Türkiye’nin Tesla ile imtihanı: “Ağaoğlu’nun Teslası İTÜ’de çürüyor”
Adını, çalışmaları ile geleceğin icatlarına ışık tutmuş, elektriğin efendisi olarak da bilinen Tesla’dan alan Tesla Motors 2003 yılında Silikon Vadisi’nde iki elektrik mühendisi tarafından kuruldu.
Bir hayal gerçek oldu
Elektrikli araba üretme fikrine yönelik algı, elektriğin bir aracın performansı için yeterli olmayacağı yönündeydi. Yapılan çalışmalar ve denemeler bu bakış açısını doğrular nitelikte olsa da Tesla Motors’un teknolojisi bu algıyı yerle bir etti.
Tesla Motors, 2015 yılında Türkiye’ye “Tesla Motorları Satış ve Hizmetleri Limited Şirketi” olarak giriş yaptı ama ülkemizde henüz aktif olarak faaliyet göstermiyor. Amerika’da çok tercih edilen Tesla’nın ülkemizde bir servis ağı bulunmasa da meraklıları tarafından getirilmeye devam ediyor.
Ali Ağaoğlu’nun Tesla’sına ne oldu?
Tesla’nın elektrikli otomobilini, Türkiye’yle ilk kez tanıştıran Ali Ağaoğlu yaptığı açıklamalar ile gündeme geldi. 2010’da Tesla’nın ilk modeli olan Roadster’ı satan alan Ağaoğlu, 2011’de elektrikli aracını İTÜ’ye bağışladı. Peki Saatte 100 kilometre hıza 3.7 saniyede çıkabilen bu elektrikli araç İTÜ’deki öğrencilerin teknolojiyi keşfetmelerini sağladı mı? Ali Ağaoğlu açıkladı; “Öğrendiğimize göre, Tesla’yı teslim ettiğimiz tarihte İTÜ’de rektör değişimi yaşanmış ve bizim Tesla rektörlük binasının otoparkında çürümeye terk edilmişti. Araca el sürülmediğinden pilleri tükenmiş, şarj sistemi de arızalanmıştı. Kısa bir araştırmayla 50 bin dolar masraf çıkardığı anlaşılmıştı. Biz bunu tespit edince bir dilekçeyle aracın iadesini istedik. Yönetim sıcak baktı ama İTÜ’nün hukuk servisi, ‘envantere hibe olarak giren aracın iadesinin imkânsız olduğunu’ söyledi.”
6 yıldan fazladır mühendislik fakültesinde duran Tesla’nın Roadster modelinin, öğrencilerin faydasına sunulmadığı gibi bir de çürümeye terk edildiği iddia ediliyor. Bu durum akıllara; geçen bunca yılda, Tesla araba öğrencilerin keşfine sunulsaydı ülkemizde nasıl teknolojik gelişmeler yaşanırdı, sorusunu getiriyor. Bir diğer soru ise; Genç mühendislerimiz, elektrikli araçların alt yapısal olarak ülkemize daha kolay entegre olmasını sağlayabilirler miydi?