Deprem medyaya nasıl yansıdı?
Group M, 11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş depremi sonrasında medyanın durumu ile ilgili “Afet sonrası medyanın durumu” raporunu yayınladı. Rapora göre, depremin ardından gelecek kaygısı, sosyal medya paylaşımlarına açıkça yansıdı ve 6 Şubat tarihinde haber kanallarının reytingi 3 katına çıktı.
Rapor ayrıca, depremle ilgili 1 milyon tekil kullanıcı tarafından 9 milyon paylaşım yapıldığını ortaya koyuyor. Yüzde 99’u Twitter’dan yapılan bu paylaşımlarda en çok kullanılan etiketler ise #deprem, #uzaktan ve #hatay oldu. Group M, ayrıca reklam ve medya sektörü paydaşlarına afet gibi toplumu etkileyen hadiseler esnasında ve sonrasında alınması gereken aksiyonlar konusunda tavsiyelerde bulundu. Gelin bu tavsiyelere yakından bakalım…
Reklam operasyonlarına devam etme kararı veren reklamcılar için önemli hususlar neler?
- Şu anda yürütülen tüm kampanyaları ve medya planlarını ajanslarla birlikte gözden geçirilmeli.
- İnceleme, duyarsız görünebilecek reklam görsellerinin kullanımını mutlaka içermeli.
- Anahtar kelime engellemeyi hemen veya varsayılan olarak uygulamamalı, çünkü bu durum kaliteli medya mecralarının en hayati olduğu anda gazeteciliğin finansmanını kesilmesine sebep olabilir.
- Sorumlu gazeteciliği finanse etmenin hiç olmadığı kadar önemli olduğu bu dönemde, tüm içerik alanlarını engellemek için aceleci kararlar vermemeye özen gösterilmeli.
Kriz yönetimi nasıl olmalı?
Bir markanın orta risk tolerans seviyesinde faaliyet gösterdiğini varsayalım. Önemli bir olumsuz durum meydana geldiğinde jeopolitik etmenler – marka eylemlerinin/eylemsizliklerinin etkisi göz önünde bulundurulmalı. Olumlu/nötrden çok olumsuz duygular, artan kamu duyarlılığının bir göstergesidir. Bu nedenle “Marka değerleri ile mevcut duruşunuz yaşanan olaylar karşısında ne kadar uyumlu?”, “Bulunduğunuz ülke doğrudan ya da dolaylı olarak yaşananlara dahil oldu mu?” soruları üzerinde durulmalı.
Marka güvenliği özelindeki çözümler devreye girebilir
Medya faaliyetlerine başlama kararı alındıktan sonra birçok global firmanın marka güvenliği özelindeki çözümleri devreye alınabilir. Bu çözümler arasında “en dar, en kısıtlı kitleye gösterilecek” ve “afet haberleri arasında reklam gösterilmesini engelleyecek” şeklinde seçenekler var. Özellikle programatik kampanyalarda bu seçenekler ile iletişime başlamak değerlendirilebilir.
Reklam kanalları açısından en son devreye alınması planlanan yayınlar arasında sosyal medya reklamları yer alıyor. Özellikle toplumsal tepkinin gösterildiği Twitter, Instagram, Facebook ve Youtube en son değerlendirilmesi gereken mecralar arasında yer alıyor. Bir süre sonra yayına başlama kararı alındığında, tüm bu platformların envanter yönetiminde yer alan sınırlama seçenekleri ile bölgesel ve içeriksel ayrımlar yapılabilir. Örneğin; video ad security için Youtube’un sağladığı envanter yönetimini tercih etmek, reklam vermeye daha güvenli bir yapıyla dönmeyi sağlayacaktır.
Özetle:
• İçerik ve mesaj üzerinde özenli bir durum tespiti ve gözden geçirme yapmadan kampanyaları başlatmak çok yüksek risk teşkil ediyor.
• Kısa vadede, reklamları insanları işletmenizin de desteklediği hayır kurumlarını veya girişimleri desteklemeye teşvik etmek için kullanmaya çalışmak faydalı olabilir.
• Reklamlar hiçbir zaman yardıma destek teşvik etme çabalarıyla ürün satma çabalarını birleştirmemeli.
• Markalar, halka karşı samimi olun ve sorumluluk bilincinde olduğunu göstermekten çekinmemeli.
• Tüketiciler yakından dinlenerek mevcut tüketim yolculuğu analiz edilmeli.
• İşe yeni bir hedef kitleye ulaşmaya çalışmak yerine, potansiyel müşteriyi yani satın almaya karar vermiş tüketicileri hedefleyerek başlanmalı.
• Doğru zaman olduğundan emin olduğunda ise hitabet ve yaratıcılık gözden geçirilmeli.