İş Bankası’nın kültür sanat yaşamını ileriye taşıma, yeni ve özgün projeleri sanatseverlerle buluşturma amacıyla kurduğu İş Sanat bu yıl 15’inci yaşını kutluyor. Bu süreçte sanatseverlerin yakından takip ettiği pek çok organizasyona imza atan İş Sanat’ın Sanat Yönetmeni Filiz Ova, “İş Bankası’nın misyonu gereği bizim görevimiz uzun soluklu ve sürdürülebilir bir yapı oluşturmak” diyor.
Haber: Mehlika Akgün [email protected]
İş Bankası “İş Sanat”ı nasıl konumlandırıyor?
İş Sanat, İş Bankası’nın kültür sanat alanındaki sosyal sorumluluk projelerinden biri olarak 2000 yılında kuruldu ve İstanbul’un kültür sanat yaşamını ileriye taşıma, yeni ve özgün projeleri sanatseverlerle buluşturma ve Kibele Galerisi aracılığıyla sahne sanatlarının yanı sıra plastik sanatları da destekleme misyonuyla hareket ediyor. 2000 yılından bu yana da İş Bankası müzik ve sahne sanatları alanındaki faaliyetlerini İş Sanat çatısı altında gerçekleştiriyor. Geçtiğimiz 14 yılda İş Sanat, Türkiye’nin en saygın kültür sanat merkezleri arasında yerini aldı.
Geride kalan 15 yıl içerisinde İş Sanat’ın Türkiye’nin kültür-sanat hayatına ne tür katkılarda oldu?
İş Sanat, bir konser salonu ve iki sanat galerisinden oluşan bir marka. Kalitesinden ve sanatsal çizgisinden ödün vermeden 15 yıldır sanatseverlere sahne sanatları alanında klasik müzik, caz, dünya müziği, modern dans, yerli projeler, ücretsiz şiir dinletileri, çocuk etkinlikleri sunuyor. Ayrıca Kibele ve İzmir sanat galerilerinde değerli Türk sanatçıların retrospektif sergilerine ev sahipliği yapıyor. Çok geniş bir yelpazede kültür ve sanatın her alanında yer almaya çalışıyoruz.
Bu yıl 1 Kasım’da 15’inci sezonu açtınız. Peki, nasıl geçti bu 15 yıl?
İş Sanat, geçtiğimiz 14 sezonda kendi çizgisini ve tarzını oluşturdu. Bizim açımızdan yıllar çabuk ve yoğun geçiyor. Başarılı bir konser salonu olarak sayıyoruz kendimizi, fakat buna rağmen her sezonun sonunda geriye dönüp neyi daha iyi yapabileceğimize bakıyoruz. Kendimizi sürekli geliştirmeye çalışan bir yapıyız. Gerek teknolojik ve dijital gelişmelerde gerekse sanatsal açıdan günümüzün ve çağımızın ruhunu yakalamaya çalışıyoruz. Bu durum sürekli gelişen ve dinamik bir yapıya sahip olmamızı sağlıyor. 15’inci sezonumuzu Şef Alpaslan Ertüngealp yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Hüseyin Sermet ile açtık. Mozart piyano konçertosu ve Mahler’in 9. Senfoni’sinin seslendirildiği görkemli bir açılış oldu. Alpaslan Ertüngealp 2000 yılında İş Sanat’ın ilk açılışını da gerçekleştirmişti.
Bir sanat yönetmeni gözünden değerlendirdiğinizde Türkiye’de kültür sanat alanında ne tür bir gelişim yaşandı bu süre zarfında?
İş Sanat’ın kurulduğu ilk yıllarda bulunduğu bu bölgede kültür sanat anlamında herhangi bir oluşum yoktu. Levent ve çevresi bir ticaret merkezi olarak tanımlanabilirdi. Dolayısıyla İş Sanat bu bağlamda bir ilki teşkil ediyor. Büyük bir ileri görüşlülük ve sabırla burayı bir kültür sanat merkezi olarak geliştirmek ve bir izleyici kitlesi oluşturmak için çok çalıştık. 14 yılın ardından hem sanatseverlerin etkinliklerimize gösterdiği ilgi hem de günümüzde yakın çevremizde gerçekleştirilen kültür sanat etkinlikleri bize doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Bunun ötesinde İş Bankası’nın misyonu gereği bizim görevimiz uzun soluklu ve sürdürülebilir bir yapı oluşturmak. Bu doğrultuda yaptığımız işi her dönemin sonunda tekrar değerlendiriyoruz ve zaman zaman bazı değişikliklere gidiyoruz. Mesela ilk başta etkinliklerimizin sayısı çok daha fazlaydı. Fakat rafine bir programın hem izleyicilerimiz açısından hem de yaptığımız işin sanatsal değeri bakımından daha doğru olacağını anladık. Zaman içerisinde müzik ve sanatı sevdirmeyi amaçlayan çocuk etkinlikleri ve genç sanatçılara destek vermek amacıyla Milli Reasürans’ta Parlayan Yıldızlar serimizi geliştirdik. Bu sezon seride yer alan genç müzisyenlerimizin sayısını dörtten altıya çıkardık. Sezonumuzun Parlayan Yıldızları ise Utku Asan (piyano), Hande Küden (keman), Poyraz Baltacıgil (çello), Oğulcan Yılmaz (şan/bas bariton), Ferhat Can Büyük (piyano) ve henüz 12 yaşındaki Elfida Su Turan (keman) oldu.
15’inci yıl kutlamaları kapsamında sanatseverleri ne tür sürprizler bekliyor?
Her sezonumuzda olduğu gibi 15’inci sezonumuzu da büyük bir titizlikle hazırladık. Oldukça genç ve dinamik bir sezon oldu. Münih Oda Orkestrası ve Alice Sarah Ott, Londra Filarmoni ve Ray Chen, Geneva Camerata ve klasikten popa çok yönlü bir repertuvara sahip akordeon sanatçısı Martynas Levickis, Rusya Devlet Akademi Senfoni Orkestrası ve Piyanist Behzod Abduraimov gibi dünyanın önemli sahnelerinde fırtınalar estiren klasik müziğin genç yıldızlarını köklü topluluklar, hatta dev orkestralarla buluşturuyoruz bu sezon. Klasik müzik dünyasının şu andaki en heyecan verici genç topluluklarından Chiaroscuro Quartet ve özel projede buluşturduğumuz Berlin Filarmoni Oda Orkestrası ve Efe Baltacıgil bu serimizin öne çıkan isimlerinden. Caz kuşağında ise caz müziğin yeni süper starı Anthony Strong ve trompetin dehalarından biri sayılan Tom Harrell öne çıkan sanatçılar arasında. Aralık ayındaki Trisha Brown ve Nisan ayında Jessica Lang dans topluluklarını ağırlayacağız. Yerli projelerde My Best Firends Are Vocalists isimli projesiyle ülkemizin ünlü basçılarından Ozan Musluoğlu, Tuluğ Tırpan önderliğinde Murat Beşer, Can Bonomo, Fatma Turgut gibi isimlerin yer alacağı Türk Rock Antolojisi konserleri olacak. Ayrıca dünya müziğinde müzikseverler tarafından ilgiyle takip edilen Dhafer Youssef ve Flamenko’nun yaşayan efsanesi Paco Pena’yı konuk edeceğiz.