Reklam prodüksiyonu, son yıllarda teknolojik dönüşümün en hızlı yaşandığı alanlardan biri. Dijitalleşme, erişimi kolaylaştırırken prodüksiyonun doğasını da baştan tanımlıyor. Bu hızlı değişimin ortasında sektörü “zaman yok, para yok ama yetenek var” sözleriyle özetliyor Hacıyatmaz Group’un Kurucusu Tayfur Sonkaya. Yardımcı yönetmenlikten yapımcılığa, oradan da dijital ve yapay zeka odaklı üretimlere uzanan kariyerinde Sonkaya, Türkiye’de prodüksiyonun evrimini birebir yaşayan isimlerden. Hal böyle olunca, reklam sektörünün kırılma noktalarından yapay zekanın getirdiği yeni dinamiklere, dikey dizi trendlerinden Hacıyatmaz’ın gelecek vizyonuna kadar uzanan sohbetimizde sektörün hem bugününü hem de yarınını masaya yatırdık Sonkaya ile…

Hacıyatmaz Group Kurucusu
Hacıyatmaz’ı kurarken sizi harekete geçiren motivasyon neydi? Dahası, Hacıyatmaz’ın kurulduğu günden bugüne hem şirketiniz hem de sektörünüz için kırılma noktaları neler oldu?
Para para para! Şaka bir yana, genelde geçmişi prodüktör olan insanların şirket kurması beklenirken ben ters köşe yapıp yardımcı yönetmenlik yaparken şirket kurdum.
Buradaki motivasyonum açıkçası o dönemde reklam prodüksiyonunun A’dan Z’ye tüm aşamalarına hakim olan hem de yönetmen gibi düşünen yapımcılara ihtiyacı olmasıydı.
Rol model olarak Soda filmin kurucuları Berent (Berent Baytekin) ve Yalçın’ı (Yalçın Kılıç) örnek almıştım. O zamanın ilerisinde yapımcılardı ve de bu tür yapımcı türü çok fazla yoktu.
Açıkçası benim şöyle bir şansım olmuştu. Dijital devrimin tam gerçekleştiği dönemde şirket kurmuştum. 35mm (negatif) ile film çekilirken erişemediğimiz tüm imkanlara dijital kameralarla birlikte daha uygun fiyatlara erişebilir olmuştuk.
Bu da reklam sektöründe ciddi bir yeniden yapılanmaya sebep oldu. Dijital ajanslar ve yeni yapım şirketleri çok hızlı bir şekilde kurulmaya başladı. Buna paralel olarak da prodüksiyon ucuzlamaya başladı ve reklam sektöründeki ilk kırılma gerçekleşti. İkinci kırılmayı da yapay zekanın gelmesiyle şu an yaşamaya başladık.
Türkiye’de reklam ve prodüksiyon sektörünün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef reklam sektörü son yıllarda çok fazla kan kaybetti. Buna rağmen bilgi ve beceri olarak dünya standartlarında işler çıkarttığımızı düşünüyorum. Şu an tüm sektör yaşanılan ekonomik darboğazdan dolayı yarı kapasitesinde çalışıyor olsa da önümüzdeki yıldan itibaren tekrar yükselişe geçeceğine inanıyorum. Ama eski anlamdaki klasik reklamcılığın hem ajans hem prodüksiyon şirketi nezdinde bittiğini ve de daha kompakt ve butik ekiplerin hakim olacağı bir sektör olacağını öngörüyorum.
Animasyon ve VFX gibi alanlarda Türkiye’nin global rekabetteki pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yurt dışı ile çok fazla iş yapan biri olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki Türkiye’deki ekipler dünyadaki benzerlerinden daha iyi.
Tek sıkıntımızın klasik “zaman yok, para yok” denklemi olduğunu düşünüyorum. Global şirketlerin üç ay zamanlama verdiği bir işi biz genellikle 15 günde yapmaya çalışıyoruz ve de çıkan sonuca bakıp “diğeri gibi olmadı” diyoruz. Bu sorunsal kolay aşılacak bir şey olmadığı için yakın vadede maalesef global ile yarışacak gibi durmuyoruz.
Global markalarla çalışırken yerel bir prodüksiyon şirketi olmanın avantaj ve dezavantajları neler oluyor?
Özellikle yurt dışından gelen global markalarla çalışmanın en büyük avantajı iş tanımının ve zamanlamanın çok önceden belirli olması ve buna göre çalışma programını yapıyor olmamız bence. Çok fazla sürprize açık projeler olmuyor açıkçası. Ama bence en önemli dezavantajı da çok fazla prosedür ve de onay mekanizması olması. Normal şartlarda belki 5 dakikada çözebileceğimiz bir konu hakkında günlerce cevap beklediğimiz oluyor.
Reklam prodüksiyonunda yapay zeka bugün nasıl bir noktada konumlanıyor? İşin geleceğine dair öngörüleriniz neler?
Ben şu an yapay zekayı emeklemeye çalışan bir bebek gibi görüyorum. Çok değil 3-4 sene içerisinde bebek büyüyecek ve de koşmaya başlayacak, işte o anda maalesef günümüzdeki standart reklam prodüksiyonu tarih olacak.
Gönül ister ki bu evreye hemen gelmeyelim, uzun yıllar prodüksiyon yapmaya devam edelim ama teknolojik ilerleme açıkçası biraz beni korkutuyor. Sanki dönülmez bir noktaya doğru hızla ilerliyoruz.
Reklam sektörü tabii bitmeyecek ama yapay zekanın ilerlemesiyle artık reklam ajansı ya da prodüksiyon şirketi ayrımı kalmayacak ve de iç içe yapıların olduğu yeni bir sisteme geçiş yapılacak.
Yapay zeka ile film yaparken karşılaştığımız en büyük problem her şeyin yapılabileceği algısı. Yapay zekanın da yapamadığı o kadar çok şey var ki bunları bilerek ajansların senaryoları yazmaları, müşterilerin de buna göre revizyonları vermeleri gerekiyor. Normalde 15 gün sürecek bir iş bazen 3 ay sürebiliyor ve revizyon süreçleri aşırı uzayabiliyor.

