İstifa çağrısı depreme dönüştü!
Ajans Press, medya analizlerine dayanarak 13 Ağustos 2014 tarihli Türkiye gündemini hazırladı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından CHP’deki istifa çağrıları, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün veda resepsiyonu ve BDP/HDP’nin seçim sonrası artırdığı oy oranı en çok konuşulan haberler olarak gündemde yer aldı.
İşte gündemin öne çıkan haberleri:
KÖŞK’TE SICAK VEDA ÖNEMLİ MESAJLAR…
7 yıllık görev süresi 28 Ağustos’ta dolacak olan mevcut Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, veda resepsiyonunun büyük bölümünü “Sayın seçilmiş Cumhurbaşkanı” diye seslendiği Başbakan Tayyip Erdoğan ile Eşi Emine Erdoğan’a ayırdı. Gül ve Eşi Hayrünnisa Hanım, resepsiyon sonrasında Erdoğan çiftini bırakmadı ve bir süre daha makam katında ağırladı. Erdoğan, Gül’ün görevi kendisine devretmesinin ardından AK Parti’ye dönmesinin doğal olduğunu söyledi. Bu da Gül’ün ancak yeni Genel Başkan belirlendikten sonra dönebileceği anlamına geliyor. Gül, Çankaya Köşkü’nde yasama, yürütme, yargı erklerinin üst düzey yöneticilerine, komutanlara, bürokrasinin temsilcilerine, diplomatik misyonlara veda resepsiyonu verdi. Resepsiyona kabine üyeleri, AK Partili milletvekilleri, komuta kademesi, yüksek yargı başkanları tam kadro katıldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli resepsiyonda yerini alırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise programının yoğunluğu nedeniyle resepsiyona katılmadı. CHP’yi Osman Korutürk ve Faruk Loğoğlu gibi diplomat kökenli partililer temsil etti. Gül, davetlilere seslenirken salondaki en üst düzey devlet yetkilisi olduğu için hitap etmek zorunda değildi. Ancak 10 Ağustos günü Cumhurbaşkanı seçilen ve kendisi konuşurken tam kürsünün karşısında duran Erdoğan’a bakıp gülümsedi ve “Sayın seçilmiş Cumhurbaşkanı” diye seslendi. Görevinin sonuna geldiğini vurgulayan Gül, Erdoğan ile eşini canı gönülden tebrik ettikten sonra “Üstlenecekleri bu şerefli görevden dolayı Cenab-ı Allah’tan hep yardımcı olmasını temenni ve niyaz ediyoruz” dedi. Gül, henüz Erdoğan gelmeden salonu dolaşıp konuklarını selamlarken bir süre Bahçeli ve MHP milletvekillerinin masasına uğradı. Bahçeli, “Siz AK Parti’de hep ilkleri gerçekleştirdiniz. başbakan, cumhurbaşkanı oldunuz. Şimdi de cumhurbaşkanı olduktan sonra başbakan olarak bir ilki daha gerçekleştirin” temennisini dile getirdi. Gül, Bahçeli’nin bu temennisini yanıtsız bıraktı. Bol bol fotoğraf çektiren ve tebrikleri kabul eden Erdoğan, ayak üstü gazetecilerin de sorularını yanıtladı. Olağanüstü kongreye ilişkin sorular üzerine “Allah nasip ederse ayın 27’sinde olağanüstü kongremizi yapacağız ve kongre ile birlikte bundan sonraki normal büyük kongreye kadar partimizin yönetim değişikliği olmuyor. Zaten tek maddelik bir gündemle toplanacak. O da genel başkan seçimidir” dedi. Erdoğan’a Cumhurbaşkanı Gül’ün, partiye dönmek istediğini söylediği hatırlatılınca şu yanıtı verdi: “Abdullah Bey’in partiye dönmesine, şu devir teslimden sonra hiçbir mani hiçbir hal yok. (Ama genel başkan olamayacak denilmesi üzerine) Şu anda bu şey değil. Siyasette biliyorsunuz, boşluk asla kabul etmez. İlk iş bu doğabilecek boşlukları ortadan kaldırmaktır. Atılacak adım zaten sadece buna yöneliktir. Bir de tabii partinin başında ayrı bir kişi, başbakanlıkta ayrı bir kişi bu yanlış bir olaydır. Yanlış bir süreçtir. Onun için biraz da gelecek noktasında inanıyorum ki partide de taşlar yerine çok daha iyi oturacaktır. Abdullah Bey’in, partisine, partimize artık, bundan sonra, dönmesinden daha doğal, daha tabii hiçbir şey olamaz. Böyle bir adımı atması da doğaldır. Birileri bunu farklı yerlere çekiyor. Bunun da onlar için doğal. O çekmek isteyenlere ben bir tavsiyede bulunuyorum. Onlar gitsinler CHP ile uğraşsınlar, gitsinler MHP ile uğraşsınlar.” Erdoğan, partinin başına gelecek olan kişinin 3’üncü dönemi olanlardan mı yoksa, yeni bir isim mi olacağı ve kabine değişikliğine gidilip gidilmeyeceğine ilişkin soruya da “Bu çok erken bir soru. Biraz sabırlı olun” yanıtını verdi. Bu açıklamanın ardından Gül ve Erdoğan eşleriyle beraber, resepsiyon salonunun bir bölümündeki koltuklarda oturarak uzun uzun sohbet ettiler. Resepsiyon salonu boşalırken Erdoğan ve Gül eşleriyle birlikte, Köşk’ün makam katında kaldılar ve görüşmelerini sürdürdüler. Bu arada AK Parti, aynı zamanda kuruluşunun yıl dönümü olan yarın, Çankaya Köşkü’ne uğurlamaya hazırlandığı lideri Erdoğan’a veda resepsiyonu verecek.
