Dijital Medyada Gerekli Sinerji: İlaç Sektörü ve STK’lar
Sağlık alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları (dernekler ve vakıflar) gün geçtikçe dijital medyanın nimetlerinden daha çok faydalanıyorlar. Öyle ki bu alanda profesyonel hizmet almak ya da kendi içlerinde organize olmak konusundaki iştahları, bu konuyu kongrelere ve zirvelere bir başlık olarak taşıyor.
PricewaterhouseCoopers 2012 yılında sağlık ve ilaç alanında faaliyet gösteren kurumların dijital medya faaliyetlerinin toplum tarafından nasıl algılandığını inceleyen geniş çaplı bir araştırma yayımladı. Bu raporun orijinaline buradan, bizzat yapmış olduğum çevirisine ise buradan ulaşabilirsiniz.
Araştırma; 1.060 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Bu araştırmanın son derece dikkatli incelenmesi gereken pek çok çıktısının yanında; en can alıcı sonuçlarından biri şu oldu:
Sağlık veya ilaç sektöründe faaliyet gösteren bir ticari firma tek başına dijital medya faaliyeti yürüttüğünde, yakaladığı etkileşim – katılım (engagement) 1 birimse, bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü veya iki tarafın ortaklaşa yürüttüğü faaliyetlerde bu yaklaşık 20 katına kadar artıyor.
Yani rapor tavsiye ediyor ki; birleşin ve sinerji yaratın.
Türkiye’de sağlık alanında faaliyet gösteren STK’ların dijital medya faaliyetlerini yaptığım iş gereği çok yakından takip ediyorum. Bunların bir kısmını takip etmekten öte ekibimle beraber yönlendiriyorum. Büyük hastane grupları ve ilaç firmalarının dijital medya aktiviteleriyle karşılaştırdığımda, STK’ların etkileşim yakalama anlamında -açık ara- önde olduklarını görüyorum. Bu etkileşimi ne büyük prodüksiyonlarla, ne büyük medya satın alma bütçeleriyle ne de hediyeli yarışmalarla yakalıyorlar. Yaptıkları şey; güvenilir, güncel, uygulanabilir sağlık bilgisi paylaşmak.
En sık kullanılan sosyal medya kanalı olan Facebook üzerinden bu konuyu detaylandırayım. Pek çok araştırma, Facebook üzerindeki etkileşimlerin yaklaşık %75’inin beğenmelerden, %20’sinin yorumlardan, %5’inin ise kullanıcıların bir paylaşımı kendi duvarlarında paylaşmalarından kaynaklandığını gösteriyor. Sosyal medya faaliyetlerinin bizzat içinde bulunduğum Türkiye Alzheimer Derneği, Türkiye Diyabet Vakfı, Kanserle Dans Derneği, İnflamatuvar Barsak Hastaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ve Mukopolisakkaridoz ve Lizozomal Depo Hastalıkları Derneği’nin Facebook istatistikleri detaylı incelendiğinde bu oranın genel ortalamalardan farklı olduğu görülecektir. Toplumun gözünde güvenilirlikleri yüksek olan bu kurumların paylaştığı kolay anlaşılır sağlık bilgisi; takipçi ve hayranlarının yüksek beğenisiyle desteklenmekle kalmıyor, bununla beraber yine bu kişilerin kurumların ilettiklerini kendi duvarlarında paylaşmalarıyla da ödüllendiriliyor. Bu sayede bu STK’ların Facebook paylaşımları herhangi bir ek bütçe kullanılmadan milyonlarca kişiye ulaşıyor.
Bahsi geçen STK’ların Facebook sayfalarını incelemek isterseniz:
Türkiye Alzheimer Derneği
Türkiye Diyabet Vakfı
Kanserle Dans Derneği
İnflamatuvar Barsak Hastaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği
Mukopolisakkaridoz ve Lizozomal Depo Hastalıkları Derneği
Bahsi geçen sivil toplum kuruluşlarının ilaç endüstrisi ile ilişkileri seviyeli ama yakın. Tıpkı düzenledikleri sempozyum ve kongrelere sektörün destek vermesini cesaretlendirdikleri gibi yürüttükleri dijital medya aktivitelerini desteklemelerini de talep ediyorlar. İlaç sektörü de tek başına hiçbir zaman yakalayamayacağı “farkındalık yaratma gücü”nü elinde bulunduran STK’larla bu alanda yapılacak işbirliğine sıcak bakıyor.
ABD, İngiltere ve Kanada’da bu işbirliğinin mazisi daha eski. STK’lar, yürüttükleri dijital medya faaliyetine destek veren ilaç firmasının adını da gayet şeffaf şekilde telaffuz ediyorlar. Bir proje için giriştiğim analiz sırasında kimi STK’nın sosyal medya faaliyetine birden fazla firmanın destek verdiğine de rastlamıştım.
Bana kalırsa STK’ların güven beslenen konumları ve ilaç sektörünün harcama gücünün bir araya gelmesi, dijital sağlık iletişimi için büyük bir fırsattır. Önümüzdeki günlerde bu alanda yapılacak daha büyük işbirliklerini de sizlerle paylaşmak için heyecanımı koruyorum.
Senelik tatilim dolayısıyla önümüzdeki iki hafta sizlerden uzak kalacağım. Ağustos’un ilk haftasında görüşmek dileğiyle…