Yağmur çizmesi modasının şaşırtan tarihi
Çamurda, su birikintisinin olduğu yerlerde çok kullanışlı olan, giymesi ise bir o kadar pratik yağmur botları tüm bu kullanışlı özelliklerinin dışında yıllardır kış ve bahar aylarının vazgeçilmez modası. Peki yağmur botlarını bu kadar çekici kılan ve modaya dönüştüren sebepler nelerdi?
Hunter markası savaş sonrası yıllarda yağmur çizmelerine renk kattı. Şu anda 16 çeşit seçeneği ile piyasada büyük talep görüyor. Okyanus mavisi, açık pembe, avcı yeşili ve tabiki sarı en çok satılanlar arasında. 1856 yılında iki Amerikalı ünlü girişimci tarafından İskoçya’da kurulan marka bot üretiminde hâlâ vulkanize kauçuk kullanıyor.
Yabancı devlet başkanları Beyaz Saray’ı ziyaret ettiğinde, çay setleri ve yağlı boya tablolar gibi çok değerli diplomatik hediyeler getirirler. David Cameron İngiltere’nin Başbakanı olduğu dönemlerde Beyaz Saray’ı ziyaret ettiğinde alışılmışın dışında bir hediye ile saraya gider. Obama’nın iki kızına da bir çifti 150 dolar olan Hunter bot hediye eder ki bu hediyeleri diplomatik standartlara göre ucuz olarak nitelendirmek yanlış olmaz.
1800’lü yıllara geri dönersek aslında her şey Wellington’ın ilk dükü olan Arthur Wellesley ile başlar. Wellesley ayakkabıcısına 18. yüzyılda kullanılan botları yenilemesini ve dana derisinden yapmasını söyler. Dolabını değiştirmekten hiç hoşlanmayan dük kendine hem cephede hem avcılıkta hem de evde giymek için birkaç çift bot yaptırır. Zamanla İngilizler tarafından moda olan bot daha hafif ve yürüyüş yapmaya da uygun hale getirilir ama hala günümüzdeki şeklini almamıştır.
1844 yılında vulkanize lastik geliştiren Charles Goodyear meşhur yağmur çizmelerinin şimdiki görünümünü kazanmasında en büyük rollerden birine sahiptir. 1856 yılında Amerikalı bir girişimci olan Henry Lee Norris İskoçya’ya gelerek Charles Goodyear ile görüşür ve birlikte bir fabrika kurarlar. Wellington dükü Arthur Wellesley’nin botlarından ilham alan iki girişimci botların yapımında vulkanize kauçuk kullanır ve İngiliz ordusundan çok sayıda sipariş alırlar.
Birkaç isim değişikliğinden sonra bu iki ortağın ürettiği botlar nihayet ismini bulur ve günümüze gelen Hunter markası ilk defa telaffuz edilir. Sarı yeşil gibi klasik renkler dışında ilk defa savaş yılları sonrası renk çeşitliliğine başlanır. Zamanla kraliyet ailesinin dikkatini çeken marka esas popülerliğini Lady Diana sayesinde kazanır. Meşhur yeşil Hunter’ı çok beğenen Prenses Diana’nın nişanında (1981) prens Charles ile çektirdiği fotoğrafta ayağında Hunter marka bot vardır.
Bir süre kraliyet ailesinin etkisiyle meşhur olan Hunter markası 2000’li yıllara geldiğinde havasını kaybetmeye başlar ve 2005 yılında iflasın eşiğinden döner. Nasıl döndüğünü ise kelebek etkisiyle açıklayalım; 2005 yılında Glastonbury Festivali’nde iki saat yağmur yağar. O sırada kısa şortu ve ayağında yağmur çizmeleriyle Kate Moss belirir. Moda dünyasının ikonu olan Moss’un bu tarzı resmen tüm dünyayı etkiler ve Hunter yeniden eski popülerliğini kazanır. Festivale yağmur yağmasaydı ya da Kate Moss orada olmasaydı belki de Hunter iflastan kurtulamayacaktı.
Haberimizin başında bahsettiğimiz gibi günümüzde hala çok moda olan Hunter botların son etkileyicisi Beyaz Saray’a giderken Obama’nın kızları için aldığı Hunter botlar ile James Cameron oldu. Cameron İngiltere’de de Hunter botları sık sık kullandı.
Not: İngiltere’de 1800’lerin başında Wellington Dükü tarafından sipariş edilen botlar zamanla lügata da girer ve Wellington kelimesi “yağmur çizmesi” olarak da kullanılır.
kaynak: adweek