
“Clean Girl” trendi, kozmetik sektörünü nasıl dönüştürdü?
Son yıllarda güzellik dünyasını şekillendiren “clean girl” trendi; ışıltılı cilt, yukarı doğru taranmış kaşlar ve yapay çiller gibi doğal görünümlü dokunuşlarla yüksek “glam”den uzak, sade ve zarif bir estetik sunuyordu. Artık bu trend yalnızca geçici bir moda değil; tüketicilerin makyajdan beklentilerini uzun yıllar belirleyecek bir paradigma haline geldi…
2020’ler boyunca sağlıklı ve ışıltılı ciltle minimal makyaj estetiği, “clean girl” görünümünün en belirgin özelliği haline geldi. Bu trend, kozmetik ürünlerindeki yeniliklerle mümkün oldu: Artık makyaj hem hafif hem uzun süre kalıcı hem de daha zarif bir dokuda uygulanabiliyor. Bu da markaların hem mevcut ürünlerini geliştirmelerini hem de yeni mikro trendleri yakından takip etmelerini gerektiriyor.
Makyaj sanatçısı ve içerik üreticisi Mikai McDermott, clean girl trendinin kalıcı olacağını düşünüyor. McDermott, zaman zaman yaptığı makyajlarda gözü tam kaplayan takma kirpik veya ışıltılı eyeliner gibi daha iddialı dokunuşlar denese de genellikle yüzün yüksek noktalarında cam gibi bir parlaklık, ciltte ise yumuşak ve kadifemsi bir matlık tercih ediyor. McDermott’a göre, trendler değişse de cilt bakımı ve doğal ışıltıya olan ilgi artık geri gelmeyecek.
Parlak ve kusursuz cilt, statü göstergesi

Clean girl görünümünün temel özellikleri şöyle: Parlak elmacık kemikleri, yukarı taranmış kaşlar, krem allıkla canlandırılmış yanaklar ve nemli, hafif bulanık bir cilt. Kimilerine göre bu trend, 2000’lerin abartılı makyaj anlayışına bir tepki olarak ortaya çıktı; kimileri ise Hailey Bieber gibi ünlülerin etkisiyle popülerleştiğini söylüyor. Yine de trendler sürekli değişime açık. Sosyal medyada ortaya çıkan yeni stiller, clean girl estetiğine farklı yorumlar getiriyor. Makyaj sanatçısı Emily Wood’un “düzensiz ve serbest çizilmiş” makyaj tarzı viral olurken, McDermott ise parlak ve ışıltılı ciltlerle grunge esintili bir yorum sunuyor. Charli XCX ve Gabriette gibi ünlüler de daha dağınık ve hafif dağılmış bir makyaj estetiğinin yükselişini temsil ediyor.
Uzmanlar, küçük trendler ortaya çıksa da tüketicilerin hâlâ yüksek performanslı, cilt bakım faydası sunan ve dokunma hissi keyifli ürünleri arayacağını belirtiyor. Saie, Merit, Westman Atelier, Haus Labs ve Refy gibi markalar da kırışıklık önleyici fondötenler, ışığı yumuşatan aydınlatıcılar ve uzun süre kalıcı sabitleyici ürünleriyle bu trendi destekliyor.
McDermott, parlak ve kusursuz cildin bir sosyal statü göstergesi olduğunu vurguluyor: “Bu, ‘Bakın ne kadar ışıltılıyım, sizin gibi yorulmadım’ mesajını veriyor.”
Makyajın geleceği: Cilt hazırlığı ve sabitleme
Uzmanlara göre makyajın bir sonraki dönemi, özellikle iki alana odaklanacak: Cilt hazırlığı ve makyajın sabitlenmesi. E.l.f. Beauty, Milk Makeup ve Smashbox gibi markaların makyaj bazları uzun süredir popüler olsa da, artık nemlendirici ve serum hibritleri veya primer ile bakım ürünlerini bir arada sunan formüller öne çıkıyor. Örneğin, içerik üretici Mikayla Nogueira’nın “Point of View Beauty” serisi, hem cilt bakımı hem de makyajı bir arada sunmayı amaçlıyor.

