Dijital Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik
Fatma ÇELENK
Mobil telefon ve akıllı cihazların hızla yaygınlaşmasıyla artık bilgiye 7 gün 24 saat ulaşılabilen bir dünyanın kapıları ardına kadar açıldı. Bir dönemin en büyük haber kaynağı olan radyo, 50 milyon kullanıcıya tam 38 yılda, televizyon ise 13 yılda ulaşmışken, internette bu süre dört yıla, iPod’ta ise üç yıla kadar düştü. Bugün tüm dünyada 1 milyara yakın insan her gün bilgi almak ya da eğlenmek amacıyla Facebook’a giriyor. YouTube, şu anda dünyadaki en geniş ikinci arama motoru. Wikipedia’da ise 34 milyondan fazla başlık var. İsteyen herkes cebindeki küçük bir telefon yardımıyla istediği bilgiyi bulabiliyor ya da dilediği içeriği oluşturabiliyor.
Dijital dönüşüm bir yandan tüketicilere daha kolay ve etkili şekilde ulaşılabilmesini sağlarken, diğer taraftan tüketici ile pazarlama uzmanlarının ilişkilerini tamamen değiştirmek üzere.
Bugün dijital dönüşümü gerçekleştirmeyi hedefleyen şirketler, bütünleşik yaklaşımla hazırlanan projelere imza atmak; zihinlerdeki marka algısını olumlu yönde geliştirecek bir anlayışla ilgi çekici, akılda kalıcı, marka değerini artıran içerikler üretmek zorunda. Aslında dijitalin müşteri ve markayı birbirine yakınlaştırması, aradaki sınırları ortadan kaldırması bugüne kadar ele geçmeyen birçok fırsatı da kurumların ve profesyonellerin önüne sermiş durumda. İşte bu noktada önemli olan markaların bu değişime ayak uydurabilmeleri, hatta önüne geçebilmeleri. Markalar bunu başarabildikleri takdirde sürdürülebilirliklerini koruyabilecekler.
Dijital dönüşümde en iyi örneklerden biri de J. Walter Thompson Amsterdam reklam ajansının ING’nin inovatif bir banka olduğunu anlatmak için hazırladığı sıra dışı projesi! Proje imkansız bir soruyu cevaplıyor. O da şu: Yapay zekalı bir bilgisayar Rembrandt kadar iyi bir tablo yapabilir mi?
ING’nin yapay zekalı bilgisayarları yüzlerce Rembrandt tablosunu fırça darbelerinden ışığın kullanımına, tablodaki karakterlerin bakış açısından renklerin tonlarına kadar analiz etti. 3D printer tekniği ile de Next Rembrandt tablosu gerçekten basıldı ve sanatçının önemli eserlerinin bulunduğu müzede sergilendi.
Hollanda sanatının Altın Çağı’nın en tanınmış temsilcisi Rembrandt, INGBank ile yeni bir eser üretmiş oldu. 148 milyon pikselden oluşan tablo Cannes Lions’da Yaratıcı veri ve Siber dallarında Grand Prix ödülüne layık görüldü.
The Next Rembrandt projesinde de görüldüğü üzere dijital dönüşüm artık farklı noktalara taşınıyor.
Dönüşümdeki en önemli kaynak ise inovatif ve fayda odaklı düşünce sistematiği… Bugün sadece bir web sitesi kurmak ya da sosyal medya faaliyetinde bulunmak asla yeterli değil! Ve en önemlisi de dönüşümün bir strateji çerçevesinde yapılması gerekiyor ki, sürdürülebilir büyümeye katkısı olsun… Bu yüzden riskleri yönetmek (itibar-kredibilite), fırsatları genişletmek (yetkin İK, sosyal fayda) ve oyunun kuralını değiştirmek (yeni iş modeli, yeni pazarlar, tüketici trendleri), kritik dönüşüm noktaları olarak göze çarpıyor.
Sürdürülebilir gelecek için harekete geçmeliyiz
Küresel ekonomideki büyük dönüşüm nedeniyle ister gelişmiş isterse gelişmekte olsun, tüm ülkelerde rekabet giderek keskinleşiyor. Böyle bir rekabet ortamında başarılı olmanın iki kritik anahtarı var: Dijital dönüşümü sağlamak ve ortak fayda hedefleyen projelere imza atmak. Çünkü gelecekte iş yapma biçimleri daha fazla şeffaflık, rekabet ve talepkârlıkla karşı karşıya kalacak.
Dünün güçlü markalarından farklı olarak bugünün markaları, küresel sorunların yaşamı zorlaştırdığı bir dönemde başarılı bir sürdürülebilirlik stratejisi geliştirmek zorunda. Çünkü bugün bir kurumun uzun yıllardır başarıyla devam eden varlığı, doğru bir dönüşüm-entegrasyon stratejisi geliştirememesiyle üzücü bir şekilde sonlanabilir. Ancak, başarılı bir sürdürülebilirlik stratejisini hayata geçirmek ve uygulamak da oldukça uzun çalışma süreci gerektiriyor. Örneğin; bir yiyecek-içecek şirketi olan Nestle’nin bugün bir beslenme, sağlık ve bakım şirketine dönüştüğünü, IBM‘in bir bilgisayar şirketinden teknoloji şirketine dönüştüğünü, ders kitapları yayımı yapan Pearson şirketinin eğitim sonuçlarını iyileştiren bir şirkete dönüşümünü görebiliriz. Ya da Meksika’nın en büyük çimento şirketi olan Cemex’in yeni pazarlar yaratma ve öncü şirket olarak iş yapma biçiminde geliştirdiği yeni stratejilerle ürüne odaklanmak yerine çözüm üreten teknolojilere odaklandığını söyleyebiliriz.
Dijital dünyada topyekûn itibar için son dönemde hayata geçirilen önemli inisiyatifler var. Örneğin; global markaların desteklediği ‘Collectively’ dijital sürdürebilir yaşam platformları… Dijital Sürdürebilirlik Platformu, dünyamızın kötüye gidişinin tüm sorumluluğunu insanlara ve kurumlara yönelten medyaya karşı olarak, dünya için yapılan iyi şeyleri gün ışığına çıkarmayı amaçlıyor.
Bütün bu bileşenlerin, başarı ve doğru yönetim ortamında buluşmasıyla; toplumda güven hissi uyandıran, gelecek planlarını doğru sürdürülebilir stratejilerle birleştiren, varlık ve itibarını şeffaflık temelinde büyüten kurumlar hayatta kalmaya devam edecek.