16 Ekim Abone Ol
  • Haberler
    • Ajanslar / Konkur
    • Atamalar
    • Dijital
    • KSS
    • Haberler
    • Insights
    • Trend
    • Marketing Türkiye 101
    • Türkiye’nin Gündemi
  • Yaratıcı İşler
  • Dergiler
  • Etkinlikler
  • Söyleşiler
  • Kariyer
  • Yazarlar
  • Araştırma
  • Abone Girişi
  • Abone Ol
Bir “Modern Kadın” manifestosu: İrem Sak

Bir “Modern Kadın” manifestosu: İrem Sak

İrem Alimoğlu
1 hafta önce
5 dk okuma

Sadece oyunculuğuyla değil, kalemiyle de izleyiciyi yakalamayı başaran bir isim İrem Sak… Yalan Dünya’nın Tülay’ı, Ölümlü Dünya’nın Begüm’ü ve şimdi Modern Kadın’ın Pınar’ı… Özellikle kadın dünyasını mizah ve dramla harmanlayan İrem Sak, son dönemde hem başrolünü üstlendiği hem de senaristliğini yaptığı “Modern Kadın” projesiyle gündemde… Onu kariyerinde bambaşka bir noktaya taşıyan dizi, izleyicileri beyaz yakalı kadınların dünyasında trajikomik bir yolculuğa çıkarıyor. Sak ile yaptığımız keyifli sohbette “Modern Kadın”ın düşünce dünyasını, pazarlama sektörüne ve beyaz yakalılara bakışını, sektörde kadın karakterlerin temsilini ve dijital dünyanın dönüşümünü konuştuk…

Kariyerinizin başından bugü­ne dönüp baktığınızda sizi en çok dönüştüren proje hangisi oldu?

Kesinlikle Modern Kadın… Çün­kü bu proje beni hem insan hem de oyuncu ola­rak çok dönüştürdü. Yalnızca oynayan değil, aynı zamanda üreten bir oyuncu olma yolculuğumun profesyonel başlangıcı oldu bu proje. Oyuncu olarak çok fazla senaryo okuyorsunuz; tiyatro oyunları, diziler, filmler, müzikaller, reklam se­naryoları derken büyük bir arşivle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu süreçte bazı metinlerin çok iyi yazıldığını fark ederken, bazılarındaki eksiklik­leri de görmeye başladım. Özellikle kadın dün­yasının gerektiği kadar derinlikli işlenmediğini, bana gelen rollerin çoğunda bir şeylerin hep ek­sik kaldığını hissettim. Komedi yüzeysel kalıyor, dram ise hep aynı çerçevelerde dolaşıyordu. Bu farkındalıkla birlikte “Madem böyle bir gözlemin ve yeteneğin var, artık dönüşme zamanı” dedim kendime. Modern Kadın böyle doğdu.

Bir rolün size “evet” dedirtmesi için hangi unsurların olması gerekir?

Benim için, az ama akılda kalıcı; doğru yerde ve doğru tonda olan bir rol, başrolde olmaktan çok daha kıymetli. Ayrıca oyuncu olarak her yeni işin bana daha önce açılmamış bir kapı açmasını isterim. Mesela 10 farklı şarkıcıyı oy­nayabilirim ama her birinin farklı bir hikayesi, farklı bir iç dünyası olmalı…

Senaryoyu beğendikten sonra kast, yönetmen ve vizyon da çok önemli hale geliyor. Bir yol­culuğa kimlerle çıkacağımı, birlikte nasıl bir iş üreteceğimizi önceden hissetmek istiyorum. Bu ülkede artık oyuncular olarak buna daha da fazla dikkat etmek zorundayız. Çünkü iş sadece yetenekle ölçülmüyor; kimi zaman “Şu rolü şu oyuncuya verdik çünkü çok büyük bir kitlesi var” deniyor. Açıkçası bu kadar ticari yaklaşım benim mesleğime bakışımla çok ör­tüşmüyor. Belki de bu yüzden son dört yılda sadece Kuş Uçuşu ve Ölümlü Dünya’da yer al­dım, başka hiçbir projede görünmedim.

