurulu toplantısının iki numaralı gündem maddesi gazetecilerin sosyal medya paylaşımlarıydı. Toplantı bitiminde “Bu çerçevede bazı sorunların yaşandığı görülüyor. Bunun için yeni bir çalışma başlatılacak” açıklaması geldi. Doğan Medya’da gelecek günlerde ne olur bilinmez. Ancak görüşüne başvurduğumuz gazetecilerin geneli bu tür paylaşımların gazetecilik ilkelerine aykırı olduğuna dikkat çekiyor.
Bu tür paylaşımlarda gazetecinin kastı titizlikle araştırılmalı
- Okuyucularının bilgi edinme ihtiyacını karşılamak amacıyla yazması beklenen bazı yazarların köşe yazılarında veya sosyal medya hesaplarında örtülü reklam yapması hem yasal olmayan hem de gazetecilik etiğine uygun olmayan bir durum.
- Reklam Kurulu gerek resen gerekse şikayet üzerine köşe yazılarında veya sosyal medya hesaplarında örtülü reklam yapan yazarlar ve yazdıkları mecra kuruluşları hakkında incelemeler yapabilir. Ancak örtülü reklama ilişkin incelemeler ve idari yaptırımlar çoğunlukla geleneksel mecralar olan gazete, dergi ve televizyonlarda yayınlanan örtülü reklamlara ilişkin oluyor. Uygulanan idari yaptırımlardan bazılarıysa gazetecilerin kendi köşelerinde yapmış oldukları örtülü reklamlarla ilgili…
- Bu tür dosyalar incelenirken, köşe yazısı yazan veya sosyal medyada bilgi aktaran gazetecinin örtülü reklam yapıp yapmadığını anlayabilmek için kişinin kastının ne olduğunu titizlikle araştırmak gerekir.
- Burada bakılması gereken en önemli nokta, bu tür içeriklerin gerçekten tüketicilerin aydınlanma ve bilgi edinme ihtiyacını karşılayıp karşılamadığı, özellikle sosyal medyada paylaşılan içeriklerde kişinin samimi bir şekilde takipçilerine, kullanmış olduğu ürünle ilgili deneyimlerini, ürünün olumlu ve olumsuz yanlarını veya beğenip beğenmediği yönlerini aktarıp aktarmadığı ya da reklam yapmak kastıyla ve bilinçli bir şekilde tüketicileri o marka ve ürüne yönlendirmeye çalışıp çalışmadığıdır.
- Yine söz konusu yayında ürünün satın alınması amacıyla kişilerin internet sitelerine ya da mağazalara yönlendirilip yönlendirilmediği, diğer markalara ait rakip ürünlerin bilinçli olarak ve haksız yere kötülenip kötülenmediği, ürünlere ilişkin detaylı fiyat bilgilerinin verilip verilmediği, yapılan kıyaslamaların doğru olup olmadığı gibi hususlar da ayrıca incelenmeli.
- Örtülü reklam yapılıp yapılmadığının tespit edilebilmesi için bahsedilen bu kriterler ve mevzuatta yer alan değerlendirme kriterleri çerçevesinde her bir içeriğin özel olarak incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
- Bu tarz bir içerik bir reklam anlaşması çerçevesinde yayınlanmışsa, içeriğin reklam olduğunu belirten “Bu bir reklamdır”, “İlandır”, “Advertorial” vb. gibi bir ifadeyle yayınlanması zorunludur.
Gazeteciler Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uygun davranmalı
- TGC öncülüğünde oluşturulan Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi gazetecilerin yol haritasıdır. Gazetecinin medya kuruluşundaki işlevini bu bildirgedeki hakları, sorumlulukları ve görevleri belirler. Gazeteciler mesleki durumların dışındaki faaliyetler içinde olmamalı, çıkar ve nüfuz sağlayacak habercilikten kaçınmalı.
- Gazeteci halkın haber alma hakkı için görev yapması nedeniyle tanınırlık ve bilinirlik kazanır. Bu tanınırlığı reklam içerikli marka iletilerini paylaşmak amacıyla kullanmamalı. Bu durum gazetecilikte en önemli kavramlardan biri olan “güven” kavramının içini boşaltır. Bildirgeye göre; gazeteci, bir bilginin, haberin yayını ya da yayınlanmaması karşılığı hiçbir maddi veya manevi avantajın peşinde olamaz.
- Gazeteci, devlet başkanından milletvekiline, iş adamından bürokratına kadar haber kaynağı olarak da kabul edilen kişi ve kurumlarla iletişimini ve ilişkisini meslek ilkelerini gözeterek yürütür. Gazeteci sosyal medya hesaplarını kullanırken de Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni dikkate almakla sorumludur.