Makyaj sanatçısı liderliğindeki markalar da bu alanda fark yaratıyor. Danessa Myricks ve Pat McGrath Labs gibi markalardan ürün alanlar, üstün dokular ve performans için yüksek fiyat ödemekten çekinmiyor. McDermott özellikle ultra pürüzsüz primerler, hafif hibrit fondötenler ve bulanıklaştırıcı etkili sabitleyici spreyleri öne çıkarıyor.
Öne çıkan örneklerden biri, One/Size’ın On ‘Til Dawn Setting Spray’i. YipitData verilerine göre, yılın ilk altı ayında Sephora’nın en çok satan makyaj ürünü oldu. 2026’da ise markaların yeni sabitleyici ürünler, hem pudralar hem spreyler, piyasaya sürmesi bekleniyor.
Trendin evrimi: Daha çeşitli göz ve dudak görünümleri
Clean girl trendi ciltte kalıcı izler bırakmış olsa da, göz ve dudaklarda artık daha fazla çeşitlilik kapıda. Emily Wood ve McDermott’a göre, “grunge”, dağınık ve doğal bir estetik yükselişte. Yüksek pigmentli ürünler ve çok amaçlı makyaj çubukları, kullanım kolaylığı sayesinde hızla popülerleşiyor. Dudaklarda ise keskin hatlar yerine, hafif bulanık ve “ısırılmış” görünümler trend olacak.

Bu dönemde aplikatör ve ambalaj yenilikleri de öne çıkacak. Güzellik danışmanı Rachel Green, makyaj fuarlarında, allık ve eyeliner uygulamasını kolaylaştıran özel araçlar gördüğünü söylüyor. Ürünlerin birbirine karıştırılarak kişiselleştirilebilmesi de artık trendler arasında.
Cilt ürünleri giderek daha hipergerçekçi bir görünüm sunuyor; bu sayede tüketiciler kusursuz, pürüzsüz ve doğal bir sonuca odaklanıyor. Aynı zamanda göz ve dudaklarda daha görünür renk denemelerine de imkan tanıyor.
McDermott, bu makyaj tarzını, “Bu tarz çok zahmetsiz; makyaj adeta yaşam tarzınızın bir parçası gibi görünüyor” diye özetliyor.
“Clean girl”ün ardından markalar için stratejik fırsatlar…
Clean girl trendi, yalnızca tüketici estetiğini değil, markaların stratejik önceliklerini de değiştirdi. Artık tüketicilerden gelen talepler, sadece görünümü değil, ürünün performansını ve deneyimini de kapsıyor. Yani bir fondöten ya da aydınlatıcı, sadece renk vermekle kalmıyor; nemlendirme, uzun süre kalıcılık, dokunma hissi gibi değerlerle bütünleşiyor. Bu, markaların ürün geliştirme süreçlerini ve iletişim stratejilerini doğrudan etkiliyor.
Öne çıkan markalar, bu talebi karşılamak için hem formülasyon hem de hikaye anlatımı açısından yenilikçi çözümler sunuyor. Örneğin, Danessa Myricks ve Pat McGrath Labs gibi makyaj sanatçısı liderliğindeki markalar, premium segmentte fiyatı yüksek olsa da üstün dokular ve performansla tüketici beklentisini karşılıyor. Aynı şekilde, Saie, Merit, Westman Atelier ve Refy gibi markalar, “skincare-infused” (cilt bakım özellikli) ürünleriyle trendi desteklerken, marka konumlamalarını da güçlendiriyor.
Buna ek olarak sosyal medyada ortaya çıkan yeni mikro trendler, markaların inovasyon ve hızlı pazara giriş kabiliyetlerini ön plana çıkarıyor. Instagram ve TikTok gibi platformlar, ürün lansmanlarını hızlandırmak ve viral içerikler yaratmak için artık kritik kanallar hâline geldi. Sonuç olarak, clean girl trendi, markalar için sadece bir estetik trendi değil; inovasyon, tüketici deneyimi ve dijital iletişim açısından bir paradigma değişimi anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde markaların başarısı, bu yeni beklentilere ne kadar hızlı ve yaratıcı yanıt verdiklerine bağlı olacak.
Bu haber, BoF yazarı Daniela Morosini’nin “What Comes After the ‘Clean Girl’?“ başlıklı yazısından esinlenerek hazırlanmıştır.
TikTok’ta #PerfumeTok rüzgarı: Koku pazarına Z kuşağı yön veriyor…