Sosyal medyanın oyunculuk kariyerini­ze ve izleyiciyle bağ kurmanıza etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sosyal medyanın bir oyuncunun kariyerinde belirleyici bir rol oynadığını düşünmüyorum. Jennifer Lawrence ya da Meryl Streep’in Ins­tagram’dan kariyer yönettiğini hiç zannetmi­yorum. Bu, bizim ülkemizde yaratılmaya çalı­şılan bir algı. “Sosyal medyanı iyi kullanırsan popüler olursun, iş alırsın” anlayışı bana çok doğru gelmiyor. Çünkü ben yaklaşık 3,5 yıldır neredeyse hiç paylaşım yapmayan bir oyuncu­yum ama buna rağmen çok şükür piyasadaki bütün önemli projeler önüme geldi.

Tabii ki projelerin PR döneminde sosyal med­yada daha aktif olmak, yapılan işi duyurmak gerekiyor. Ama onun dışında bir oyuncunun özel hayatındaki her detayı paylaşmak zorun­da olduğunu düşünmüyorum. Elbette sosyal medya izleyiciyle bağ kurmak için bir araç olabilir. Ama izleyicinin asıl takip etmesi gere­ken şey bizim işlerimiz. Güzel ve nitelikli projeler yaptığınız sürece seyirci zaten sizinle bağını ko­parmıyor.

Benim için oyunculuk, lüks bir hayat yaşamak ya da sürekli vitrin olmak demek değil. Aksine, sokaktan kopmamak ve hayatı gerçek haliyle gözlemleyebilmek çok daha kıymetli. Çünkü sanatçı kendini sürekli beslemeli ve geliştir­meli. Bu da sadece gösterişli hayatlarda değil, gerçek hayatın içinde mümkün.

Bir “Modern Kadın” manifestosu: İrem Sak

Bugüne kadar sizi en çok gururlandıran işiniz hangisi oldu?

Elbette Modern Kadın… Çünkü yaklaşık 3,5-4 yıl boyunca onun için savaştım, yayınlanabil­mesi için elimden gelen her şeyi yaptım. Mar­kalarla görüşmekten sponsorluk arayışına, kurgusuna, müziklerine kadar her detayında yer aldım. Kapı kapı dolaştım, sabırla uğraş­tım. Bu yüzden de altına imzamı atabileceğim en özel işimdir Modern Kadın.

Sizce Modern Kadın’ın hikayesindeki en etkileyici taraflar neler? Bir oyuncu ola­rak sizi en çok hangi yönleri cezbediyor?

Beni en çok çeken şey, hikayenin bu kadar gerçek ve samimi olmasıydı. Çünkü kariyerimde önüme kadın dünyasını bu kadar mizahi ve içten bir dil­le anlatan bir senaryo hiç düşmedi. Genelde ya fazla kurgusal ya da romantik komedi klişelerine sıkışmış işler oluyor. Oysa Modern Kadın, şehir­li bir kadının 2010’lar ve 2020’lerde yaşadığı en doğal sıkışmaları, en insani çelişkileri, tüm sami­miyetiyle anlatıyor.

Ben bir oyuncu olarak, önüme böyle bir rolün ko­lay kolay gelmeyeceğini bildiğim için bu dizinin yazım ekibinde olmaya karar verdim. Çünkü ka­dınların iş dünyasında, ilişkilerinde, ailelerinde karşılaştığı durumları, iyi ya da kötü, bir komedi filtresiyle seyirciye sunmak çok değerliydi. Pınar da bizim gibi “ben kimim, ne istiyorum, nereye aitim?” sorularını soruyor. Bu sorulara kesin bir cevap bulmadan, arayışın kendisini yaşıyor. İşte bu da diziyi seyirci için inandırıcı ve yakalayıcı kılıyor.

Modern Kadın, günümüz kadınlarının ya­şadığı ikilemleri ve dönüşümleri yansıtı­yor. Sizce dizinin izleyicilere vermek iste­diği en önemli mesaj ne?

