Siber saldırganlar neden “uzaktan eğitime” sardı?
Kaspersky‘nin yakın zaman önce gerçekleştirdiği araştırma ailelerin geçen yılki zorunlu uzaktan eğitim dönemi sırasında karşılaştığı teknik zorluklara işaret ediyor. Kimi ebeveyn ve çocuklar ek cihaz satın almak ya da kiralamak zorunda kaldı kimisi ise ek programlar yükledi. Dijital araçlara olan talep kaçınılmaz olarak artarken, eğitim sektörü siber suçlular için cazibe merkezi haline geliyor.
Tüm çocuklarına çevrimiçi derslerde ihtiyaç duydukları cihazları sağlamak için, iki veya daha fazla çocuğu olan ebeveynlerin neredeyse yarısı (yüzde 49) ek cihaz satın almak veya kiralamak zorunda kaldı. Türkiye’de çocukların yarısından fazlası (yüzde 59) uzaktan eğitim için akıllı telefon kullandı.
Raporun Türkiye verilerine göre çocukların yüzde 84’ü düzenli veya periyodik olarak çevrimiçi derslere bağlanmada teknik zorluklar yaşadı. Yüzde 78’i cihazlarının çalışması için ebeveynlerinden yardım aldı. Ancak, öğrencilerin yüzde 27’si ise teknik sorunları kendi başlarına çözmeyi başardı.
Birçok öğrenci derslere ayak uydurmak için cihazlarına ek programlar yüklemek zorunda kaldı. Örneğin Türkiye’de öğrencilerin yüzde 67’si yeni video konferans hizmetlerini kullanmaya başladı. Yüzde 36’sı etkileşimli simülatörleri ve diğer eğitim programlarını indirdi. Bazı ebeveynler (yüzde 16) bir güvenlik çözümü kullanmaya başlamayı gerekli buldu.
Siber saldırıların cazibe merkezi “Zoom”
Dijital araçlara olan talep kaçınılmaz olarak artarken, eğitim sektörü siber suçluların dikkatini çekmeye devam ediyor. Kaspersky araştırmasına göre saldırılarda en popüler cazibe merkezi Zoom oldu. Zoom’un günlük 300 milyondan fazla toplantı katılımcısıyla sanal toplantılar için en popüler platform olduğu göz önüne alındığında bu şaşırtıcı değil. İkinci sırayı Moodle, onu Google Meet izledi. Popüler çevrimiçi öğrenme/video konferans platformları gibi görünen tehditlerle karşılaşan kullanıcıların sayısı, Google Classroom hariç tüm platformlarda arttı.
Kaspersky Çevrimiçi Çocuk Güvenliği Departmanı Başkanı Andrey Sidenk, şunları söyledi: “Uzaktan öğrenmeye kitlesel zorunlu geçiş yalnızca müfredata hakim olma açısından değil, aynı zamanda teknik açıdan da sorunları beraberinde getirdi. Birçok aile, bu amaçla ek cihazlar satın almak, arkadaşlarından veya okuldan ödünç almak, program kurmak ve internet bağlantısı gibi sorunları çözmek zorunda kaldı. Bu hem ebeveynler hem de çocuklar için zor bir dönemdi. Ancak çevrimiçi dünyaya derinlemesine dalmakla kazanılan deneyimin, geleneksel çevrimdışı öğrenme biçimini yeniden ele almamıza ve daha fazlasını kullanmamıza yardımcı olacağını umuyorum.”