
Markalar “AI slop” ve “dijital yorgunluk” çağında çareyi deneyimsel pazarlamada arıyor
Dijital ekosistemin her gün biraz daha kalabalıklaştığı, yapay zeka üretimli içerik selinin sosyal platformları doldurduğu bir dönemde markaların tüketiciyle anlamlı bağ kurması giderek güçleşiyor. Algoritmalarla parçalanan dikkat ekonomisi, kitleleri yoran sonsuz içerik akışı ve “AI slop” olarak anılan düşük kaliteli yapay zeka içerikleri, dijital kanalların etkisini zayıflatırken markaları yeni temas noktaları aramaya zorluyor. Bu ortamda Zoom’dan Duolingo’ya, Sony’den Nike’a kadar birçok marka gözünü tekrar fiziksel dünyaya çevirerek deneyimsel pazarlamayı güven tazeleyen bir alan, dijital yorgunluğa karşı ise güçlü bir panzehir olarak konumlandırıyor.
Algoritmaların parçalı bir yapıya dönüştürdüğü dijital ekosistem, markaların çevrim içi ortamda fark yaratmasını her zamankinden daha güç bir noktaya taşıyor. İçerik üretiminin hızla sıradanlaştığı, yapay zeka destekli düşük kaliteli içerik selinin (AI slop) platformları doldurduğu bu dönemde Zoom, Duolingo ve Sony gibi markalar stratejilerini yeniden düşünerek daha sahici temaslar kurmanın yollarını arıyor. Bu arayış, markaları giderek daha fazla influencer iş birliklerine ve fiziksel dünyada deneyim odaklı buluşmalara yönlendiriyor.
Dijital yorgunluk tırmanıyor; “AI slop” güven erozyonunu hızlandırıyor
İnternetin markalar, içerik üreticileri ve kullanıcılarla aşırı doygunluğa ulaşması dijital yorgunluğu hızla artırıyor. Araştırmalar, kullanıcıların bu gürültülü ortamdan uzaklaşıp daha insani temas arayışına yöneldiğini ortaya koyuyor. Kapwing’in analizine göre YouTube akışının yüzde 21–33’ü “anlamsız, düşük kaliteli ve tekrarlı” yapay zeka içerikleri olarak tanımlanan AI slop’tan oluşuyor. Harris Poll’un verileri ise Gen Z’nin yüzde 81’inin dijital cihazlardan uzaklaşma arzusu taşıdığını gösteriyor.
Sora gibi jeneratif yapay zeka araçlarının yaygınlaşması içerik üretimini kolaylaştırsa da tüketicilerin “gerçek ile yapay” arasındaki çizgiyi ayırt etmesini zorlaştırıyor. Coca-Cola ve Popeyes gibi bazı markalar üretken yapay zekaya yatırım yaparken, pek çok marka AI içerik selinin tüketici güvenini ve marka hikâyesini zedeleme ihtimalinden endişe ediyor.
Zoom CMO’su Kimberly Storin, bu ortamda markaların tüketiciyle bağ kurma sorumluluğunun daha da arttığını vurgulayarak şunu söylüyor: “AI yükseldikçe topluluk odaklı temas noktalarına, müşterinin sesine ve influencer etkisine olan ihtiyaç da hızla artıyor.”
Bu nedenle Zoom, fiziksel etkinliklerde daha görünür hâle geliyor; davetli buluşmalar, sektör toplantıları ve deneyim odaklı aktiviteler şirketin pazarlama ajandasında daha fazla yer almaya başlıyor. Storin’e göre, ölçümlenmesi zor olsa dahi marka yatırımları ve deneyimsel pazarlama bütçelerde ağırlığını artıracak.
Benzer bir yaklaşım Sony’de de görülüyor. Ev eğlencesi kategorisinin pazarlama direktörü Jennifer Jasnoch, 2026’da deneyimsel pazarlama yatırımlarını “artırmayı” planladıklarını belirtiyor. Sony, geçen yıl boyunca influencer’lara gönderdiği “movie night kitleri” ile dijital kalabalık içinde daha sahici ve duygusal bir hikâye anlatımı yakalamayı hedefledi.
Markalar IP’sini korumak ve tüketiciyi yeniden kazanmak için IRL (Gerçek Hayat) deneyimlere yöneliyor
Duolingo Global Brand Studio’nun Kreatif Direktörü James Kuczynski, yapay zeka çağında markaların kendi anlatıları üzerindeki kontrolü kaybetme riskine dikkat çekiyor: “AI, herhangi birinin marka IP’nizi istediği gibi yeniden üretmesine olanak tanıyor. Bu nedenle birçok marka yüzünü yeniden gerçek hayata çeviriyor.”
Bu riskin yakın geçmişteki en çarpıcı örneklerinden biri, kasım ayında Coca-Cola’nın yılbaşı reklamının uyuşturucu ima eden sahte bir versiyonunun viral olmasıydı. X’te 2,3 milyon izlenmeye ulaşan bu video, markaların hikâyelerini dijital ortamda korumanın ne kadar güçleştiğini gözler önüne serdi.
Sosyal medyada oldukça aktif bir marka olmasına karşın Duolingo da bu nedenle stratejisini giderek daha fazla deneyimsel temas noktalarıyla genişletiyor. Pop-up mağazalar, oyunlaştırılmış etkinlikler ve Duo the Owl ile fotoğraf alanları markanın “IRL” varlığını güçlendirirken; konserler ve Comic-Con gibi etkinliklerde daha görünür olmak da Duolingo’nun fiziksel dünya yatırımlarını destekliyor.
Pazarlama bütçeleri fiziksel temas noktalarına kayıyor
ANA ve The Harris Poll’un son raporu, pazarlamacıların yüzde 70’inin önümüzdeki dönemde fiziksel temas noktalarına daha fazla yatırım yapmayı planladığını ortaya koyuyor. Bu eğilim, Nike ile Urban Outfitters’ın New York’ta kurduğu dev zıplayan şato ya da Vita Coco’nun iki gün süren deneyim odaklı etkinliği gibi kampanyalarla şimdiden görünür hâle gelmiş durumda.
Mallination Kurucusu Noah Mallin, bu dönüşümün özellikle genç tüketicilerin “anı yaratma” motivasyonundan beslendiğini vurguluyor: “Bugün herhangi bir şeyi sıradan olmaktan çıkarıp unutulmaz bir deneyime dönüştürmek çok zor. Bunu sosyal medya üzerinden gerçekleştirmek ise neredeyse imkânsız.”
Kaynak: Digiday