KUTUPLAŞMA…
Son 4 yıldaki bir referandum, bir genel ve bir yerel seçim ile cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki paralellikler siyasal kutuplaşmanın da sayısal teyidi bir bakıma. ‘KONDA kutuplaşma endeksi’ bulgularına göre toplam seçmen içinde yüzde 35 AK Parti yandaşı, yüzde 25 AK Parti karşıtı seçmen olduğu hesaplanmaktadır. AK Parti yandaşları toplam 52.7 milyon seçmen içinde 18 milyon, karşıtları da 8 milyon CHP seçmeni ve 5 milyon MHP seçmeni olmak üzere 13 milyon olarak hesaplanabilir. AK Parti yandaşı yüzde 35’lik bu küme aynı zamanda AK Parti’nin çekirdek seçmenleridir de. AK Parti’nin herhangi bir seçimde alacağı oyu ve oranı, bu çekirdek seçmene ne kadar yeni veya bir başka deyişle sempatizan seçmenin eklendiği belirlemektedir. Gezi veya 17 Aralık gibi olaylar olduğunda sempatizan seçmenler AK Parti’den uzaklaşmakta ya da başarılı dönemlerde sempatizan seçmenler AK Parti’ye yaklaşmaktadır. Fakat çekirdek seçmenin partisine sadakati ne olursa olsun değişmemektedir. Seçim öncesi bu kutuplaşmanın içinde olan seçmenlerin mutlaka sandığa gitmiş olacağını varsayabiliriz. Yani 40.5 milyon geçerli oyun 31 milyonunun rengi kutuplaşma nedeniyle, 2 milyonu biraz aşkın HDP seçmeninin de aidiyet bağı nedeniyle toplamda 33 milyon seçmenin oyu seçim öncesinden belli idi. Nihai seçim sonucunu, kutuplaşma psikolojisine aklını ve ruhunu rehin etmemiş olan ya da bir başka deyişle kutuplaşma dışı 7.5 milyon dolayındaki seçmenin tercihleri belirlemiştir diyebiliriz. Bu sayıları 10 Ağustos akşamı oluşan dağılıma uyarladığımızda şu sonucu çıkarmak mümkündür: Erdoğan’ın 21 milyon oyunun 18 milyonu, Ekmelettin İhsanoğlu’nun 15.6 milyon oyunun 13 milyonu kutuplaşmış seçmenlerden kaynaklanmaktadır. Esas itibariyle kutuplaşma dışı 7.5 milyon seçmen 2 adaya neredeyse eşit dağılmıştır. Halbuki, 30 Mart yerel seçimlerinde gri alandaki 11 milyon seçmen oy kullanmış ve bu seçmenlerin yarıdan fazlası da tercihlerini CHP ve MHP’den yana kullanmışlardı.