Gazeteci konumunu kullanarak “bireysel çıkar” sağlayamaz
- Sosyal medyada çok sayıda takipçisi olup bunu bir reklam mecrası gibi kullanan ve “sosyal medya fenomeni” olarak tanımlanan pek çok kişi var. Bu bir iş. Buradaki mesele gazetecilik gibi “yarı kamusal” bir görev yapan ve “güvenilir olması” gereken kişilerin bu nevi paylaşımları para karşılığı yapmasında düğümleniyor.
- Gazeteci bunu yapar mı? Benden duymuş olmayın ama dünyada da bunu yapan gazeteciler var. Ancak Batı medyası, özellikle de Amerikan medyası bunu kurallara bağlamış durumda. Bu paylaşımlar gazetenin denetiminde, gazetenin yönetiminde ve geliri gazeteciyle çalıştığı kurum arasında belirli oranda paylaşılarak yapılıyor. Genelde bu gibi reklam anlaşmalarını gazete yapıyor…
- Reklamveren bu kampanyaya dahil olacak yazarları da belirliyor. Yazarın veya TV yüzünün kabulüyle bu iş iki tarafın da gelir elde etmesine yarıyor. Sosyal medya etkinliği gazetecinin gelirine ve piyasa değerine de yansıyor.
- Gazetesine veya televizyonuna reklam potansiyeli sağlayan gazeteci daha yüksek ücret elde ediyor hatta transfer olma imkanlarını artırıyor. Ancak gazetecinin ve televizyoncunun bunu bağlı olduğu kurumdan bağımsız olarak yapması kabul gören bir şey değil. Çünkü güç bir anlamda ortak bir güç.
- Hürriyet gazetesi yazarının sosyal medya üzerindeki gücü Hürriyet yazarı olmasından mı kaynaklanıyor yoksa tekil gücü mü? Bu sorunun yanıtını bulmak her zaman kolay değil.
- Ama yanıt her ne olursa olsun, gazetecinin gazetedeki konumundan faydalanarak bunu “bireysel” bir gelir kaynağı haline getirmesi kabul edilebilir bir şey değil. Çünkü onun gücünde, o gazetenin yayın yönetmeninden editörüne, muhabirinden sayfa sekreterine, matbaa işçisine kadar herkesin payı var.
Reklam içerikli paylaşımlar okurun güvenine ihanet etmektir
- Bu tür reklam içerikli paylaşımların gazetecilikle bir ilişkisi olamaz. Kitap, müzik, film gibi kültür ürünlerini tanıtım amaçlı yazmak ayrıdır. Ancak ticari bir malı uzun uzun tanıtmak; hele ki son zamanlarda bunların kaşe karşılığında yapıldığını da bildiğimiz için tamamen meslek ilkelerine aykırı.
- Toplum bir gazetecinin görüşlerine değer veriyorsa nesnel olduğunu düşündüğü için veriyor. Reklamsa para karşılığı yapılan sadece kişinin kendi imajı altında malı pazarladığı bir durum. Ancak orada reklam olduğu belli olduğu için az da olsa, özrü var.
- Reklamlar haber gibi yazılıp da tanıtımı yapılıyor üstelik bir de üzerinden para alınıyorsa bu tamamen izleyeni, okuru kandırmak onun güvenine ihanet etmek demektir. Bunun sosyal medya hesaplarından yapılması da bir şeyi değiştirmez. O sosyal medya hesapları, bizim kamusal kimliğimiz sayesinde o kadar takipçiye sahip.
Yapılan paylaşımların reklam içerikli olduğu belirtilmeli
- Gazetecilerin reklam içerikli sosyal medya paylaşımlarını doğru bulmuyorum. Sosyal medya hesapları reklam amacıyla kullanılacaksa bunu gazetecinin çalıştığı kurumun kuralları ve koşulları önceden belirlenmiş bir şekilde yapması gerektiği kanısındayım.
- Doğru mecrada yapılan her reklam etkilidir, bu birincisi. İkincisi, bildiğiniz, takip ettiğiniz bir gazetecinin reklamını yaptığı bir ürün elbette takipçileri etkiler. Ve kuşkusuz ki bu paylaşımların reklam olduğu da tartışmaya yer bırakmayacak ve takipçileri yanıltmayacak bir şekilde vurgulanıyor olmalı.
10 yıl önce yapsanız tazminatsız işten atılırdınız
- Bundan 10 yıl öncesine kadar bir gazetecinin reklam yapması tazminatsız işten atılma sebebi olurdu. Ancak artık gazetecilik gibi ilkeleri de farklı bir yola girdi. Sadece sosyal medyada değil gazetelerde, köşelerinde de de gizli/ açık reklam yapan isimleri görüyoruz. Kurumlar da buna ses çıkarmıyor.
- Şunu da göz ardı etmemek lazım, artık çoğu gazeteci yaşamasına yetecek kadar para kazanmıyor. Kimi de kazanıyor ama su akarken küpü doldurma telaşında.
- Eğer kurumları ve kendileri için bir sorun yoksa ve reklam yapacaklarsa, en azından paylaşımlarının altında bunun reklam olduğu bilgisini de vermeliler.