
SES güncellendi: Türkiye’de sosyo-ekonomik statü tanımı yeniden yapıldı
Türkiye’de pazarlama, medya ve araştırma sektörlerinin uzun süredir ortak bir ihtiyaç olarak gündeminde yer alan Sosyo-Ekonomik Statü (SES) Güncellemesi Araştırması tamamlandı. Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği, TİAK, IAB Türkiye, RİAK, ARVAK, MMA Türkiye ve TÜAD’ın ortak finansmanı ve katkılarıyla yürütülen çalışma sektörle paylaşıldı.
Yaklaşık dört yıldır Türkiye Araştırmacılar Derneği (TÜAD) koordinasyonunda ele alınan SES Güncellemesi; ihtiyaçların netleştirilmesinden dünya örneklerinin incelenmesine, paydaş görüşlerinin toplanmasından meslek gruplarının genişletilmesine ve ölçeğin endeks temelli bir yapıya kavuşturulmasına uzanan kapsamlı bir Ar-Ge sürecinden geçti.
Bu sürecin hazırlık ve metodolojik çerçevesi, SES Güncelleme Komitesi tarafından yürütüldü. Komitede; TİAK’tan Akın Şahin ve Ogün Doğan Akyol, TÜAD Yönetim Kurulu’ndan Çağla Bakış, Erdem Tolon, Hande Beceren ve Taşkın Işık, Ipsos’tan Didem Çıt, SIA Insight’tan Hasan Tolun ve Diyalog’tan Uğur Ünal yer aldı. Çok paydaşlı bu yapı, çalışmanın hem metodolojik tutarlılığını hem de sektör ihtiyaçlarıyla uyumunu sağlamayı hedefledi.
İki boyutlu yapıdan çok boyutlu SES tanımına
Mevcut SES modelinde sosyo-ekonomik statü, ağırlıklı olarak meslek ve eğitim değişkenlerine dayalı iki boyutlu bir yapı üzerinden tanımlanıyordu. Yeni çalışmayla birlikte bu yapıya, hanenin gelirini ve ekonomik durumunu daha doğru yansıtan değişkenler de dahil edildi. Böylece SES tanımı, bireysel beyana dayalı sınırlı göstergelerin ötesine geçerek, hane bazlı, somut ve objektif veri noktalarıyla desteklenen çok boyutlu bir yapıya taşındı.
Araştırma kapsamında Türkiye genelinde 26 bölgede 21 bin adres taraması yapıldı ve 6 bin 300 hane ile yüz yüze görüşme gerçekleştirildi. İstatistik komitesi tarafından geliştirilen analizler; 2025 yılı boyunca sürdürülen toplantılar, geri bildirimler ve çeşitli validasyon süreçleriyle nihai hâlini aldı.
Yeni kent–kır sınıflaması
Araştırmanın en önemli yapı taşlarından biri de TÜİK’in devreye aldığı yeni lokasyon tanımı oldu. TÜİK, 2024 nüfus verileriyle birlikte yerleşim alanlarını “yoğun kent”, “orta yoğun kent” ve “kır” olmak üzere üç başlık altında yeniden tanımladı. Bu yaklaşım, araştırmanın örneklem bloklarının oluşturulmasında ve evren değerlerinin belirlenmesinde doğrudan kullanıldı; sonuçların ağırlıklandırması da bu sınıflamaya dayandırıldı.
Yeni tanımlamaya göre yoğun kent, nüfusunun en az yüzde 50’sinin kent merkezi gridlerinde yaşadığı yerleşim alanlarını ifade ediyor. Orta yoğun kent, ne yoğun kent ne de kır tanımını karşılayan; iki uç arasında kalan yerleşimleri kapsıyor. Kır yerleşimleri ise nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasının kırsal gridlerde yaşadığı alanlar olarak tanımlanıyor. Böylece kent–kır ayrımı, idari sınırların ötesine geçerek nüfus yoğunluğu ve yerleşim dokusuna dayalı daha işlevsel bir çerçeveye kavuşuyor.
Bu sınıflamaya göre Türkiye nüfusunun yüzde 67,2’si yoğun kentlerde, yüzde 15,5’i orta yoğun kentlerde ve yüzde 17,2’si kır yerleşimlerinde yaşıyor.
Yeni lokasyon tanımı, büyükşehirler için de önemli bir perspektif sunuyor. Örneğin İstanbul’un tamamı “yoğun kent” alanı olarak değerlendirilmiyor. Beykoz–Anadolu Kavağı, Çatalca–Ferhatpaşa ve Sarıyer–Gümüşdere gibi bölgeler orta yoğun kent kapsamında ele alınırken; Beykoz–Polonezköy ve Poyrazköy, Çatalca–Çiftlikköy, Sarıyer–Demirciköy ve Rumelifeneri gibi yerleşimler kır tanımı içinde yer alıyor.