MHP’DE SULAR DURGUN GÖRÜNÜYOR…
Cumhurbaşkanlığı seçiminden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferle çıkmasının ardından, gözler muhalefet partilerindeki iç hesaplaşmalara çevrildi. CHP’de istifa ve kongre sesleri yükselirken, MHP’de eleştiriler; kısık sesle ve bireysel düzeyde dile getiriliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na göre daha rahat bir konumda bulunurken, teşkilatlara yönelik hakimiyetiyle de ipleri sıkı tutuyor. Bu arada MHP, Kasım 2014’te gerçekleştirmesi gereken olağan büyük kongresini, milletvekili genel seçimleri nedeniyle Ekim 2015’e ertelemeyi planlıyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından MHP, seçim sonuçlarını masaya yatırırken, teşkilatlarda hoşnutsuzluk olup olmadığını ve hareketlenmeleri de dikkatle izliyor. CHP’deki iç hesaplaşma MHP’de yaşanmazken, ileriye dönük bir örgütlü tepkinin de oluşması beklenmiyor. MHP’de Cumhurbaşkanlığı sonucuna yönelik tepkiler bireysel düzeyde kalırken, eleştiriler de kısık bir sesle dile getiriliyor. MHP’deki eleştiriler, “çatı aday yerine MHP’nin başarısız olacağı bilinse bile kendi adayı ile cumhurbaşkanı seçimine girmeliydi” ve “tabandan Ak Parti’ye oy kaymadı savunmasının gerçekçi olmadığı” yönünde. Bugüne kadar seçim sonucuna ilişkin olarak ilk açık tepki Kasım 2012’deki büyük kongrede Bahçeli’ye karşı genel başkanlık yarışı veren eski İzmir İl Başkanı Musavaat Dervişoğlu’ndan geldi. Dervişoğlu, eleştirisini sosyal medyadaki sayfasından, “Artık yeter!.. Neye ‘olmaz, olamaz’ dedi ise onu olduracak siyasi hatalar yapan insandan, MHP lideri olmaz, olamaz!.. M.D.” diyerek paylaştı. Dervişoğlu, açıktan yaptığı bu eleştirilerde yalnız kaldı. Bahçeli’nin yine 2012 kongresinde genel başkan adayı olarak yarıştığı, ancak daha sonra MHP’den Trabzon Milletvekili seçilen Koray Aydın da sessizliğini koruyor. Aydın’ın da sonuçtan memnun olmadığı öğrenilirken, herhangi bir muhalif girişimde bulunmayacağı dile getiriliyor.
TAŞERON SAKLADI YARDIM GEÇ GELDİ…
Zonguldak’ta yapılan denetimler sonucu para cezası verilerek üretimi durdurulan ve taşeron tarafından işletilen özel bir şirkete ait olan maden ocağında önceki gün meydana gelen göçük nedeniyle mahsur kalan dokuz madenci yaklaşık 14 saat sonra sağ olarak kurtarıldı. Şirket yetkililerinin uzun süre sakladığı olayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı. Alınan bilgilere göre, Dilaver Mahallesi’nde önceki gün 02.00 sıralarında ocak girişine yakın bir noktada ana galeri üzerinde tavan çökmesi sonucu yaklaşık 10 metrelik göçük oluştu. Dokuz madenci ocakta mahsur kalırken ocakta çalışan diğer madenciler, arkadaşlarını kurtarmak için çalışmalara başladı ancak başarılı olamadı. Madencilerden birinin babasının dün öğle saatlerinde polise haber vermesiyle duyulan olayın ardından TTK tahlisiye ekibi de göçüğe müdahale etti. Çalışmalar sürerken plastik hava borusunu keserek kurtarma ekipleriyle irtibat kuran madenciler sağlık durumlarının iyi olduğunu, ancak üşüdüklerini bildirdi. Zonguldak Valisi Ali Kaban da yaptığı açıklamada “Göçük saat 03.00 sıralarında olmuş ancak maden ocağının sorumlu mühendisi konuyu gizlemiş” dedi. Kendisinin de göçüğün gizlenmesinden dolayı olaydan geç haberi olduğunu söyleyen Kaban, “İçeride kalanlardan birinin babası 11.40 civarında emniyetimize konuyu intikal ettirince haberdar olduk. Önlemler alındı. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve afad ekiplerimiz orada çalışmalar hızla devam ediyor. Şansımız, göçüğün ocağın çıkış kısmında olması” diye konuştu. Ocakta mahsur kalan Yüksel Günbel, Ayhan Günbel, Cüneyt Karaünlü, Muhammet Kilitci, Mustafa Pazarbaşı, Murtaza Pazarcık, Taner Tutal, Müslüm Bayraklı ve Ferhat Mankır’a yaklaşık 14 saat sonra 16.20’de sağ olarak ulaşıldı. Yaklaşık 10 metrelik göçüğün kazma ve kürekle açılmasının ardından ulaşılan işçiler, sağlık ekipleri nezaretinde yürüyerek tek tek ocaktan çıktı. İşçiler, sağlık kontrolü için Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne götürüldü. İşçilerin sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi. Çalışmalar sürerken madenci yakınları da, madendeki göçüğün kendilerine zamanında bildirilmemesi nedeniyle ekiplere tepki gösterdi. Ocakta mahsur kalan işçilerden Muhammet Kilitçi’nin eşi Funda Kilitçi, “Neden zamanında haber vermediler” diyerek gözyaşı döktü. Oğlu Ayhan Gümbel’in arkadaşlarıyla ocaktaki göçükte mahsur kaldığını öğrendikten sonra polise haber vererek yardım isteyen Kemalettin Gümbel de, oğlu Sabah eve gelmeyince servis şoförünü aradığını ve göçüğü öğrendiğini söyledi. Ocağa geldiğinde kimseyi göremediğini ve şoke olduğunu anlatan Gümbel, “Ocak önünde kimse yoktu. Göçük olduğunu bile söylemediler. Ocak sahipleri medya duymasın diye gizlemişler” dedi.
