“Makers” Hareketi
Yaratıcılıkla beslenen çok iddialı yeni bir hareket bütün dünyayı kapsama altına almış durumda. Her sene onlarca festival düzenleniyor, yüzbinler toplanıyor. Hareketin Türkiye’de de sadık bir takipçi kitlesi var. Evet, Makers hareketinden bahsediyorum. Sosyal medya, Y kuşağı, internet, yeni teknolojiler, 3 boyutlu yazıcılar, crowdfunding, yaratıcılık bir araya gelince yepyeni bir alt kültür tetiklenmiş durumda.
Herkesin Porof Zihni Sinir Olduğu Bir Dünya
Global hareket 2000’lerin ortasında başlamış olsa da, bana göre hareketin gizli liderlerinden biri büyük üstat İrfan Sayar. Kendisi “Makers” kavramından haberdar mıdır bilemiyorum. Ancak ünlü karakteri Porof Zihni Sinir aslında tam bir Maker. Muhteşem tasarımlara yeniden göz atmak için http://www.zihnisinir.com/
Sitesinde İrfan Sayar kendisini şu şekilde anlatıyor: “Manisa’da doğan İrfan Sayar, çocukken, çiftçi olan anne ve babasıyla köye gittiğinde, şehirden götüremediği oyuncaklarının yerine köyde çamur, ahşap gibi malzemeler kullanarak kendi oyuncaklarını üretmeye başladı. Bir süre sonra gerçek oyuncaklardan kendi yaptıklarından aldığı keyfi almadığını fark etti. İşte bir yaratıcılık öyküsü bu biçimde başladı…”
Maker ruhunu belki de en iyi tanımlayan cümle işte bu paragrafta gizli: “…gerçek oyuncaklardan kendi yaptıklarından aldığı keyfi almadığını fark etti.” Evet, bu hareket içinde yüzbinlerce Zihni Sinir var.
Gelin Makers ruhunu biraz daha yakından tanıyalım.
“We are Makers”
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’ye uğrayan Make: dergisinin editörü Dale Dougherty sunumunu bir okul panosunda gördüğü yazıyı paylaşarak bitirdi. “Basit bir detayı keşfedersen hayat senin için çok daha uçsuz bucaksız olabilir. Hayat diye adlandırdığın, etrafında gördüğün hemen her şey senden daha akıllı olmayan diğer insanlar tarafından tasarlandı. Değiştirebilirsin hayatı, etkileyebilirsin. Kendi eşyalarını yapabilir, başkalarıyla paylaşabilirsin.” Ünlü editör bu cümlelerin Maker hareketinin manifestosu olabilecek kadar güçlü olduğunu belirtti.
Sunumunda Dale 3 önemli kaymadan bahsetti. İlk kayma kültürel anlamda… Para yerine yeteneğin konuştuğu; insanların tüketmektense yaratmaya odaklandığı; bunun sonucunda da satın alma yerine yapmaktan bahsettiğimiz yeni bir kültür söz konusu.
Bu yeni kültürdeki eğitim öğrenim de oldukça farklı. Resmi yerine gayri resmi bir düzen var; hayatı tiye alan, aşırı ciddiyetten hoşlanmayan bir ortam oluşturuluyor. Burada bilgi kadar deneyim de ön planda. Maker’lar deneyerek öğreniyor. Rekabet yerine işbirliği, paylaşma benimseniyor. Zaten dergi ve festivallerin ana amacı paylaşmak için ortamlar yaratmak. Zira herkes kendi yarattığı eserler aracılığı ile sosyalleşmek istiyor.
Son kayma ise ekonomi alanında. Risk almanın çok doğal bir erdem olduğu, meslekler yerine yeteneklerin ön plana çıktığı, daimi işler yerine projelerin konuşulduğu, fabrikasyon yerine kişisel üretimin değer kazandığı bir düzen hayal ediyor Maker’lar.
Araçlar
Wikipedia Maker hareketini DIY (Do-It-Yourself) akımının teknoloji tabanlı bir alt kültürü olarak tanımlıyor. Hareketi besleyen en önemli damar internet. Ancak sıradan insanlar tarafından henüz keşfedilmemiş daha pek çok araç seti bulunuyor.
