
Çalışma hayatının yeni trendleri…
Çalışma hayatı, yalnızca teknolojik yeniliklerle değil; organizasyon yapıları, liderlik anlayışı ve çalışan deneyimi ekseninde daha derin bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Yapay zeka yatırımları hız kazanırken, kurumlar için belirleyici olan asıl konu bu dönüşümün insan tarafının nasıl yönetildiği oluyor.
2026 İş Gücü Görünümü araştırması, şirketlerin önemli bir bölümünün önümüzdeki dönemi yeniden yapılanma, rol dönüşümü ve artan belirsizlikle tanımladığını ortaya koyuyor. Aynı araştırmaya göre, 2025’te yöneticilerin yüzde 62’si ekiplerde yaşanan donma ve küçülmeler nedeniyle iş yükünün belirgin biçimde arttığını ifade ediyor. Bu tablo, çalışan deneyiminin ve liderlik yaklaşımının iş sonuçları üzerindeki etkisini her zamankinden daha görünür hale getiriyor.
Bugün yetenekleri çekmek ve elde tutmak; ücret, yan haklar ya da esneklik başlıklarıyla sınırlı kalmıyor. Liderliğin tonu, yöneticilerin iletişim biçimi ve çalışan deneyiminin kurum genelinde ne kadar tutarlı yaşandığı, bağlılığı belirleyen temel unsurlar arasında yer alıyor. Dijital dönüşüm hızlandıkça, bu sürecin çalışanlar tarafından nasıl algılandığı ve ne ölçüde sahiplenildiği, işveren markasının algısını doğrudan etkiliyor. Kurumların söyledikleri ile sahada yaşananlar arasındaki fark, artık çok daha net biçimde hissediliyor.
2026, insani liderliğin yeniden tanımlandığı yıl
Korn Ferry’nin liderlik araştırması, bu kırılma noktalarına dikkat çekiyor. Araştırmaya göre liderlerin yaklaşık yüzde 70’i yapay zekayı kurumlar için en kritik trendlerden biri olarak görürken, yüzde 40’tan azı duygusal zekayı temel yetkinlikler arasında konumlandırıyor. Çalışan bağlılığını önceliklendiren liderlerin oranı ise yalnızca yüzde 20 seviyesinde kalıyor. Bu yaklaşım, belirsizlik dönemlerinde ekiplerin yön duygusunu ve güvenini zayıflatma riski taşıyor.
2026’da öne çıkması beklenen lider profili; yalnızca hedef koyan ve performans ölçen değil, belirsizliği yönetebilen, açık iletişim kuran ve ekipleriyle gerçek bir bağ kurabilen yöneticilerden oluşuyor. Liderliğin insani boyutu, sürdürülebilir performansın ve uzun vadeli dayanıklılığın temel belirleyicilerinden biri haline geliyor.
İK, operasyonel rolün ötesine geçiyor
Bu dönüşüm, insan kaynaklarının organizasyon içindeki konumunu da yeniden tanımlıyor. Küresel değerlendirmeler, İK liderlerinin gündeminin uzun süredir işe alım ve süreç yönetiminin ötesine taşındığını gösteriyor. İK fonksiyonu; iş gücü tasarımı, beceri dönüşümü ve organizasyonel dayanıklılık gibi başlıklarda daha stratejik bir rol üstleniyor.
KPMG’nin 2025 sonunda yayımladığı küresel iş gücü analizine göre, şirketlerin yüzde 62’si önümüzdeki dönemde İK ve iş gücü teknolojilerine yönelik yatırımlarını artırmayı planlıyor. Aynı analiz, organizasyonların yüzde 43’ünün halihazırda İK süreçlerinde yapay zeka destekli çözümler kullandığını ortaya koyuyor. Bu veriler, İK’nın artık yetkinlikleri görünür kılan, öğrenme kapasitesini güçlendiren ve kurumsal dayanıklılığı destekleyen bir mimarinin kurucusu konumuna geldiğini gösteriyor.
Ünvanlardan çok yetkinliklerin, sabit görev tanımlarından çok öğrenme çevikliğinin öne çıktığı bir döneme giriliyor. Bu yaklaşım, iç yetenek kullanımını artırırken, belirsizlik dönemlerinde organizasyonların daha esnek ve dirençli kalmasına da zemin hazırlıyor.
Güçlü sonuçlar güçlü insan yönetimiyle mümkün

Gilda&Partners Kurucusu
İnsan Kaynakları danışmanlık firması Gilda&Partners Kurucusu Jilda Bal, değerlendirmesinde 2026’ya girerken liderliğin yalnızca çalışan deneyimi üzerinden değil, liderlerin kendi dayanıklılığı üzerinden de yeniden ele alınması gerektiğini vurguluyor:
“Son dönemde yayımlanan küresel araştırmalar, üst düzey yöneticilerde tükenmişlik hissinin belirgin biçimde arttığını gösteriyor. Gözlemlerimize göre, sürdürülebilir performans için hedefler ve verimlilik yanı sıra, liderleri destekleyen yapılar artık bir gereklilik. 2026’da güçlü sonuçlar üreten kurumlar, performans odağını korurken güveni, bağlılığı ve insani liderliği yeniden merkeze alanlar olacak. İnsan kaynakları ekipleri ise organizasyonların gelecekteki dayanıklılığını inşa eden stratejik bir rol üstlenecek.
Günümüzde güçlü liderlik sadece bireysel dayanıklılıkla sınırlı değil. Kurumların da liderleri destekleyen yapılar kurması gerekiyor. Belirsizlik dönemlerinde başarılı olan yöneticiler sadece hedef koyan değil, aynı zamanda ekiplerine netlik ve güven duygusu veren kişilerdir. Bu nedenle 2026’da öne çıkacak liderlik anlayışı, hem insan odaklı hem de sistemli destekle beslenen bir model olacak.”
Bellona ve Doqu Home, uçtan uca medya yatırım süreçlerini WPP Media Türkiye’ye emanet etti
