
2025 zihnimizi formatladı, peki 2026’da bizi ne bekliyor?

Research İstanbul Yönetici Ortağı
Her sene dünya, etkili insanları sıralamayı çok sever. Forbes servete bakar, Time etkiyi popülerlik üzerinden tartar, Davos ise küresel liderleri sahneye çıkarıp dünyayı nasıl düzelteceklerini konuşturur. Financial Times ise bu yıl farklı bir soru sordu:
“Gerçek etki nerede?”
Bu sorunun cevabını ararken bakanlık koltuklarını, CEO unvanlarını, siyasi güç merkezlerini değil; toplumların ruh halini, ritmini ve hayal gücünü değiştiren insanları listeledi. Ortaya çıkan “FT Influencers of 2025” dosyası da bu nedenle dikkat çekici.
Listede müzisyenlerden film yönetmenlerine, yapay zeka mimarlarından spor dünyasının yeni figürlerine, çocuk içerik üreticilerinden akademik aktivistlere kadar çok geniş bir yelpaze var. İlk bakışta bu kadar farklı insanın aynı listede yer alması biraz şaşırtıcı gelebilir. Ama aslında FT’nin yaptığı şey çok basit:
Kollektif bilincimizi etkileyenleri listeledi.
Etki üretme biçimi de etkiyi üretenler de değişti
Bugün etki, yalnızca resmi makamların elinde değil. Bir teknoloji lideri geliştirdiği altyapıyla ülkelerin üretim kapasitesini etkiliyor. Bir sanatçı yayımladığı albümle gençlerin duygu dünyasını değiştiriyor. Bir YouTube içerik üreticisi çocukların öğrenme biçimini dönüştürürken, bir spor yöneticisi kadın sporuna yaptığı yatırımla küresel görünürlüğü değiştiriyor. Listede yer alan Rosalía’nın yeni albümü müzik estetiğini yeniden tartışmaya açarken, Jensen Huang’ın yapay zeka yatırımları ülkelerin üretim politikalarını şekillendiriyor; Ms. Rachel gibi içerik üreticileri milyonlarca çocuğun dili ve empatisi üzerinde etkili olurken, Michele Kang’ın kadın sporuna yönelik yatırımları kültürün ekonomik değerini artırıyor. Bu örnekler, farklı alanlarda görünen bu kişilerin aslında ortak bir noktası olduğunu gösteriyor: Toplumun davranışını, beklentisini ve duygu haritasını dönüştürmek.
Bu insanların ortak noktası, güçlü bir toplumsal akıntı yaratmaları. İnsanların neye ilgi duyduğunu, neye tepki verdiğini, nasıl düşündüğünü ve nasıl hissettiğini etkiliyorlar. Bu da siyasal ekonomiyi sandığımızdan çok daha fazla kültür üzerinden okunur hale getiriyor.
Artık hikayeler, ritimler, algoritmalar, platformlar ve yeni davranış biçimleri ekonomik yönelimleri de belirliyor.
Bu nedenle “güç kimde?” sorusu tek başına yeterli değil. Onun yanına bir soru daha ekleniyor: “Bu çağın duygusunu kim belirliyor?”
Türkiye’den bakınca: Kültürün rotası ekonominin rotasını da gösteriyor
Türkiye’de genelde etkiyi konuşurken siyasal figürleri, ekonomi yönetimini veya iş dünyasını merkeze koyarız. Bunların elbette önemli rolü var. Ancak FT’nin listesi yeni bir gerçeği hatırlatıyor:
Toplumsal davranış, sadece kararlarla değil; günlük hayatın içine yayılan kültürel akışlarla şekilleniyor.
Gençlerin hangi mesleği tercih ettiğinden, hangi alanlara ilgi duyduğuna; tüketim alışkanlıklarından teknoloji kullanımına kadar pek çok eğilim kültürel referanslarla belirleniyor. İzlenen içerikler, takip edilen sanatçılar, dijital platformların sunduğu yeni dil ve estetik, kararlara sessizce yön veriyor.
Dolayısıyla bugün ekonomik davranışları anlamak için kültürel yönelimleri de okumak gerekiyor. Bir neslin hayal kurma biçimi değiştiğinde, tasarruf alışkanlıkları da değişiyor. Yeni bir teknolojik altyapı çıktığında, iş gücünün beklentisi de dönüşüyor. Bir spor figürü popüler olduğunda, gençlerin kariyer motivasyonu bile yeniden şekilleniyor.
Ekonomi bilimsel modellerle yorumlanır, evet. Ama o modellerin zeminini toplumun kültürel ruh hâli belirler.
Kültür, ekonominin erken uyarı sistemi
Listeyi dikkatle okuyunca şu ortaya çıkıyor:
Dijital altyapı kuranlar, hikâye anlatanlar, sağlık ve spor alanında yenilik yapanlar, toplumsal duyarlılık oluşturanlar… Hepsi, farkında olsak da olmasak da ekonomik ve sosyal davranışların arka planını yazıyor.
Kimi zaman bir film, bir teknolojik buluş ya da bir sosyal medya trendi; istihdamdan eğitime kadar pek çok alanı etkileyen bir “kültürel kırılma” yaratabiliyor. Bu kırılmalar, ekonomideki büyük dönüşümlerin çoğu zaman habercisi oluyor.
Kısacası FT’nin listesi, sadece “kim popüler?” sorusunu yanıtlamıyor. “Dünya hangi yöne doğru gidiyor?” sorusuna da ışık tutuyor.
Ekonomiyi kültürden ayrı düşünmek artık mümkün değil
Bugün, güç eski anlamıyla çok ses çıkarmıyor; ama yeni güç alanları sessizce çalışıyor. Kültür artık sadece eğlence değil; ekonominin nabzını tutan bir erken gösterge haline geldi.
Türkiye açısından mesele şu: Ekonomiyi anlamak için yalnızca rakamlara değil, toplumun gündelik hayatını şekillendiren kültürel akıntılara da bakmamız gerekiyor. Çünkü değişim çoğu zaman orada başlıyor.
Ve belki de asıl soru artık şudur: “Ekonomiyi kim yönetiyor?” değil, “ekonomiyi anlamamızı kim şekillendiriyor?”
Türkiye’nin hane yapısı değişti: O eski “haneden” eser yok şimdi…
