Seçim iletişim sektörünü nasıl etkiledi?
Türkiye, 1 Kasım seçimlerini nihayet atlattı. AK Parti’nin yüzde 49.48, CHP’nin yüzde 25.31, MHP’nin yüzde 11.90, HDP’nin ise yüzde 10.75 oy aldığı seçimlerden tek parti iktidarı çıktı. Peki, sonuçlar iletişim sektörüne nasıl yansıyacak? Ali Saydam’a göre iletişim sektörü 2016’ya 31 Ekim günü hissettiğinden daha pozitif duygularla girecek…
Haber: Sercan Meriç
Seçimler geride kalırken, ortaya çıkan tablo halen tartışılıyor. Sonuçların sosyal ve ekonomik açıdan Türkiye’nin geleceğine nasıl etki edeceği kamuoyunca tartışılırken, iletişim sektörü de kendi içinde tartışmayı sürdürüyor. Marka Danışmanı Ali Saydam, seçim sonuçlarının tüm sektörleri ve iletişim sektörünü nasıl etkileyebileceğine ilişkin en iyi ipucunun Moody’s’in yaptığı açıklamada bulunduğunu hatırlatıyor ve şöyle diyor: “Moody’s açıklamasında yaklaşık olarak ‘Biz kimin iktidarda olduğuna değil, uygulamalara bakarız’ diyor. Lord Palmerston’un 1848’de Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmasında ilk kez altını çizdiği, daha sonra da Henry Kissinger’in “Beyazsaray Yılları” adlı kitabında ABD’ye uyarladığı ünlü söz gibi: ‘Britanya’nın ebedi müttefikleri ve kalıcı düşmanları yoktur; Britanya’nın ebedi ve kalıcı çıkarları vardır.’ Seçimin hemen ertesi günü, ekonomi dünyası ‘istikrarı’ satın aldı ve piyasalarda son derece etkili bir pozitif hava esmeye başladı. Bu havanın sürdürülebilir olması gerekir. Bunun için ikinci işaretini ise Sayın Başbakan Davutoğlu hükümeti kurduğu zaman alacağız. Kimlerin iş dünyasına yöne verecek mekanizmanın başına getirileceği, yine bütün hesapları değiştirebilir.”
“31 Ekim’den daha olumlu bir atmosfer var”
AK Parti’nin seçim bildirgesiyle mecliste okunacak hükümet programı arasındaki uyumun üçüncü işaret olacağına değinen Saydam, seçmenlerin AK Parti’ye oy verirken seçim bildirgesini ayrıntılı olarak incelemediğini, ancak bildirgenin AK Parti’nin ruhunu yansıtması ve bu ruhun hükümet programına ne kadar yansıyacağına benchmark teşkil etmesi açısından önemli olduğunu vurguluyor. “Bu üç işaretin üzerindeki şemsiye ise Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın rekabetin ‘hasım’ gibi görülmemesi gerektiği yolundaki açıklamaları” diyen Saydam, sözlerini şöyle noktalıyor: “Bu 3+1 saptamasına; bütün dünyanın gözlerini diktiği bölge dinamiklerinin nasıl gelişeceğinden başlayıp; İran, Rusya, Çin ve ABD’ye kadar uzanan bir coğrafyada ortaya çıkacak özel konjonktürel gelişmelerde özellikle de FED’in faizleri artırıp artırmayacağı mesela iletişim sektörünü doğrudan etkileyebilir. Gördüğümüz o ki, diğerleri gibi iletişim sektörü de 2016’ya; 31 Ekim günü hissettiğinden çok daha pozitif duygularla girecektir.”