Tüketim çılgınlığına çare aranıyor
Visa Güneydoğu Avrupa Bölge Genel Müdürü Berna Ülman ile 5 yıl önce başlatılan ve bugün 35 bin gence ulaşan “Paramı Yönetebiliyorum” sosyal sorumluluk projesini konuşuyoruz. Çünkü ERA’nın yaptığı 2009 Gençlik Araştırması gösteriyor ki gençlerin; %87’si ilerde yapmayı düşündükleri büyük satın alımlar için şimdiden para biriktirmeyi düşünmüyor, %40’ı kendini finansal konularda bilgili hissetmiyor, sadece %21’i düzenli bütçe yapma alışkanlığına sahip, sadece %24’ü harcamalarını düzenli olarak geriye dönük takip ediyor ve sadece %31’i enflasyonun etkisini hesap edebiliyor. Ayrıca gençlerin farklı finansal kavramlar hakkındaki bilgi düzeyi %30 ila %50 arasında değişiyor. Yani işin özü, gençler ceplerindeki çoğu harçlık olan parayı yönetmeyi bilmiyor. Hal böyle olunca kredi kartı kullanımı da, ödemesi de sıkıntılı oluyor. Oysaki gençler zamanında ödenmeyen kredi kartı borçlarının gelecekte bir “finansal sabıka” oluşturduğunun farkında bile değil.
Konu para-pul ise sayılarla konuşalım
Paramı Yönetebiliyorum projesinde UNDP verilerine göre çarpan etkisiyle 350 bin kişiye ulaşılmış. Rakamlar etkileyici ancak Infakto Research Workshop tarafından 2013 yılında gerçekleştirilen etki analizinin sonuçları da hayli ilginç. 5 yıl önce finansal konulardan bihaber olan gençler bilinçlenirken her ay düzenli birikim yapanlar %30’dan %62’ye çıkmış. “Paramı Yönetebiliyorum” projesinde alınan sonuçlar dikkat çekince Romanya, İsrail ve Bulgaristan’a sosyal sorumluluk projesi ihraç edilmiş. İspanya, Hırvatistan ve de Çek Cumhuriyeti’ne de uygulamak üzere hazırlıklara başlanmış.
Başarının nedeni doğru stratejik ortakların bir araya gelmesi
Proje kapsamında 15-30 yaş arası öğrenci ve gençlere farklı içeriklerle ücretsiz dersler veriliyor. www.paramiyonetebiliyorum.net üzerinden uzaktan eğitim modeli de kullanılıyor. Aralık 2013’ten bu yana 22 bin kişinin katıldığı eğitimler bir rekora koşuyor. Visa Bölge Genel Müdürü Berna Ülman projenin ortaklarının başarıda etkin rol oynadığını söylüyor. Paramı Yönetebiliyorum; Visa Europe’un üye bankaları, T.C Kalkınma Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği’nin ortak çalışmasının bir sonucu. Akran eğitim modelinin uygulandığı eğitimlerde 500’ü aşkın gönüllü genç görev alıyor.
Alınan başarılı sonuçlar BM ve OECD’nin de dikkatini çekmiş. BM Genel Sekreter Yardımcısı ve BM Kalkınma Programı (UNDP) Başkan Yardımcısı Sigrid Kaag, Berna Ülman ile İstanbul’da buluşup işbirliği olanaklarını değerlendirilmiş.
OECD, Paris ve İstanbul’da düzenlenen toplantılarda Berna Ülman’dan özel sektörün finansal eğitimdeki rolünü anlatmasını istemiş. Kalkınma Bakanlığı Onuncu Kalkınma Planı’nda finansal eğitimin yaygınlaştırılması konusunu resmileştirmiş ve eylem planları hazırlamış.
Bir zamanlar büyüklerin yastık altına attığı küçük birikimler vardı. El birliğiyle onları ortaya çıkarmayı başardık. İtirazım yok ama sanırım satın alma motivasyonun dozu biraz fazla kaçtı. Bu defa da ne kadar kazanıyorsan o kadar harca mesajları verilmeye başlandı. Visa’nın Paramı Yönetebiliyorum projesi pek çok açıdan değerli ama benim açımdan iki tanesi öne çıkıyor. Birincisi özellikle gençlerdeki tüketme çılgınlığına bir dur demesi ikincisi de Visa’nın varoluş nedenine ters bir duruşla çok harcatmak yerine kullanıcılarıyla kalıcı sağlam ilişkiler kurma çabası. Belki de bütün bunlar epeydir itibarı örselenen kredi kartlarına iade-i itibar sağlayabilir.
Sütaş’ta bir iletişim kazası olmuş olabilir mi?
Masanın etrafında Sütaş Genel Müdür Serpil Veral, Pazarlama Başkanı Ergun Ermutlu, Entegre Pazarlama İletişim Koordinatörü Eylem Karakaş Soyluoğlu, Kurumsal İletişim Koordinatörü Tülay Dalkılıç ve Başkan Danışmanları Şakir Erdem, Mustafa Salih ve Temel Aksoy oturuyor. Sütaş’ın yurtdışına da uzanan yeni pek çok yatırımı, süt sektörünün gelişimine verdiği karşılıksız eğitimler, biyoenerji ile sürdürülebilirlik çalışmaları bir başka yazımın konusu olacak çünkü karşımda bu kadar yetkili varken Muharrem Yılmaz’ı TÜSİAD Başkanlığından istifa ettiren olayı soruyorum. Genel Müdür Serpil Veral anlatıyor, “İçerdeki olaylardan çalışanlarımız ve ailelerinin haberdar etmesiyle bilgimiz oldu. Elbette sendikalı olmak tüm çalışanlarımızın hakkı ancak bu süreç işyerindeki huzurunu kaçıracak düzeyde olmamalı. E-devlet uygulamasıyla işveren kimin sendikalı ve hangi sendikadan olduğunu bilinmiyor. Bu nedenle süreç sendikalı işçilerin iş akitlerinin feshi gibi değil, huzursuzluk çıkaranların işten çıkarılmaları olarak değerlendirilmeli. Fabrika önünde eylem yapanların üstüne gübre atılmasına gelince. Eylemdeki işçiler de hala çalışanlar gibi mesai saatlerinde gelip gidiyorlar yani hafta sonu orada olmuyorlar. Her hafta sonu tekrarlanan gübreleme işlemi medyaya servis edilmiş. Gübrelerin toplandığı rezervuarın duvarları da yıkılarak durum daha da abartılı gösterilmiş. Biz hala içerde neden böylesine bir olayın olduğunu tam anlamıyla anlamış değiliz.“ diyor.
Serpil Veral gelinen durumdan hem çok üzgün hem de gergin. Bunun nedeni Sütaş’ın yaklaşık 40 yıllık tarihi boyunca ilk kez böylesine bir durumla karşılaşıyor olması. Doğru olmadığı söylenen Sütaş satışlarının düştüğü haberlerinin çalışanları tedirgin ettiğini düşünüyorum. Çünkü düşüş daha az istihdam demek. Elbette Sütaş olayı hafife alınmamalı. Hatta sendikalılaşmak gibi yasal bir hakkın neden işyeri huzurunu bozduğunu ve gerisinde nasıl bir mesaj verilmek istendiği acilen öğrenilmeli. Ancak sütçülerle uğraşırken başta maden olmak üzere inşaat ve tersanelerimizde her yıl yüzlerce çalışanın hayatını kaybettiği alanlar da gözden kaçmamalı.
Kaynak: Zaman