Onur Uzun: “Az alıcı olursa, satıcı firmaları platformda tutmakta zorlanıyor.”
Google Hangouts üzerinden canlı yayınla ekranlara gelen TRKPA TV’de 1 Mayıs Pazar akşamı, Platform Temelli İş Modelleri konuşuldu.
İbrahim Kırcova moderatörlüğünde 21.00’da başlayan programın konukları Onur Uzun ve HBR Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan “Arz temelli iş modelleri yerini talep temelli platformlara bırakıyor. Tek başına iş yapan şirketlerin yerini, çok sayıda şirketin bir araya geldiği platform modelleri alıyor. Talep yönetiminde yeni dönem işbirliği ve paylaşım ekonomisi üzerinden yükseliyor. ” başlıkları çerçevesinde güncel örnekleri değerlendirdi.
Programdan önemli notlar şöyle:
Prof. Dr. İbrahim Kırcova: “Platform temelli iş modeli, özünde bilgi paylaşmaya dayanan, data kullanmaya dayanan, içeriğe dayanan bir iş modeli. Bu modellerin ortak paydası datayı çok iyi kullanmaları ve organize etmeleri, tüm değer üreticileri bir araya getirebilmeleri.
Türkiye’de rekabet kurulu bu tip davalara bakmaktadır ancak global bir iş modelinin yarattığı tehdidi önleyebilecek bir mekanizma yok.
Global iş platformları pek çok kişi tarafından kullanılıyor. Bir yandan tüketici talebi büyümekte, öteki taraftan yerli iş modellerinin haksız rekabetten dolayı uğradıkları zarardan dolayı sesleri daha yüksek çıkıyor.
Öneriler ve düzenlemeler üzerine konuşulmaya başlanmıştır. Platform bazlı iş modellerinin zayıf taraflarından birisi bu şekilde birden ortadan kalkabiliyor.
Bu tür platform bazlı iş modellerinin gelişmesi ve büyümesi işbirliği modelleri yaratmaktadır. Bu durum da yeni bir iş kültürüne işaret ediyor. Geleneksel iş modellerinde herkes bilgiyi kendine saklarken, günümüzde bilgi paylaşımı yapılıyor. Platform içinde de bir rekabet söz konusu. İşbirliği, paylaşım, data kullanımı, güvenlik, çözüm kültürü gibi konular ön plana çıkıyor. Bu yapının tamamı kaotik. Erişimin birdenbire durdurulabiliyor. Bu da platform bazlı modellerin en önemli handikaplarından biri.
Türkiye’de iş yapan bütün şirketlerin işbirliğini ve paylaşımı özümsemesi gerekiyor. Bu kavramların zarar değil fayda getireceğinin anlaşılması önem taşıyor.
Mevcut iş modellerinin dönüştürülmesiyle ilgili büyük sorunlar yaşanıyor. Hala tüm iş dünyasını x kuşağı yönetiyor ve x kuşağı da yeni iş kültürünü tanımayan bir kuşak. Y kuşağı iş dünyasına hakim oldukça yeni iş kültürünün yerleşeceğini ve platforma dayalı iş modellerinin gelişeceğini ve çıkacak sorunların daha rasyonel şekilde çözüleceğini söyleyebiliriz.
Katma değeri yüksek ürünler oluşturmak için inovasyon, ARGE, üniversite sanayi işbirliği gibi konulara önem verilmeli.”
Serdar Turan: “Son dönemde platform iş modelleri üzerinde çok fazla konuşulan bir konu. HBR’de bu konu işlendi. Hepimizin bildiği iş modellerinde bir değişim yaşanıyor. Günümüzde artık kaynakların çok fazla sahip olunmasına gerek olunmayan bir dünyadan bahsediyoruz. Platform sağlayanların arzı sağlayanlar ve talebi oluşturanları bir araya getirip bir sinerji sağladığı ve bunun sonucunda değer sağladığı bir yapı oluştu.