BDP-HDP OYLARINI 1 MİLYON ARTIRDI!…
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, partisinin 30 Mart’ta aldığı oyları önemli ölçüde artırdığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya ilginç bir manzara çıktı. Demirtaş, daha önce yüzde 1’in altında olan il sayısını 40’tan 1’e düşürdü. Şanlıurfa ve Iğdır’daki kısmi düşüşler dışında tüm illerde oyunu artırdı. Demirtaş’ın yüzde 50’nin üzerinde oy aldığı 9 ilin tamamı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer aldı. Demirtaş, bu bölgede BDP’nin daha önce görece güçsüz olduğu Ardahan, Adıyaman, Elazığ ve Gaziantep’te yüksek oy artışları sağladı ve bu illerde yüzde 10 ile yüzde 25 arasında oy alarak HDP projesinin sadece batıda değil, doğuda da yeni bir çekim merkezi olma yolunda ilerlediğini gösterdi. Seçim sonuçlarına göre Demirtaşlı HDP, büyükşehirlerde de önemli bir güç haline geldi. İstanbul, İzmir, Kocaeli, Antalya ve Malatya’da yüzde 5- 10 arasında seyreden HDP’nin Tekirdağ, Muğla, Denizli, Konya, Bilecik gibi illerde 3-5 bandında oy alması da dikkati çekti. Edirne, Balıkesir, Çanakkale, Eskişehir, Bartın, Artvin’de de yüzde 2-3 bandında oy alan HDP, daha önce varlık gösteremediği birçok ilde de yüzde 1-2 arasında oy aldı. İllere göre Demirtaş’ın aldığı oy oranları: (Parantez içindeki oy oranları 30 Mart yerel seçimlerinde il genel meclisi ve büyükşehir belediye başkanlığında BDP/HDP’nin aldığı oy oranlarını gösterir) HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı yüzde 9.8 oy oranıyla partisinin 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde aldığı yüzde 6.44 oyu yüzde 50 oranında artırarak büyük bir başarıya imza attı. BDP ve HDP, 30 Mart yerel seçimlerinde toplam 2.8 milyon oy almıştı. Demirtaş, 10 Ağustos’ta bu sayıyı 1 milyon artırarak 3.8 milyona çıkarma başarısı gösterdi.