Meslek sorgulamada yeni yöntem
Yeni SES yapısının öne çıkan yeniliklerinden biri de meslek sorgulama yönteminde yapılan değişiklik oldu. Uzun meslek listeleri yerine aşamalı sorgulama modeline geçilerek, hanedeki tüm bireylerin bilgi sahibi olduğu ve aynı şekilde yanıtlayabildiği bir yapı oluşturuldu. Gelir durumuna ilişkin sorular ise bireysel beyan yerine, hanenin ekonomik gücünü yansıtan somut varlık göstergeleri üzerinden kurgulandı. Bu göstergelerin SES içindeki ağırlıkları analizlerle hesaplandı; her haneye bir SES skoru atanarak haneler bu skorlar doğrultusunda gruplandırıldı.
Yoğun kentlerde SES dağılımı
Araştırmanın ilk aşamasında, Türkiye geneli yoğun kent alanları için elde edilen sonuçlar paylaşıldı. Buna göre yoğun kentlerde nüfusun yüzde 43,9’u ABC1 grubunda yer alıyor. Dağılım detaylarına bakıldığında; AB SES grubu yüzde 21,5, C1 SES grubu yüzde 22,4, C2 SES grubu yüzde 32,5 ve DE SES grubu yüzde 23,7 oranında temsil ediliyor. Bu tablo, yoğun kentlerde orta ve alt-orta SES gruplarının ağırlığını ortaya koyarken, üst SES segmentinin de kayda değer bir büyüklüğe sahip olduğunu gösteriyor.
Orta yoğun kent ve kır bölgelerini kapsayan tüm Türkiye sonuçlarının ise, TİAK – Televizyon İzleme Araştırmaları A.Ş. Veri Tabanı Araştırması’nın 2026 yılında tamamlanmasının ardından kamuoyuyla paylaşılması planlanıyor.
Aynı meslek, farklı SES profilleri
Yeni SES modeli; meslek kırılımlarını önceki çalışmalara kıyasla çok daha detaylı ele alırken, meslek ve eğitimin yanı sıra hanenin gelir ve sahiplik göstergelerini de hesaba katarak geçmişten belirgin biçimde ayrışıyor. Bu sayede benzer mesleklere sahip haneler, eğitim seviyeleri ve sahiplik durumlarına göre farklı SES gruplarında sınıflandırılabiliyor.
Örneğin doktor, avukat ve mühendislerden oluşan profesyonel meslek grupları; ücretli çalışıp çalışmama ya da kendi ofisine sahip olma gibi kriterlere bağlı olarak C1’den A grubuna kadar geniş bir SES bandında yer alabiliyor. Benzer şekilde 50’den fazla çalışanı olan bir iş yeri sahibinin hanesi, eğitim düzeyi ve sahiplik durumuna göre C2 ile B/A grupları arasında konumlanabiliyor.
Küçük esnaf haneleri, memur ve ofis çalışanları ya da yönetici olmayan beyaz yaka profilleri de artık tek bir SES kategorisi altında toplanmıyor. Eğitim seviyesi, emeklilik durumu ve sahiplik göstergelerine göre bu gruplar D, C2 ve C1 segmentlerine dağılabiliyor. Maaşlı işçi hanelerinde ise ilkokuldan üniversite mezuniyetine uzanan eğitim farkları, SES sıralamasında belirleyici rol oynuyor. Emekli ve işsiz haneler için de benzer bir ayrışma söz konusu.
Hane bazlı bir sosyal sınıf göstergesi
Araştırmada SES’in kişi bazlı değil, hane bazlı bir tanımlama olduğu özellikle vurgulanıyor. SES; eğitim ve meslek gibi temel değişkenlerden yola çıkarak, doğrudan ölçülmese dahi hanenin ekonomik seviyesini ve yaşam tarzını tanımlayan bir sosyal sınıf göstergesi olarak konumlanıyor. Bu nedenle tanımlama yapılırken bireyler tek tek değil, hanenin bütünü dikkate alınıyor. Hane yapısını en doğru şekilde yansıtmak amacıyla, eve en yüksek geliri getiren kişi referans alınsa da sınıflama, hanede yaşayan tüm bireyleri kapsıyor.
TÜAD, bu SES tanımlarının ve dağılımların; evreni net tanımlanmış, Türkiye geneli yoğun kent dağılımı bilinen hedef kitle çalışmalarında kullanılmasının daha sağlıklı sonuçlar vereceğine dikkat çekiyor. Türkiye genelinde penetrasyonu yüzde 55–60 seviyelerinde olan bir ürün ya da hizmet yaygın kabul edilse bile, bu tür çalışmalarda Türkiye geneli yoğun kent SES dağılımının doğrudan hedeflenmesinin her zaman metodolojik olarak doğru olmayabileceği vurgulanıyor.
TÜAD’a göre güncellenen SES yapısı; araştırma kalitesini artırmanın yanı sıra, pazarlama, medya planlama ve stratejik karar süreçleri için sektöre güçlü, güncel ve sahaya dayalı bir referans çerçevesi sunuyor.
