Çayın algısı giderek maçolaşıyor mu?
Bunu nerden çıkardın derseniz hemen söyleyeyim. Son iki çay reklamına baktım da ondan. Of Çay’da müzmin maço Kadir İnanır ve Çaykur reklamlarında bir başkası Müslüm Gürses. İtirazım falan yok ancak çıkarımlarım var; Giderek artan “İçin için kahve için” hakimiyeti reklamlarla sürdürülürken çaycıların buna bir dur demesi şarttı. E, bunu da en ağır ağabeylerle söylemesi gerekirdi ki marka yüzü olarak İnanır ve Gürses’in seçilmesi bu açıdan çok doğru. Birinci aferin buradan. Ülkemizin üretimi ancak markası küresel olan Lipton tek başına, “Kim olursan, ne olursan ol çay iç!” diye yıllardır mücadele ederken önce Doğuş Çay’ın sonra da Of ve Çaykur’un devreye girmesi çay pazarına dikkat çekerken, rekabet daha kaliteli ve ürün daha ucuz hale gelecektir. İkinci aferin de buradan. “Bir adaya düşsem yanına alacağım şeylerden biri çay olurdu” desem ve bu nedenle Lipton’un, eğer tedbir alınmazsa 25 yıl sonra çaysız kalacağımızı duyduğumda Rize çay üreticilerinin sürdürülebilir çay üretimi için verdikleri eğitimi desteklemek için gönüllü olduğumu söylesem, kaliteli çaya duyduğum muhabbeti anlatmış olur muyum? Üçüncü aferin de işte buradan. Peki, çay markaları neden hedef kitlesi kadınlar olmasına rağmen kadınlara kadınlarla seslenmiyor? Çay az demlendiğinde uyutan, çok demlendiğinde uyandıran bir içecek. Bu nedenle yendiğinde kadınları zıvanadan çıkaran çikolata markaları gibi kullanacağı bir argümanı yok da ondan. Daha söyleyecek çok şey var ama köşem müsait değil!
Bu yazı Günseli Özen Ocakoğlu’nun Zaman gazetesindeki köşesinden alınmıştır.
Güncel Haberler