Ben seyirci olarak Modern Kadın’dan en çok şu duyguyu alırdım: “Ben ne istiyorum? Gerçekten mutlu muyum seçimlerimde? Bir gün hayatımın aşkı çıkıp ‘her şeyi bırak, benimle başka bir ül­keye gel’ dese, hakikaten ne yapardım?” Modern Kadın işte bu tarz soruları seyircinin zihnine bı­rakıyor. Yani kesin bir mesajdan çok, kendi haya­tınızı sorgulamanızı sağlıyor.

Bir “Modern Kadın” manifestosu: İrem Sak

Dizide canlandırdığınız Pınar, bir marka müdür yardımcısı. Siz pazarlama sektö­ründeki profesyonellere dışarıdan bak­tığınızda nasıl bir profil görüyorsunuz? Bu gözleminiz Pınar karakterine nasıl yansıdı?

Pınar’ın özellikle “marka müdür yardımcısı” po­zisyonunda olması tesadüfi değil. Çünkü şirkette herkesten çok çalışan, en çok işin hâkimiyetine sahip kişi Pınar’dı ama kadın olduğu için hak et­tiği terfiye 10. bölümün sonunda bile ulaşamadı. Bu, iş dünyasında kadınların karşılaştığı görün­mez engellerin çok net bir yansımasıydı.

Marka tarafına gelince… Özellikle 2. bölümde Kubilay Aka’nın yer aldığı hikayede, reklam ve marka dünyasına hafifçe değindik. Eski reklam­lardaki yaratıcılığı ve orijinalliği çok özlüyorum. Bugün markaların kendini koruma refleksi, kre­atif insanları çok kısıtlıyor. “Buna değinmeyelim, markamıza zarar gelir” derken, özgün fikirlerin önü kapanıyor. Halbuki ajanslara biraz daha öz­gürlük tanınsa, çok daha yaratıcı işler çıkabilir.

Dizide beyaz yakalıların dünyasına bir yolculuk yapıyoruz. Sizce günümüzde be­yaz yakalıların en büyük sıkıntıları neler? Markaların bu kesimi anlaması için nele­re dikkat etmesi gerekiyor?

Eskiden mesai bitince iş de biterdi ama artık iş hayatı eve taşındı. Ekonomik bağımsızlık kaygısı, yoğun tempodan doğan tükenmişlik, performans baskısı, yalnızlık, kariyer belirsizliği ve sosyal ko­pukluk da diğer önemli sıkıntılar… Markaların beyaz yakalıları anlaması için samimi ve dürüst olmaları gerekiyor. Çünkü şu an ekonomik koşul­lar çok zor. O yüzden markalar, beyaz yakaların kısıtlı zamanlarını daha verimli kılacak pratik ve hayatı kolaylaştıran çözümler sunmalı…

Marka iş birlikleri yaparken hangi kriter­lere öncelik veriyorsunuz?

Kozmetikte hayvanlar üzerinde test yapmayan markalarla çalışmaya dikkat ediyorum. Hayvan deneyleri yaptığını bildiğim bir markayla, fiyat konuşmaya bile gerek kalmadan çalışmayı red­detmiştim. Onun dışında hayat felsefeme yakın markalarla iş birliği yapmaya özen gösteriyorum. Çünkü günün sonunda ben onların ismiyle anılı­yorum, onlar da benim ismimle. Dolayısıyla sa­dece insanların cebindeki parayı almak isteyen değil, gerçekten insanların hayatını kolaylaştı­ran, bir duruşu ve saygınlığı olan markalarla bir araya gelmek istiyorum.