‘HALKI SUÇLAMA İSTİFA ET KURULTAYA GİT’…
Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı adayla alınan 38.3 oy oranının CHP’de yarattığı çalkantı dün itibarıyla depreme dönüştü. Beş ay önceki 30 Mart seçimlerinin yaklaşık yedi puan gerisinde kalınmasına rağmen sonuçları başarı olarak gösteren ve bu çerçevede seçmenleri suçlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çifte çağrı geldi. ‘İstifa et ve partiyi kurultaya götür’ çağrısına Genel Merkez yönetiminden jet yanıt geldi. Seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Bülent Tezcan, “Tabanımız kurultay istemiyor. Tüzüğümüze göre seçimli olağanüstü kurultay için toplam delegenin salt çoğunluğunun imzası, yani bugün için 586 imza gerekiyor, eğer toplayabiliyorlarsa çağrıyı yapsınlar” açıklaması yaptı. Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na baştan beri karşı çıkan, alternatif aday çıkarmak için son ana kadar mücadele eden ulusalcı kanat temsilcileri dün TBMM’de Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın öncülüğünde bir basın toplantısı yaptı. Toplantıya Süheyl Batum, Nur Serter, Birgül Ayman Güler, Dilek Akagün Yılmaz ve İsa Gök de katıldı. Tarhan özelte şunları söyledi: “2. tura taşıyabileceğimiz bir seçimi ilk turda kaybettik. Dünyada başka bir parti yoktur ki, sonuçlar açıklanmadan havlu atsın. Partilerin kendi görüşlerini anlatarak kitlesini artırmak gibi görevleri olduğu unutulmuştu bu dönem. Gerçek yoktu, bir kurgu vardı karşımızda. Girdiğimiz her kabın şeklini alacağız derken o kaba girerseniz ki bu çok tehlikeli. Biz Erdoğan’ın zihniyetini kullanarak kazanmak istemedik, onun yaptıklarını yapmak istemedik. Kendinizce CHP algısı değiştirilmeye çalışılıyor diyebilirsiniz, ama bu algının içine girmek isteyenler olmaz mı? 14 partinin desteğini alan bir adayın aldığı oyun Erdoğan’dan az oy almasını başarı olarak nitelemek CHP’nin aklıyla alay etmektir. İçinizdeki itiraz ruhuna itiraz edin dendi. Kendinizi tutun dediler. Bu adayı kimin önerdiğini sorgulamamız bile yasaklandı. Bir şeyin aslı varken kimse suretine oy vermezdi ki. Baştan bu yarışın galibi Erdoğan sayılırdı zaten, çok üzgünüz. Bu şekilde kaybetmekten çok üzgünüz. Biz uyardık, söyledik ama tehditlerle karşılaştık. Böyle giderse sözde başkanlık, hanedanlık sistemine bu anlayışla engel olunmayacağı aşikardır.”
ERDOĞAN “14’E TEK” MAÇ YAPTI…
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde çeşitli araştırma şirketlerinin yaptığı anketlerde ANDY-AR gerçeğe en yakın sonucu çıkardı. Uzman Araştırmacı Faruk Acar tarafından 1999 yılında kurulan ANDY-AR hata payını yüzde 2,0 olarak belirleyerek Recep Tayyip Erdoğan’ı yüzde 53,0, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yüzde 37,9 ve Selahattin Demirtaş’ın oy oranını ise 9,1 olarak açıklamıştı. Şirket 27 ilde yüz yüze yöntemiyle 3 bin 283 denek ile çalıştı. Aldıkları başarılı sonucu AKŞAM’a değerlendiren Acar ‘İşin sırrı objektif olmakta’ diyor. Acar, “Erdoğan seçimde 14’e karşı tek hareket etti. Bir başka deyişle ben ve hepiniz maç yapalım diyerek herkesi karşısına aldı. Hedefinde de başarılı oldu. Ekmeleddin İhsanoğlu, tatilcileri sandığa götürecek bir heyecan ve üslup yaratamadı. Erdoğan’ın zaten kazanacak algısı olması nedeniyle yüzde 15’lik bir seçmen sandık başına gitmedi” diye konuştu.
SİYASET BOŞLUK KALDIRMAZ TASLAR YERİNE OTURACAK…
Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün devir teslimin ardından AK Parti’ye geri dönmesine mani bir durumun bulunmadığını söyledi. Başbakan, 27 Ağustos’ta toplanacak olağanüstü kongre ile ilgili olarak da “siyaset boşluk kaldırmaz” dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde verdiği veda resepsiyonuna katılan Başbakan Erdoğan, basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Erdoğan, AK Parti Olağanüstü Kongresi ile ilgili olarak, “Ayın 27’sindeki olağanüstü kongre ile birlikte normal büyük kongreye kadar partimizde yönetim değişikliği olmayacak. Olağanüstü kongre tek gündemle genel başkanlık seçimi için toplanacak. Sadece genel başkanlık seçimi yapılacak” dedi. Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün AK Parti’ye geri dönse de başbakan olamayacağının hatırlatılması üzerine de şunları söyledi: “Abdullah Bey’in partiye dönmesine devir teslimden sonra mani hiçbir hal yok. Siyaset biliyorsunuz boşluk kabul etmez. Bir de tabi partinin başında ayrı kişi, başbakanlıkta ayrı kişi, bu yanlış olaydır. Yanlış bir süreçtir. Onun için biraz da gelecek noktasında inanıyorum ki partide taşlar yerine daha iyi oturacaktır. Abdullah Bey’in partisine, partimize bundan sonra dönmesinden daha doğal, daha tabi hiçbir şey olamaz. Böyle bir adımı atması da doğaldır” diye konuştu. Erdoğan, kabine değişikliği ile ilgili sorulara da “çok erken” cevabını verdi.