Sibel Asna yazdı: “PR bir ‘yeşil yıkama’ aracı mı?”
Bir şeyler hızla değişiyor… Biraz daha fazla umutlanabilir miyiz acaba gezegenimiz için? Paris’in ortasında 1900 Dünya Sergisi için inşa edilen Grand Palais’nin önünde sonu görünmeyen bir kuyruk, hepsi daha sürdürülebilir bir dünya arayışıyla düzenlenen üçüncü “ChangeNOW 2020” Zirvesi’ne girmek için bekliyor.
İlki 2018’de düzenlenen zirveye o yıl 2 bin kişi katılmış, bugün ise sadece kayıt yaptıranlar 20 bin kişi… Bir de cumartesi günü günübirlik gelen mahşeri kalabalığı düşününce anlamlı bir kitlenin sürdürülebilir bir dünya arayışında olduğunu söyleyebiliriz.
Zirve 266 konuşmacı, 30 atölye çalışması, 500 yatırımcı, 120 ülke ve 1000 küsur yaratıcı projeleriyle 13 bin 500 metrekareye stand açan BCorp (Sosyal Fayda Şirketi) ve sosyal girişimciye üç gün boyunca ev sahipliği yaparken dünyanın bu plastik cehenneminden, hava kirliliğinden, ağaçsızlıktan nasıl kurtulacağına dair yöntemler aradı, öneriler, çözümler sundu durdu.
Toplantıya katılanların büyük çoğunluğunun gençler olduğunu görmek de umutlanmak için bir başka göstergeydi. Şikayet etmek yerine çözüm üretmek veya çözüm aramak üzere yan yana gelen binlerce genç insan…
Zirvenin sergi alanında yer alan inovatif çözüm önerileri 12 ana başlık altında toplanmıştı: Sürdürülebilir Moda, Biyoçeşitlilik ve Tarım, Temiz Enerji, Döngüsel Ekonomi, Mobilite, EKO-Paketleme, Alışkanlıkların Değişimi, Dünya İçin Yapay Zeka, Sürdürülebilir Sağlık ve Eğitim, Okyanuslar ve Su, Ekosistemi Güçlendirme, Sürdürülebilir Şehirler… Her bir başlığın çevresinde toplanan inovatif üreticiler kişiyi hayretten hayrete düşüren çözüm önerileri getirirken yatırımcılar, ortaklık arayışında olanlar işbirliği fırsatları için dolanıp duruyorlardı.
“Yeşil yıkama”ya son!
Toplantının ana salonu olan Arena’daki konuşmaların ortak paydasını sürdürülebilirliğin yanı sıra anlamlı iş, anlamlı çalışma ortamı oluşturuyordu. Kurumların, dev kuruluşların artık “kurumsal sosyal sorumluluk” maskesi altında “yeşil yıkama” yapamayacakları, toplumun kimin samimi, kimin riyakar olduğunu daha kolay ayırt edebildiği, çalışanların ise “işyerlerinin onların yaşamına anlam katmasını bekledikleri” vurgulanan temel konulardı. Sorumlu liderlik, ahlaklı işyeri, büyüme ve kâr odaklılıktan değer odaklı misyona geçiş, yetinme kültürü gibi başlıkların ağırlıkta olduğu konuşmaların bir bölümü de plastikten arındırılmış bir dünya çözümlerine ayrılmıştı.
Okyanusların kirlenmesi, suların tükenmesi, yeşil katliamlarına karşı teknolojinin ürettiği alternatif malzemeler, üniversite ve sosyal girişimcilerin iş birliği örneklerinin geliştirdiği arıtma çözümleri, temiz enerji kaynakları, sağlıklı gıda analiz yöntemleri gibi her biri farklı alanda ama daha sürdürülebilir bir dünya için üretilen ürünler akıl, yaratıcılık ve vicdandan oluşuyordu. Bu kadar çok kişinin düşündüğünü, araştırdığını ve çözümler bulduğunu görmek, teknolojinin insanlığın devamının hizmetine sunulması, bu konferansı bir umut vahası haline getirmişti.
Öte taraftan buraya katılan adidas, Orange, BNP, Perrier, Microsoft gibi markaların sürdürülebilirlik adına yaptıklarını anlatma gayretleri, finansal destek sundukları sosyal girişimcilere verdikleri önemi vurgulama iştahları büyük kuruluşların da ne yöne doğru evrileceklerinin önemli bir göstergesiydi.
Türkiye’den toplantıya katılan Good4Trust.org ekibi olarak bizler ise başlattığımız çalışmanın yarının dünyasının çözümlerinden biri olduğunu görmenin mutluluğunu yaşıyorduk. Türkiye’ye ve dünyaya, yeni bir ekonomik sistem olarak sunduğu “türetim ekonomisi”nin yaygınlaşması için çalışmalar yürüten sosyal girişim platformu Good4Trust.org ve kurucusu Dr. Uygar Özesmi, zirvede kendi ortamını bulmuştu. Temas ettiğimiz yatırımcılar, potansiyel proje ortakları duydukları karşısında beğeni ve takdirlerini dile getirirken iş birliği yöntemleri için de umut veren önermelerde bulunarak bizi yüreklendiriyordu.
Paris gibi moda, lüks, tüketim ve görkemin tam göbeğinde bu toplantının yapılması hem de sanayi devrimini kutsamak amacıyla inşa edilen bir binanın, Grand Palais’nin içinde bu buluşmanın gerçekleşmesi adeta bir müjde anlamı taşıyordu.
Grand Palais’nin Yöneticisi Emmanuel Marcovitch’in konuşmasında vurguladığı gibi sanayi devriminin başlangıcını ilan etmek için tasarlanan bu bina şimdi de yeşil çağın ilk adımlarını müjdeliyor olabilir miydi?
Şimdi de konuya biraz iletişim açısından bakalım. Toplantıda pek çok konuşmacı “Green wash/ yeşil yıkama” ve “PR” sözcüklerini yan yana kullandı, iç içe geçirdi, adeta birbirinin tamamlayıcısı bir bağlamda kullandı…
Ne yazık bizim mesleğimize…
İletişim; dünya barışının aracı, uzlaşma metodu, birlikte yaşama ve toplumu gözetme kültürü olarak anılabilecekken “Green Wash or PR” denilerek küçültücü bir şekilde dile getirilmesi bir anlamda bizlerin sorumluluğu değil midir?
Kendimizi sermayenin, satış ve pazarlamanın hizmetine sunarak, toplumsal yararı göz ardı ederek, kısa vadeli menfaatler uğruna bir “yeşil yıkama” aracına dönüştürdük güzelim mesleğimizi.
Derneklerin, akademinin, meslek kuruluşlarının ve meslektaşların konuya çok daha büyük bir ciddiyet ve samimiyetle yaklaşmasının günü geldi de geçiyor…