Dikey dizi formatı giderek izleyicide daha büyük bir karşılık buluyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Dizi sektörü için bir dönüm noktasında mıyız?
Biz de hali hazırda dikey diziler çekip yurt dışına ihraç ediyoruz. Bakıldığında normal dizilerden bir farkı yok gibi görünse de kendi içindeki dinamikleri çok farklı. Esasında merkezine hızlı tüketimi yani sosyal medyayı alıyor.
Dikey diziler odak süremizin gittikçe azaldığı iki-üç saniyelik bir videoyu izleyip kaydırdığımız bu dönemde ikişer dakikalık bölümlerle izleyiciyi kendine bağlamayı başarıyor.
Burada asıl düşündüren şeyse dikey dizi endüstrisine büyük medya gruplarının değil teknoloji ve oyun şirketlerinin hakim olması. Bu tür şirketler içinde asıl öncelik içeriğin kalitesi değil kaç kişinin download edip ne kadar kredi sattığı.
Geçmişte Netflix gibi dijital platformlar ortaya çıktığında sinema sektörü büyük yara almıştı. Şimdi de aynı şey televizyon kanalları ve dijital platformlar için geçerli olacak sanırım.
Sonuçta dizi sektörü bitmez ama farklı bir boyutta devam edeceği kesin.
Yakın zamanda sizin imzanızı taşıyan dikey dizi Hovarda’nın ilk tanıtım filmi yayınlandı. Hovarda’nın prodüksiyon sürecini sizden dinleyebilir miyiz?

Biz Hovarda’yı çekerken biraz standart dikey dizi formatından uzaklaşmaya çalıştık. Prodüksiyon, oyuncu ve görüntü kalitesini prime time diziler kalitesinde yapmaya çalıştık.
Özellikle dikey dizilerdeki gibi çiğ konulara değil daha evrensel duygulara hitap eden romantik eğlenceli bir aşk hikayesine odaklandık. Açıkçası standart dikey dizilere göre fark yaratan bir iş çıkardığımızı düşünüyorum.
Hacıyatmaz’ın yakın gelecek için hedefleri neler?
Açıkçası reklam prodüksiyonu bizim kalbimiz, onu merkezde tutacak şekilde yenilikler aramaya devam edeceğiz. Şu an bir dijital platform için dizi çekiyoruz. Önümüzdeki yıl yabancı yatırımcısı olan her biri 100 bölümden oluşan iki dizi çekmeyi planlıyoruz.
Meksika-Türk ortak yapımı bir sinema filminde son noktaya geldik. Eğer anlaşma sağlanırsa çok önemli bir işe imza atmış olacağız.
Bir diğer odak noktamızda yapay zeka ile içerik üretmek. Şu an hali hazırda 10 kişilik yapay zeka ekibiyle ayda üç-dört reklam filmi üretiyoruz. Ekibimizi biraz daha genişletip çok kısa zamanda ilk yapay zeka dikey diziyi yayınlıyor olacağız.
Son olarak “Dünyayı Kurtaran Adam” filmini yapay zeka ile tekrar yapmak istiyoruz. Bu doğrultuda da çalışmalarımız devam ediyor.

