Seyahat artık yalnızca bir yolculuk değil, kişisel bir deneyim alanı… TAV İşletme Hizmetleri de Primeclass’ı bu yeni beklentilere göre baştan kurguladı. Modern yolcunun konfor, hız ve verimliliğin ötesinde duygusal bir aidiyet aradığı içgörüsünden yola çıkan marka, havalimanı deneyimini “kendin olabileceğin bir yaşam alanı”na dönüştüren yeni konseptini hayata geçirdi. Peki, Primeclass’ın yeni hikâyesinin ardında nasıl bir strateji var? Yolcu davranışları bu dönüşümü nasıl şekillendirdi? Ve modern seyahatin geleceğini yeniden tanımlayan bu vizyon nasıl hayata geçirildi? TAV İşletme Hizmetleri | Pazarlama ve Dijital Çözümler İcra Kurulu Üyesi Aylin Alpay ile bu sorular ışığında Primeclass’ın yeni yaratıcı evrenini konuştuk.

TAV İşletme Hizmetleri | Pazarlama ve Dijital Çözümler İcra Kurulu Üyesi
Primeclass dönüşümünün çıkış noktasında hangi içgörü ya da ihtiyaç vardı?
Günümüzde hava trafiği eski ivmesine kavuştu ve yolcular artık sadece uçuşa değil, seyahatin bütünsel deneyimine değer veriyor. TAV İşletme Hizmetleri olarak 61 ülkede, 200’den fazla havalimanında yılda 10 milyonun üzerinde misafire dokunan bir ekosistem yönetiyoruz; bu da bize önemli bir sorumluluk yüklüyor. Küresel bir seyahat deneyimi tasarımcısı olarak dönüşümümüzün odağını, yolcuların kendilerini en iyi hissettikleri anlar üzerinden yeniden belirledik. Araştırmalarımız modern yolcunun konfor, hız ve verimlilik kadar duygusal bir aidiyet aradığını gösteriyor. “Kendimi burada iyi hissediyorum” duygusu artık seyahatin yeni lüksü. Primeclass’ın güncel konumlandırması da bu içgörüden doğdu. Misafirlerimizin yoğunluk içinde kendi ritmine dönebildiği, durup nefes alabildiği, ilham bulduğu yaşam alanlarına ihtiyacı var. Primeclass, “Kendin Olabileceğin Yer” yaklaşımıyla konfor, paylaşım ve ilhamı bir araya getiren yaşam tarzı odaklı bir misafirperverlik deneyimi sunuyor.
Rebranding sürecinde “duygusal aidiyet” kavramı ön plana çıkıyor. Primeclass’ın duygusal zeminini yeniden kurgularken hangi içgörülerden yararlandınız?
Küresel trendlere baktığımızda yolcular artık havalimanında geçen zamanı yalnızca bir bekleme süresi olarak değil seyahat deneyiminin başlangıç noktası olarak değerlendiriyor. Bu içgörü Primeclass’ı yalnızca bir lounge markası olmaktan öte modern seyahatin duygusal merkezine dönüştürme motivasyonumuza ilham verdi. Seyahat süreleri, yolcu profilleri ve ihtiyaç türlerine göre şekillenen üç boyutlu bir tasarım matrisi, Primeclass konseptinin temelini oluşturuyor. Yeni konsept, yolcu profilleri (iş seyahati yapanlar, genç profesyoneller, aileler, sadakat programı üyeleri vb.), yolcu sayısı (tekil veya grup yolcular) ve havalimanında geçirilen süre (30 dakikadan birkaç saate kadar) gibi değişkenleri dikkate alan çerçeveyle geliştirildi.


