
Disney’den Labubu’ya karşı küskün peluş ordusu: Urupocha-chan
Koleksiyon dünyasında zirveye tırmanan Labubu’ya meydan okumak, adeta fırtınaya karşı yürümek gibi… Ama Disney, bu meydan okumayı pastel tonlar, küskün bakışlar ve nostaljinin gücüyle göğüslüyor. “Urupocha-chan” serisi, Mickey Mouse’tan Winnie-the-Pooh’ya uzanan efsane karakterleri, azar işitmiş gibi duran iri gözlü, yumuşacık peluşlara dönüştürüyor. Bu hamle, koleksiyon sahnesinde yeni bir cephe açıyor ve kritik soruyu masaya bırakıyor: “Blind Box sürprizi mi, yoksa hikâye anlatımının büyüsü mü?”.
Japonca’da “gözyaşlı” ve “tombul” kelimelerinin birleşiminden oluşan Urupocha-chan, ilk olarak Japonya ve Çin’de fenomenleşti. Şimdi ise Pasifik’i aşıp ABD’de 16,99 dolarlık fiyat etiketiyle raflara çıkıyor. Seride Mickey, Minnie, Donald ve Daisy’den; Winnie-the-Pooh, Piglet, Tigger ve Eeyore’a; Goofy, Pluto, Chip & Dale’den Stitch ve kız arkadaşı Angel’a kadar tam 14 karakter yer alıyor.




Koleksiyon dünyasında Labubu, kaotik enerjisi ve gizemli “kör kutu” sürprizleriyle tanınıyor. Disney ise Urupocha-chan ile tam tersi bir strateji izliyor: Daha duygusal, daha naif bir estetik… Yani agresif değil, “küskün şirinlik” üzerine kurulu bir çekim gücü.
Zamanlama da dikkat çekici. Labubu’nun hızlı yükselişi, fiziksel mağazalarda uzun kuyruklara, sosyal medyada viral akımlara ve hatta sahte “Lafufu” ürünlerinin patlamasına neden olmuş durumda. Disney ise bu trendi yakalayıp kendi imza hikaye anlatımıyla nostaljiyi harmanlayarak koleksiyon pastasından pay kapmaya hazırlanıyor.
Sürpriz mi, hikaye mi?
Koleksiyon dünyasında Pop Mart’ın Labubu’su, “kör kutu” modelini agresif bir şekilde kullanarak merak duygusunu körüklüyor. Her kutunun içinde hangi versiyonun çıkacağı bilinmediği için nadir figürler hızla değer kazanıyor; bu da hem yeniden satış piyasasını hem de sosyal medyada koleksiyon topluluklarını ateşliyor.
Disney ise Urupocha-chan ile farklı bir oyun planı izliyor. Sürprize dayalı bir model yerine, hikaye anlatımının gücünü ve karakterlerin kültürel bellekteki yerini öne çıkarıyor. Mickey, Pooh ya da Stitch gibi ikonlar, yeni “küskün” halleriyle nostaljiye dokunuyor; böylece tüketiciyle duygusal bir bağ kuruyor. Bu yaklaşım, “tanıdık ama yeni” formülüyle koleksiyon rekabetinde farklı bir kulvar açmayı hedefliyor.
Son kararı ise koleksiyoncular verecek: Kaotik Labubu mu, yoksa küskün Pooh mu?
Kaynak: Design Taxi