Platform iş modelleri kendi başlarına ciddi büyüklükte bir hacme gelmeye başladılar. Bu modeller kabul edilmiş durumda. Konvansiyonel modellerin önünde ise dört yol var:
1-Bunlarla savaşmak belli hukuki sistemlerde savaşıp zafer kazanmak mümkündür.
2-Bu şirketlerin güzel uyguladığı araçları kendi modelimize ekleyebilir miyiz diye düşünmek
3-Kendi platform yaklaşımlarını geliştirmek
4-Mücadele etmek mümkün olmadığında gitmek
Bir anda çıkacak bir kanunla platform modellerinin sekteye uğraması da söz konusu olabiliyor. Platform hızlı büyüyen ancak yapıların kökleri henüz belli alanlarda yeni olgunlaşmaya başlayan bir alan. Konvansiyonel modeller ise dönüşmekte güçlük çekiyor.
Platformların en önemli unsuru, arz ve talep çarkının dönmesi için arz ve talep miktarını dengelemek. Alıcı- satıcı hacmini doğru yakalamak çok kritik bir nokta.
Bu iş modelleri kendi kendini sürekli yapılandıran modeller. Kısa bir süre içinde firmaların karşısına hiç ummadıkları rakipler çıkabiliyor. Diğer taraftan riskler her zaman var. Platform iş modelleri yeni hayatımıza gelmiş bir kavram değil. Platform ekosistemlerinde alıştığımız sistemlerden daha fazla oyuncular da ortaya çıkabiliyor. platformun sahipleri, platforma erişmeyi sağlayan oyuncular, üreticiler ve tüketiciler bir sinerji oluşturmaya çalışıyor.
Savunulabilir, kolay taklit edilemeyecek ürünle ve belli bir kullanıcı sayısıyla başlanmalı. Melez bir iş modeli uygulanmalı ve bu modelin temelinde de değer yaratmak ve değeri paylaşmak olmalı.
Hızlı bir şekilde bu platforma dönüşüm sağlanmalı. Rekabetin platform bazında öngörülmesi ve neler yapılması gerektiğinin belirlenmesi gerekiyor. Bunların hepsinin özünde ciddi bir bakış açısı değişikliği bulunuyor. Dataya karşı çok hassas olunmalı. Deneyim çok önemli. Günün sonunda platform bizim daha fazla alıcıya veya satıcıya erişebildiğimiz bir kaldıraç.
Onur Uzun: “Ülkemizde platform bazlı uygulamalarda pek çok örnek çıktı. Bitaksi, yemeksepeti, getir bu platformlardan. N11 özellikle küçük ölçekli firmalarla çalışmayı tercih ediyor. Küçük ölçekli firmalar bu platformla daha fazla insana ulaşabiliyor. Kalite standartlarına uyduğu sürece tüm firmaları site dahil etmeye çalışıyor.
Az alıcı olursa, satıcı firmaları platformda tutmakta zorlanılıyor. Bu konuda detaylı CRM araştırmaları yapılıyor. Konuyu şekillendiren ise son kullanıcı oluyor.
Platformda olmayan bir ürün varsa son kullanıcılar bunu istiyor. Ürün grubunu yöneten ekipler de mevcut. Ürün gruplarını yöneten satış ekipleri en fazla bu konu üzerinde çalışılıyor.
Alıcıların sahip olduğu imkanlar kadar yöneticiler kanalı yönetebiliyor. Sonuç olarak katmanlar büyüdükçe her şekilde alıcıların yararına olacak şekilde işler gelişiyor. Son tüketiciler platform üzerinden işlem yaparken problem yaşadığında tedarikçiyi değil platformu karşısına alıyor. Alıcılar konuyu daha kısa çözmek yerine daha uzun süreçlerde araya servis sağlayıcıyı alıyor. Yapılan iş online ve dijital olduğundan pazar araştırmaları da evrilmeye başladı. Müşterilerin satın alma kararına ürünün ücretsiz kargo olması çok fazla etki ediyor. Müşteri tüm platformlarda belirsizlikten hoşlanmıyor. Potansiyellerin doğru kullanılması da önem taşıyor.”