Naylon araştırmalara dikkat!
Zaman Gazetesi Köşe Yazarı Günseli Özen Ocakoğlu bugünkü yazısında araştırma şirketlerini; birbiriyle çelişen araştırmaların sektörde yarattığı güvensizliği ve güvenilir araştırmanın sahip olması gereken kriterleri kaleme aldı.
İşte Ocakoğlu’nun o yazısı:
Türkiye Araştırmacılar Derneği seçimlerle birlikte ortalığa saçılan farklı araştırma sonuçlarını görünce üstüne doğru gelen felaketi belli ki önceden kestirmiş.
Henüz hak ettiği yere gelememiş bir sektörün itibarını sorgulatacak bu hal ve gidiş için 7 Ocak 2014’te Olağanüstü Tüzük Kurultayı yapmış. Amaç üyelerini korumak ve güvenilir araştırmanın nasıl olması gerektiğine dair bir standart belirlemek. Kurultay sonrasında TÜAD Etik Kurulu imzasını taşıyan bir açıklama yayınlanmış. Güvenli araştırma kriterleri olarak ESOMAR (Dünya Araştırmacılar Birliği) ve 5429 No’lu Türkiye İstatistik Kanunu’nun esasları temel alınmış. TÜAD Başkanı Vural Çakır durumdan çok rahatsız, “Tanımadığımız naylon şirketlerin hangi yöntemle yaptığını bilmediğimiz güvenirliği sorgulanan araştırmaları ne yazık ki her gün manşetten veriliyor” diyor.
Güvenilir araştırmanın olmazsa olmazları ise şunlar:
Yazılı basın organlarında ve internette yayınlanan araştırmalarda aşağıdaki bilgiler mutlaka yer almalı:
Araştırmayı yapan ve finanse eden kuruluşların adı (Parayı verenin düdüğü çalıp çalmadığının bilinmesi şart koşulmuş.)
Araştırmanın evreni (Araştırmanın temsil ettiği kitlenin tanımı çok önemli. Parti üyelerinin yoğun yaşadığı bölgede yapılan araştırmanın güvenilirliği tartışılır.)
Araştırmanın örneklem büyüklüğü ve coğrafi kapsama alanı (Türkiye nüfusunun toplamı adına bir iddiada bulunulacaksa örneklemin de ülke bütününü temsil etmesi gerekir.)
Veri toplama tarihleri (Araştırmanın her şey güllük gülistanlık bir zaman diliminde yapılmasıyla, tartışmaların sürdüğü dönemde yapılması sonuçları kökten etkiler. Yanılmayın, yanıltmayın.)
Örnekleme yöntemi (Tesadüfi örnekleme mi kotalı örnekleme mi yapıldı bilinmeli çünkü cevap verme oranı sonuçlar açısından çok önemli.)
Veri toplama yöntemi (İnternetten mi, yüz yüze mi, telefonla mı yapıldı bilelim çünkü anket yapılan kişi bazen sıkılıyor, cevapları sallıyor.)
Araştırmada ağırlık kullanılıp kullanılmadığı (Farklı etmenlere verilen yüzdesel ağırlık sonuçları bambaşka bir noktaya taşıyabiliyor.)
İlgili soruların neler olduğu (Soru sorma tekniği, seçilen kelimeler ve tonalite istediğiniz sonuca giden yol olabilir.)
Sorularda eğer “cevap yok” seçeneği sonuçların yorumlanmasını etkiliyorsa “cevap yok” oranının kayıtlara geçmesi. (100 kişinin 90’ı cevap yok der ve araştırma 10 kişi üzerinden yapılırsa o araştırmayı çöpe atın.)
TÜAD ayrıca araştırma televizyon veya basılı mecrada yayınlanacaksa yukarıda sıraladığımız maddelerin mutlaka yer alması,
Eğer sonuçlar araştırmayı yaptıran tarafından yayınlanıyor veya basına servis ediliyorsa, bu durumda araştırma şirketinin yazılı onayının önceden alınması,
Araştırma şirketi yayınlanan araştırmada kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği veya yönlendirildiğini görürse düzeltme isteyebileceği ve en önemlisi görsel, ses veya yazı yoluyla belirtilen iddialarla araştırma konusunun birbiriyle tutarlı olması gerekiyor.
Milletçe rakamları sevmeyiz. Ta ki o rakamlar söylemek isteyip de söyleyemediklerimizi söylemek için bize fırsat verene kadar. İstatistik hocam Prof. Dr. Kenan Gürtan’ı rahmetle anıyor ve rakamlara nereden bakarak okunduğunun önemine dikkat çekiyorum. TÜAD’ın çabaları iyi niyetli ancak her gün mantar gibi çoğalan araştırma şirketlerinin sonuçları garantili araştırmaları basına servis etmesi böyle araştırmalara yüklü paralar ödeyenler varken pek mümkün gözükmüyor! Geriye bir tek önümüze kararlarımızı etkilemek için ekran ekran, sayfa sayfa servis edilmiş araştırmalara bakarken gazeteciliğin alametifarikası 5N 1K’yı aklımızda tutalım. Ya da aklımız çok karışırsa “naylon şirket-naylon araştırmalardan” zaten çok muzdarip olan TÜAD’ı arayalım…