
Turizmde yeni yaklaşım: “Pozitif Travma”
Sadece bir otel değil, bütüncül bir yaşam alanı: Gastronomi, sanat, spor ve doğayla iç içe bir deneyim! Likya güneşinin sarıdan altına çalan tonlarıyla ışıldayan bir sabah… Fethiye’nin dünyaca ünlü Çalış Koyu’nda artık sadece deniz ve güneş değil; zarafet, sanat ve sürdürülebilir lüks de konuşuluyor. Çünkü burası artık XO Cape Arnna!
15 Nisan’da kapılarını açan ve Melden Group’un yeni markası XO Collection çatısı altında Türk turizmine yeni bir soluk getirmeyi hedefleyen bu tesis, “New Era on the Turkish Riviera” mottosuyla yola çıkmış. Ama buradaki “yeni dönem” bir slogandan ibaret değil.
Peki nedir burayı bu kadar özel kılan?

XO Cape Arnna’nın sadece taş ve tuğladan oluşan bir yapı olmadığını fark etmemek mümkün değil. XO Cape Arnna Genel Müdürü Burç Özarutan bu vizyonu şöyle anlatıyor: “Bu projeyi 200 milyon euroluk büyük bir yatırımla hayata geçirdik. Yılda 25-30 bin misafire unutulmaz bir deneyim sunmayı hedefliyoruz. Amacımız sadece konaklama değil; her bir misafirin kendini özel hissetmesini sağlayacak bir atmosfer yaratmak.”
Ve bu atmosfer sadece konforla sınırlı değil: Burası aynı zamanda bin 200 kişiye doğrudan istihdam sağlayan ve bölge ekonomisine değer katan bir ekosistem.
“Kalbinde sanat var”
Girişte sizi karşılayan heykeller, odalarda rastladığınız çağdaş sanat eserleri ve lobide açılan sergiler… Tüm bunlar sadece estetik bir dokunuş değil; sanatın günlük yaşama dahil edilmesini amaçlayan bir felsefenin yansımaları.
Otelin sanat vizyonunu sorduğum Özarutan’dan aldığım yanıt oldukça net: “Sanatı sadece duvarda değil, atmosferde de hissettirmek istiyoruz. Ahmet Oran, Merve Hasman, Canan Erdönmez gibi sanatçılarla çalıştık. Ayrıca Sevil Dolmacı Art Gallery ile iş birliği içindeyiz”.
Elbette çocuklar da unutulmamış. Uçurtma sanatçısı Zahit Mungan’ın atölyeleriyle minikler sanatla tanışırken, rengârenk uçurtmalar gökyüzünü süslüyor.
Beş duyunun armonisi






Burç Özarutan’ın sözlerinden sanat yaklaşımının iş yapış şekillerine de yansıdığı hissediliyor. Tüm süreci beş duyunun armonisi olarak özetliyor: “Biz otel tasarlarken beş duyuyu bir bütün olarak düşünüyoruz. Görmeli, duymalı, koklamalı, tatmalı, dokunmalı… Bunlardan biri bozulduğunda, tüm deneyim sekteye uğruyor. Ses biraz yükselse hikâye hemen bozuluyor. Ya da kötü bir koku tüm atmosferi mahvedebiliyor. Bu yüzden biz restoranlardan odalara kadar her alanı ‘beş duyu kontrol listesi’ ile değerlendiriyoruz.”
Oteldeki 17 restoran ve 18 bar, klasik “her şey dahil” anlayışına başkaldırıyor. İtalyan mutfağından Asya füzyonuna, Fethiye’nin yerel malzemelerinden vegan lezzetlere kadar her damak tadına hitap eden bir seçenek var.
Dünya’da yakaladığı popülerliğin ardından Türkiye’de ilk kez XO Cape Arnna’da açılan The Duchess ise gün batımı ve deniz manzarasıyla ilgi topluyor. The Duchess ile aynı ambiyans ve manzaraya sahip olan et restoranı Mucho Gusto Steak House da lezzeti ve eğlenceyi bir arada vadediyor.
XO Cape Arnna aslında iki ayrı konsepti bir arada sunuyor: Aileler için “The Resort”, yetişkinler içinse “The Club”. Bunun ardındaki stratejiyi Burç Özarutan şöyle açıklıyor: “Tatil artık tek tip değil. Kimisi çocuklarıyla eğlenmek istiyor, kimisi ise sessizlik arıyor. Biz bu iki ihtiyacı birbirinden ayırmadan çözmeyi başardık.”
“Pozitif travma(!)”
Bir saat satın alırsınız, onu takarsınız. Sahip olduğunuzu hissedersiniz. Ama turizmde işler farklı… Bir yerde konakladığınız süre boyunca deneyimler biriktiriyorsunuz. Giderken geriye fotoğraflar, videolar ve hatıralar kalıyor.
Sundukları deneyimi Özarutan “Ben buna ‘pozitif travma’ diyorum. Çocukken ilk kez bindiğiniz hız treni ya da yüzmeyi ilk öğrendiğiniz an gibi… Biz de burada insanlara ilkleri yaşatmak, unutamayacakları anlar yaratmak istiyoruz. Beş duyularına hitap eden bir tasarım, mimari ve hizmet anlayışıyla bu deneyimi inşa ediyoruz” sözleriyle özetliyor.