Araçlardan akla ilk gelenler üç boyutlu yazıcılar ve diğer 3 boyutlu cihazlar… 3D yazıcı pazarında güçlü markalardan biri olan Makerbot’un kurucuları arasında hareketle özdeşleşen isimler de var. Makerbot ismi bile hareketi çağrıştırıyor… İlk modelin duyurusu 2010 Eylül’ünde New York’ta düzenlenen Maker festivalinde yapılmış zaten. 3 boyutlu yazıcıların, sonrasında da 3 boyutlu tarayıcıların pazara girmesi toplam Maker hareketine ivme kazandırmış.
Bir diğer önemli araç seti “Ardunio”. Ardunio’nun hedef kitlesi sanatçılar, tasarımcılar, interaktif nesneler ya da araçlar yaratmak isteyen her türlü yaratıcı kişi… Açık kaynaklı bir platformdan bahsediyoruz. Elektronik prototipler tasarlamak için geliştirilmiş bir sistem… Kolay kullanımlı donanım ve yazılım modüllerinden oluşuyor.
Benzer mantıkla geliştirilen bir diğer platform da Raspberry Pi. Orijinal sistem İngiltere’de çocuklara bilgisayar teknolojilerini öğretebilmek için geliştirilmiş. Maker’lar tarafından baş tacı edilmesi ise 2010 sonrasına denk düşüyor.
Araçlar sadece teknolojik değil. Görsel Düşünmeyi (Visual thinking) sağlayan pek çok aracın da önemli rolü var. Ne de olsa hareketin temel prensiplerinden biri “bir şeyi yaratacaksan önce görselleştirmelisin”.
Kitaplar
Konuyla ilgili yazılan kitaplar arasında kuşkusuz en ünlüsü “Makers – The New Industrial Revolution”. Chris Anderson kitabında bu amatör hareketin yepyeni bir endüstriyel devrimi tetikleyeceğini iddia ediyor. Wired dergisinin efsane editörü Anderson kendisini de bir Maker olarak tanımlıyor. Kendisini “drone”lara adamış; telefon ile kontrol edilen bu uçan cihazlar da en az 3 boyutlu yazıcılar kadar heyecan verici…
Diğer kitaplar arasında Eric Von Hippel tarafından yazılan “Democratizing Innovation” var. Yazarın sorduğu ana soru “İnovasyon nereden gelir?” Özünde Maker felsefesi yatan kitapta bir ürünün mükemmel kılacak olan kullanıcısıdır fikri ön plana konuyor. Bir bölümde dağ bisikletçiliğinin tarihine iniyor ve bu spora gönül vermiş bisikletçilerin bisiklet tasarımına getirttikleri yenilikleri, aslında kullanıcıların üreticileri nasıl etkileyebileceklerini, sistemi nasıl değiştirebileceklerini anlatıyor.
Bir diğer kitap da Cory Doctorow’a ait. Hareketin bir parçası olan yazar, konunun ruhuna uygun bir şekilde romanından para almıyor: Ücretsiz olarak indirmek mümkün.
Pazarlama ve Maker
Redbull’un son üç senedir Türkiye’de de düzenlediği Uçuş Günü (eski adıyla Flugtag) etkinliği de Maker hareketinin pazarlama amaçlı kullanımına güzel bir örnek… Sonuncusu Mayıs 2013’te Caddebostan Sahil’de gerçekleşen etkinliği toplam 140 bin kişi izlemiş. Slogan: “Hazerfen’in torunları uçuyor.” Sahi, Hazerfen de ilk Maker’lardan biri değil mi?
Kuralları hatırlayalım: Kendi uçağını kendin yap, uçağına bin ve denize doğru harekete geç… Binlerce kişinin önünde uç uçabildiğin kadar… En uzağa giden kazanır.
Maker hareketinin bütün kuralları devrede: yaratıcılık, orijinal olmak, yapmak, denemek-yanılmak-yılmadan tekrarlamak, “tecimsel” kaygılara düşmemek, yaptığın eserle gurur duymak, on binlerin önüne korkusuzca çıkmak, sergilemek, rekabet için değil eğlenmek için yarışmak… An itibariyle teknolojik yenilikler çok fazla kullanılmasa da önümüzdeki yıllarda teknolojinin etkisini artıracağından eminim.
Özetle…
Hazerfen’in, Porof. Zihni Sinir’in, Deli Emin’in, Doğan görünümlü Şahin’lerin çıktığı bu topraklardan daha nice Maker çıkacağından eminim. Türkiye’de düzenlenecek ilk festivali heyecanla bekliyor, Dale’i bizlerle tanıştıran Gelecekhane’ye teşekkür ediyorum.