
Ali Saydam yazdı: “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma”
Ülkemizdeki iletişim sektörüne büyük katkılar sunmuş, kıymetli kardeşim Prof. Dr. Ali Atıf Bir, Instagram’da ilginç bir video yayınlamış. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin efsane kadrosunu da yanına alarak Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kurmuş olan Bir, videoda “Öğrenciler niye hâlâ iletişim okusun?” sorusunu irdelemiş.
Özetle diyor ki: “İletişim belki 100 yıldır, 150 yıldır hiç bu kadar önemli olmamıştı. İletişim okumak da bu kadar önemli olmamıştı. İletişimin birinci basamağı neredeyse tamamen değişti. Biz, anlam üretmeyi, büyükçe anlatmayı, iletişimin farklı konularında üretim yapmayı öğretiyoruz. Ama en önemlisi, dikkat çekmek. Şu anda benim yaptığım gibi… Bu videoyu unutmayacaksınız. Nedeni: Dikkat çekmek.”
Ali Atıf Hoca kafasına çok komik, kırmızı yeşil arası, alacalı bulacalı bir peruk geçirmiş. Sözlerine devam ediyor:
“Şu anda ‘Bir profesör o peruğu niye takar?’ diyorsunuz. Evet, işte bu! O soruyu sordurmak… Samimi bir şekilde, güldürerek, bazen ağlatarak, ister bireysel ister kurumsal olarak öykü üretmeyi iletişim fakültelerinde öğretiyoruz. Bunu öğrenmek istiyorsanız, dikkat çekici bir şekilde anlatmak istiyorsanız, o zaman yeriniz iletişim dünyasıdır.”
Video hakikaten dikkat çekici. Ancak iletişimin hedefi konusunda hocaya katılmam olası değil. Hem de onun öğrettikleri nedeniyle katılmam olası değil. Ali Atıf Hoca Türkiye’de “ikna” üzerine en derinlikli çalışmaları yapan akademisyenlerden biridir. Bu konunun en usta yazarlarından Robert Cialdini’nin adını da ilk kez hocadan duymuşluğumuz vardır. Yani, iletişimin tek amacı: Hedef kitleyi ikna etmektir! Hedef kitlenin dikkatini çekmek değildir! Peki, ne için ikna etmek? Hedef kitlede bizim iş hedeflerimiz doğrultusunda davranış değişikliği elde etmek için ikna etmek.
Onu alma bunu al! Onu seçme bunu seç! Onu sevme bunu sev! Bu komutları vermek yetmez. Dikkat çekmek tabii ki, önemli bir araçtır ama esas hedef algılamayı yönetmektir. Çünkü Elfyn Thomas – William H. Willimon’un dedikleri gibi, “Algılar gerçektir çünkü insanlar ona inanırlar.”
Ali Atıf Hoca sanki bir iletişim aracının önemini vurgularken işi biraz abartmış. Medyada görünürlüğü artırmak anlamında kullanılan “Publicity” iletişimde gerekli bir şeydir ancak kesinlikle yeterli değildir. Hocanın yıllarca öğrettiği gibi…
Gençlerin yeri ayrı
Eczacıbaşı çok hoş ve etkileyici bir reklam filmi yapmış. Sonundan başlayalım. Filmin özünü anlatan, temel mesajını veren packshot’ında şöyle deniyor:
“Bugüne kadar hep sen yer verdin. Sıra bizde. ‘Eczacıbaşı Genç Bilet’ ile tüm İKSV etkinlikleri gençlere sadece 30 TL. Her zaman olduğu gibi Eczacıbaşı’nda gençlerin yeri ayrı.”
Böyle bakıldığında takur tukur duran, etkisi sıfır değil hatta sıfırın altında olabilecek bir mesajla karşı karşıyayız hissi veriyor. Oysa filmin bütünü son derece naif, duygusal, içten ve etkileyici.
Gençlere yer verme sırası bizde!
— Eczacıbaşı (@Eczacibasi) February 11, 2025
Otobüste, toplantıda, kasada bugüne kadar hep gençler yer verdi. Gençlere yer verme sırası bizde!
Eczacıbaşı Genç Bilet’le müzikten caza, tiyatrodan filme yıl boyunca tüm İKSV etkinlikleri gençlere sadece 30 TL!
Her zaman olduğu gibi… pic.twitter.com/hGJRjJUry0
Filmin açılış sahnesinde mimarlık öğrencisi olduğunu anladığımız bir genç elinde mimari maket ve sırt çantası ile zar zor binebildiği otobüste ilk bulduğu boş koltuğa kendisini atıyor. Sonra birden fark ediyor ki, çevresindeki herkes eleştirel ve sert bakışlarıyla kendisine bir şey anlatmaya çalışıyor. Şaşkın şaşkın etrafına bakınırken birden bu durumun nedenini anlıyor. Sol tarafında yaşlı bir amcanın ayakta kaldığını gören genç derhal özür dileyip, elindeki eşyalarıyla birlikte toparlanıp yaşlı yolcuya yerini veriyor.
Bu şekilde packshot anlamını buluyor: “Bugüne kadar hep sen yer verdin. Sıra bizde.”