
Markalar dijital yorgunluğu “Moodscrolling” ile yenecek!
Dijital yorgunluk, özellikle Z kuşağı arasında hızla yayılıyor. Kötü haber akışında kaybolmak, ekran başında geçirilen saatler ve algoritmanın bitmek bilmeyen içerik döngüsü, kullanıcıları hem zihinsel hem duygusal olarak yoruyor. “Doomscroll” olarak adlandırılan bu olumsuz kaydırma alışkanlığı, yerini artık daha pozitif bir deneyime bırakıyor: Moodscrolling. Markalar, sosyal medyada yarattıkları içeriklerle bu dönüşümün öncüsü olabilir; kullanıcıların dopamin ihtiyacını, iyi hissettiren sürprizlerle karşılayarak ekran başında geçirilen zamanı bir “mutluluk molası”na dönüştürebilir.
TikTok’ta biraz zaman geçirirseniz, kendinizi kötü haberlerin peş peşe aktığı bir doomscroll (olumsuz içerikleri durmaksızın kaydırma) döngüsünde bulabilirsiniz. Tam o sırada ise karşınıza “doomscroll’dan nasıl kurtulunur” temalı bir video çıkabilir. İronik mi? Kesinlikle.
Bu, Z kuşağının zihninde yer eden en belirgin çelişkilerden biri. Sosyal medya yorgunluğu artarken ve “ekranı kapatma” isteği güçlenirken, “dijital detoks” aramaları da yüzde 72 artmış durumda. Peki markalar, bu tükenmişlik hissini bertaraf ederek sosyal medyada nasıl var olabilir? Cevap: Kaydırmanın verdiği dopamin etkisini, pozitif içeriklerle sunmak…
Buna “moodscrolling” deniyor (Not: “doom” kelimesi tersten okunduğunda “mood” oluyor.) Doomscroll ruh sağlığını yıpratırken, moodscroll insanı iyi ve sağlıklı hislerle dolduruyor. Yani algoritmanın içinde küçük bir algoritma detoksu işlevi görüyor.

Bunun en güzel örneklerinden biri moda markası J.Crew’un viral Puglia seyahati oldu. İçerik üreticilerinin davet edildiği ve Güney İtalya’da düzenlenen bu şık tatilinde katılımcılar, kusursuz pozlar yerine tatil günlüğü tadında, samimi ve doğal kareler paylaştı. Ortaya hafif, eğlenceli ve içten bir format çıktı.
İşte markaların bu yolda ilerlemesi için dört öneri:
- Akışı kesintiye uğratın!
TikTok’un başarısının sırrı, sürprizlere açık yapısında saklı. Bir sonraki kaydırmada neyle karşılaşacağınızı asla bilemiyorsunuz. “Mitik FYP çekilişi” olarak adlandırılan, tamamen beklenmedik ama “tam da bana özel” hissi uyandıran içerikler, Z kuşağının gözdesi.

Markalar bu beklenmedikliği sahiplenmeli; içerikleri, standart, cilalı ve senaryolaşmış akışı bozmalı. Bu konuda Nutter Butter’ın TikTok’ta paylaştığı absürt ve sürreal videolar dikkat çekiyor. 1,7 milyon takipçili hesap, algoritmanın alışılmışın dışındaki yüzünü sergiliyor.
- DM kutusuna ulaşın
Z kuşağı, e-postalardan çok mesaj kutusunu kontrol ediyor. İster SMS ister sosyal medya DM’leri olsun, doğrudan mesajlaşma hem kaydırmayı durduruyor hem de kullanıcıyı akıştan çıkararak markayla birebir temas fırsatı sunuyor. Kişisel hizmet, özel indirim ya da hızlı ödeme gibi net bir değer önerisi sunulduğunda etkileşim oranı hızla artıyor. Alo Yoga, beş dakikadan kısa sürede hazırlanan hızlı içerikleriyle, yeni renk seçeneklerine veya özel fırsatlara erişim sağlayarak bu formülü başarıyla hayata geçiriyor.
- Uzun formata sarılın
Telefon kullanımını azaltma isteği uzun formatlı içeriklere yeniden popülerlik kazandırıyor. Kitap kulüpleri, markalı kütüphaneler, Substack bültenleri… İnsanlar, “beyin çürümesi” hissini kıran, derinlikli hikâyelere yöneliyor.

Markalar da hem dijitalde hem de fiziksel dünyada entelektüel ve kapsamlı içeriklerle öne çıkabilir. Örneğin Hinge’in “No Ordinary Love” kampanyası, Roxane Gay gibi edebiyat dünyasının önemli isimlerini buluşturduğu 80 sayfalık dergisiyle Z kuşağına ulaşıyor.
- Algoritmayı bırakın
Gerçek hayata dönme isteği her geçen gün güçleniyor. Gençler, flört uygulamalarını terk ediyor; sevdiği sanatçının konserine gitmek için ciddi bütçeler ayırıyor. Markalar da sosyal medya dışında, spontane buluşmalar ve unutulmaz deneyimler tasarlayarak bu eğilimi yakalayabilir.
Bu yaklaşımın başarılı örneklerinden biri, Hermès’in bu yaz New York’ta düzenlediği “Mystery at the Grooms” etkinliğiydi. Marka, “Satış yok, sadece eğlence. İnsanlar bir saat boyunca gülüp uzaklaşsınlar diye yapıyoruz.” mesajıyla saf bir kaçış deneyimi sundu.
Özetle, moodscrolling yaklaşımı, markalara genç kitleyle pozitif bir bağ kurma ve dijital tükenmişliğin yarattığı olumsuz etkileri tersine çevirme imkanı sunuyor. Tek yapmamız gereken, dopamin ihtiyacını iyi hissettiren sürprizlerle karşılamak…
Kaynak: AdAge