featured İrem Sak
1 Yapay zekanın geleceğinde yerini Al: Sınırlı kontenjanlı AI LAB eğitimleri için hemen kayıt ol! Eğitimler 24 Ekim'de başlıyor!
Yapay zekanın geleceğinde yerini Al: Sınırlı kontenjanlı AI LAB eğitimleri için hemen kayıt ol! Eğitimler 24 Ekim’de başlıyor!
2 Stranger Things İstanbul’u ele geçirmeye geliyor!
Stranger Things İstanbul’u ele geçirmeye geliyor!
3 İletişimde anlam ekonomisi: Görünür olmak mı, görülmeye değer olmak mı?
İletişimde anlam ekonomisi: Görünür olmak mı, görülmeye değer olmak mı?
4 Çalışanlar yorgun olduğu için değil, görülmediği için tükeniyor!
Çalışanlar yorgun olduğu için değil, görülmediği için tükeniyor!
5 Adgager, Marketing Türkiye için araştırdı: İlk 6 ayın en başarılı reklam filmleri…
Adgager, Marketing Türkiye için araştırdı: İlk 6 ayın en başarılı reklam filmleri…
Güncel Haberler
İngiltere'de binlerce kişi Johnson & Johnson'a "kanser riski" sebebiyle dava açtı
İngiltere’de binlerce kişi Johnson & Johnson’a “kanser riski” sebebiyle dava açtı
Haftanın marka ajans iş birlikleri (10-16 Ekim)
Haftanın marka ajans iş birlikleri (10-16 Ekim)
5G frekans ihalesi tamamlandı! 2026'da kullanıcılarla buluşacak...
5G frekans ihalesi tamamlandı! 2026’da kullanıcılarla buluşacak…
Sosyal Medya
  • FACEBOOK
  • TWITTER
  • LINKEDIN
  • INSTAGRAM
  • YOUTUBE

İlgili Haberler

Apple Music’te çalma listesi ve şarkı aktarma dönemi başladı
Haberler
Apple Music’te çalma listesi ve şarkı aktarma dönemi başladı
İrem Alimoğlu
4 hafta önce
Danet’ten “Yeşil Zeka Projesi” ile geri dönüşüm çağrısı
Haberler
Danet’ten “Yeşil Zeka Projesi” ile geri dönüşüm çağrısı
Marketing Türkiye
1 hafta önce
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırdı: Yapay zeka, beynimizi tembelleştiriyor mu?
Haberler
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırdı: Yapay zeka, beynimizi tembelleştiriyor mu?
İrem Alimoğlu
10 Ağustos 2025
Sosyal medyada tepki çeken 11 reklam kampanyası...
Haberler
Sosyal medyada tepki çeken 11 reklam kampanyası…
İrem Alimoğlu
2 Ağustos 2025
  • Yarışmalar
  • Temsilcilikler
  • Etkinlikler
  • Yayınlar
Yarışmalar Yarışmalar Yarışmalar Yarışmalar Yarışmalar Yarışmalar
Temsilcilikler Temsilcilikler Temsilcilikler
Etkinlikler Etkinlikler Etkinlikler Etkinlikler Etkinlikler Etkinlikler Etkinlikler
Yayınlar

Esentepe Mahallesi, Kore Şehitleri Caddesi, No:7, Yegane Apartmanı, Kat: 2, Daire: 4,
Şişli/İstanbul

[email protected]
0 (212) 211 11 12

  • Haberler
  • Yazarlar
  • Söyleşiler
  • Yaratıcı İşler
  • Etkinlikler
  • Kariyer
  • Üye Girişi
  • Kayıt Ol
  • Hakkımızda
  • Künye ve İletişim
  • KVKK Açık Rıza Beyanı
  • Mesafeli Satış Sözleşmesi
  • Gizlilik, Kişisel Verilerin Korunması ve İşlenmesi Politikası

©2025 Rota Yayın Yapım Tanıtım Tic. Ltd. Şti. Bu Sitede Bulunan Yazı Ve Çizimlerin Her Hakkı Saklıdır.

Abone Ol
  • Haberler
    • Ajanslar / Konkur
    • Atamalar
    • Dijital
    • KSS
    • Haberler
    • Insights
    • Trend
    • Marketing Türkiye 101
    • Türkiye’nin Gündemi
  • Yaratıcı İşler
  • Dergiler
  • Etkinlikler
  • Söyleşiler
  • Kariyer
  • Yazarlar
  • Araştırma

© 2001 Rota Yayın Yapım Tanıtım Tic. Ltd. Şti. Bu Sitede Bulunan Yazı Ve Çizimlerin Her Hakkı Saklıdır.

Asquared WordPress Agency tarafından tasarlanmış ve kodlanmıştır.