Havalimanları artık sadece bekleme alanı değil. Primeclass bu dönüşümü “deneyimsel bir yaşam alanı”na çevirmek için hangi yenilikçi adımları attı?
ACI’nin küresel araştırmaları, yolcuların geçmişe kıyasla aynı sıklıkta veya daha fazla seyahat etmeyi planladığını gösteriyor. Beklentiler ise giderek wellbeing, ayrıcalıklı deneyimler ve kişiselleştirilmiş alanlara kayıyor. Raporda yolcuların havalimanında en çok rahatlık, sakinlik ve kişisel alan aradığı belirtiliyor.
Primeclass olarak bu tabloyu şöyle okuyoruz: Yolcular artık sadece beklemek değil; kendilerini rahat, huzurlu ve evlerinde gibi hissetmek istiyor. Bu dönüşüm, markamızın misyonunu yeniden şekillendiriyor. Yeni Primeclass konseptinde, havalimanında geçen zamanı anlamlı, kişisel ve hatırlanmaya değer bir deneyime dönüştüren bir yaklaşım tasarladık.
Bu yaklaşım dört prensibe dayanıyor:
Mekânsal Dönüşüm:
Terracotta ve ahşap gibi doğal malzemelerin sıcak dokusunu modern mimari çizgilerle buluşturan Primeclass, havalimanı estetiğini yeniden tanımlıyor. Zarafet ile işlevselliği dengeleyen bu tasarım dili, yolculara konforun yanı sıra bulundukları yere dair duygusal bir bağ sunuyor.
Beş Deneyim Alanı (Live, Enjoy, Work, Relax, Play):
Her yolcunun ruh hâlinin ve ihtiyacının farklı olduğunu kabul ederek herkesin kendi ritmine uyum sağlayabileceği beş özel alan tasarladık.
Yerel Kültür & Sense of Spirit:
Çok kültürlü ekipler, özenli hizmet, çok dilli iletişim ve özgün sanat dokunuşlarıyla her lokasyonda kentin ruhunu yansıtan, insanları ve kültürleri birbirine bağlayan bir deneyim sunuyoruz.
Gastronomi:
Yerel tedarikçiler, mevsimsel menüler ve kültürel çeşitlilik aracılığıyla her yemeği o ülkenin hikayesini anlatan bir anıya dönüştürmeyi hedefliyoruz; “iyi hissetmeyi” tabaklara taşıyoruz.
Özetle:
Çağdaş mimari anlayışımız, küresel tasarım tutarlılığını yerel kimliklerle harmanlayarak modern seyahatin yeni premium referansını oluşturuyor. Primeclass, her detayı özenle kurgulanmış atmosferiyle havalimanında geçirilen zamanı anlamlı, kişisel ve gerçekten unutulmaz bir deneyime dönüştürüyor.
Beş deneyim alanı modelinin arkasında hangi kullanıcı içgörüleri var?
Her yolcunun havalimanı beklentisi farklı: iş seyahati, aile tatili, uzun aktarmalar, çocukla yolculuk, sabah-gece uçuşları ve kişisel konfor tercihleri… Bu çeşitlilik, tek tip bir lounge deneyiminin artık yeterli olmadığını gösteriyor. Global eğilimler ve Primeclass verileri, farklı misafir gruplarının seyahat amacı ve ruh hâline göre değişen bir deneyim ritmine ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Millennial ve Z kuşağı; ait olma hissi, sosyalleşme, eğlence ve anı yaratma beklentileriyle önceki kuşaklardan ayrışıyor. Ayrıcalık artık sadece premium hizmet değil; kişinin kendi ritmine ve tarzına uyan bir deneyim demek. Bu içgörüler, Primeclass içinde her ruh hâline, her persona’ya ve her seyahat ihtiyacına cevap veren bir model oluşturmamızı sağlıyor. Primeclass artık ürün değil; yaşam tarzı odaklı, ritmi misafir tarafından belirlenen bir misafirperverlik anlayışı.

“Sense of Spirit” yaklaşımı global markayı yerel kültürlerle nasıl buluşturuyor?
Sense of Spirit, Primeclass’ın yeni dönemini tanımlayan temel yapıtaşlarından biri. Bu yaklaşım, global marka değerlerimiz ve hizmet standartlarımız ile bulunduğumuz şehrin özgün ruhunu uyum içinde bir araya getirmemizi sağlıyor. Tasarımdan gastronomiye, sanattan kültüre uzanan her dokunuş, mekânın hem Primeclass kimliğini taşımasını hem de yerel kültürün kendine özgü karakterini yansıtmasını mümkün kılıyor.
Böylece tüm Primeclass lokasyonları aynı yüksek hizmet kalitesine sahip olurken, her biri bulunduğu şehrin ruhuyla harmanlanmış özgün bir deneyim sunuyor. Her yerde tutarlı, her yerde kendine özel.
Hibrit AI–3D film neden tercih edildi?
Çünkü anlattığımız hikaye yalnızca bir lounge değil; ritimler, ruh hâlleri, akışlar ve seyahatin duygusal tarafı. Yapay zeka sahneleri yolcunun zihinsel akışını, 3D tasarım ise Primeclass’ın yeni mimari evrenini yansıtıyor. Bu film, Primeclass’ın yeni yaratıcı kimliği için bir manifesto niteliğinde.

