
Z Kuşağı “bakıyor” ama görmüyor!
Pazarlama dünyası yıllardır kuşak farklılıklarını konuşuyor; X ve Y kuşağı arasındaki değer çatışmaları yerini çoktan Z kuşağının alışkanlıklarını çözümlemeye bıraktı. Son dönemde dijital mecralarda sıkça karşımıza çıkan yeni bir kavram ise bu çözümleme çabasını daha da ilginç bir noktaya taşıyor: Gen Z Stare — yani Z Kuşağı Bakışı.
Bu “bakış”, aslında bir bakıştan çok bir tutum. Özellikle Z kuşağının müşteri hizmetleri, mağaza içi deneyim ya da servis noktalarında sergilediği bu nötr yüz ifadesi; karşısındakiyle göz teması kurmasına rağmen hiçbir tepki vermemesiyle tanımlanıyor. Kimi için “pasif agresif” bir duruş, kimi içinse yalnızca sosyal kaygıların dışavurumu.
Peki ama bu ne anlama geliyor?

Sosyal refleks mi, sessiz protesto mu?
TikTok üzerinden hızla yayılan bu davranış biçimi, iki farklı bakış açısına göre şekilleniyor.
Birincisi; “Gen Z Stare”ın Z kuşağının ayaküstü konuşmaları yapmakta zorlandığını, sosyal becerilerinin zayıf olduğunu düşündüren bir dışavurum olduğu yönünde. Diğeriyse; gençlerin kendilerince “absürt” ya da “boş” buldukları durumlara verdikleri pasif bir tepki. Yani onlar için bu bakış bir mesafe koyma biçimi — hatta belki de mikro bir protesto.
Bir TikTok yorumcusu şöyle diyor: “Gen Z’nin ilk kez zor müşterilerle karşılaşan kuşak olduğunu sanmaları çok komik. Durumla yüzleşmek yerine boşluğa dalıyorlar.”
Öte yandan Z kuşağı savunucuları, bu davranışın geçici olduğunu; yeni neslin iş gücüne yeni dahil olduğunu ve zamanla bu “bakışı” bırakıp daha çevik refleksler geliştireceklerini söylüyor.
Markalar bu bakışı neden ciddiye almalı?
Z kuşağı artık yalnızca hedef kitle değil; aynı zamanda markaların temsilcileri, satış danışmanları, müşteri ilişkileri uzmanları. Yani sahada da varlar. Bu davranış biçimi, sadece bireysel değil; aynı zamanda kurum içi iletişimde, deneyim yönetiminde ve hizmet kalitesinde doğrudan etkisi olan bir konuya dönüşüyor. Markalar için bu, genç çalışanları anlamak ve bu yeni kuşağın diline uygun bir iletişim ortamı yaratmak anlamına geliyor. İster çalışan, ister müşteri olarak bakın: Z kuşağı doğrudan değil dolaylı tepkiler veriyor, iletişimde daha seçici ve kimi zaman minimal davranıyorlar.
İki hafta sonra konuşur muyuz?
Muhtemelen hayır. Bu tip mikro davranışlar dijitalde hızla yayılıp aynı hızla unutulabiliyor. Ama markaların gözünden kaçmaması gereken şey şu: Her yeni kuşak, kendine özgü bir beden diliyle geliyor. Gen Z bakışı da bunun bir yansıması.
Kaynak: Glamour