
MNG Kargo’dan DHL’e dönüşümün perde arkası
Türkiye lojistik sektörünün öncü oyuncularından DHL eCommerce Türkiye, yalnızca güçlü dağıtım ağıyla değil, e-ticaret odaklı lojistik çözümlerine getirdiği yenilikçi yaklaşımla da öne çıkıyor. MNG Kargo’nun global DHL çatısı altına girmesiyle birlikte yepyeni bir sayfa açan şirket, yerel uzmanlığını uluslararası deneyimle birleştirerek sektörde köklü bir dönüşüm başlatıyor. Teknoloji yatırımları, sürdürülebilirlik vizyonu ve müşteri odaklı hizmet anlayışıyla dikkat çeken DHL eCommerce Türkiye’nin bu dönüşüm yolculuğunu, stratejik önceliklerini ve Türkiye’yi lojistikte bir e-ticaret üssüne dönüştürme hedeflerini DHL eCommerce Türkiye CEO’su Kağan Gündüz’den dinledik.

DHL eCommerce Türkiye CEO’su
MNG Kargo’yu satın alma kararı nasıl alındı? Türkiye pazarı DHL için nasıl bir öneme sahip?
DHL, farklı iş birimleriyle Türkiye’de 1981 yılından bu yana faaliyet gösteriyordu. Ancak 2023 yılına kadar DHL Group’un iş birimlerinden biri olan DHL eCommerce’in Türkiye’de aktif bir operasyonu bulunmuyordu.
Türkiye’nin genç ve dijital dönüşüme açık nüfusu, stratejik konumu ve hızla büyüyen e-ticaret pazarı, bu yatırım kararında belirleyici faktörler arasında ön plana çıktı. MNG Kargo olarak biz de, güçlü operasyonel altyapımız, yaygın dağıtım ağımız, sahadaki deneyimli ekiplerimiz ve dönüşüme açık yapımızla bu pazarda önemli bir oyuncuyuz. Bu potansiyelimiz, DHL’in Türkiye’ye olan ilgisiyle birleşince ortaya çok güçlü bir sinerji çıktı.
DHL eCommerce’in Türkiye pazarına girişi, bizim için çok değerli bir kilometre taşıydı. Bu süreçte hem MNG Kargo’nun mevcut dönüşüm yolculuğu ivme kazandı hem de global bir vizyonla daha güçlü bir geleceğe adım attık. Yurt içindeki operasyon ağımızı geliştirip sunduğumuz hizmet kalitesini sürekli yükseltirken sınır ötesi e-ticaret trafiğinde sağladığımız katkı ve yarattığımız yeni fırsatlar, bu iş birliğinin ne kadar stratejik olduğunu gösteriyor.
DHL’in global deneyimi ile MNG Kargo’nun yerel uzmanlığı, operasyonel altyapısı ve sahadaki güçlü insan kaynağının birleşimiyle sağlam bir sinerji yakalandı. Bu birliktelik, sadece bugünün değil, geleceğin lojistik çözümleri için de önemli bir kaldıraç niteliği taşıyor. Türkiye’nin lojistik ve e-ticaret alanındaki büyüme potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmeyi hedefliyoruz.
Bu satın alma DHL’in küresel büyüme stratejisinin neresinde duruyor?
Türkiye hem kendi iç dinamikleri hem de stratejik coğrafi konumuyla lojistik ve e-ticaret açısından global ölçekte büyük önem taşıyan bir ülke. MNG Kargo’nun DHL ailesine katılması da bu doğrultuda atılmış oldukça kritik bir adım oldu. Bu satın alma, DHL’in global büyüme stratejisinde Türkiye’yi konumlandırdığı yeri çok net ortaya koyuyor.
DHL eCommerce’in öncelikli büyüme hedefleri arasında yer alan Türkiye; güçlü e-ticaret potansiyeli, dijital altyapıya hızla uyum sağlayabilen genç nüfusu ve gelişen pazar yapısıyla öne çıkıyor. Bu iş birliğiyle birlikte, Türkiye genelinde daha verimli, daha hızlı ve daha güvenilir teslimat çözümleri sunmaya başladık.
MNG Kargo olarak sahip olduğumuz uzmanlık ve yaygın hizmet ağımız, DHL’in global tecrübesiyle birleştiğinde ortaya çok güçlü bir sinerji çıktı. Bu sinerjiyle birlikte yeni uygulamaları ve servisleri hayata geçirdik. Entegrasyon sürecini de oldukça hızlı ve etkin bir şekilde tamamladık.
Bugün geldiğimiz noktada, bu satın almanın yalnızca iki şirketi değil, Türkiye’deki e-ticaret ekosistemini de ileriye taşıyacak bir dönüşüm sürecini tetiklediğini söyleyebilirim. Kurduğumuz bu güçlü altyapı, Türkiye’nin bölgesel bir e-ticaret merkezi olma potansiyelini destekleyecek önemli bir temel oluşturuyor.
Türkiye’de kargo ve lojistik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? DHL bu pazarda ne tür fırsatlar görüyor?
Pandemi sonrasında hızla büyüyen e-ticaret sektörü, Türkiye’de kargo ve lojistik alanında köklü bir dönüşümü beraberinde getirdi. Artan müşteri beklentileriyle birlikte artık yalnızca paketin ulaşması değil; hız, izlenebilirlik, esneklik ve dijital çözümler de en az teslimatın kendisi kadar önemli hale geldi.
MNG Kargo olarak biz, güçlü operasyonel altyapımız ve sahadaki deneyimli ekibimizle bu değişime hızla uyum sağladık. Dijitalleşme odağımızı artırarak hem bireysel hem de kurumsal müşterilerimize daha verimli, daha erişilebilir ve daha kullanıcı dostu çözümler sunmaya başladık.
DHL’in global ağıyla birleşmemiz ise bu süreci daha da hızlandırdı. Türkiye’den dünyanın her yerine daha kolay ve daha entegre çözümler sunabilir hale geldik. Aynı zamanda sınır ötesi e-ticaret çözümlerimizi genişleterek ülkemizdeki üreticiler ve KOBİ’ler için yeni fırsatların da kapısını araladık.
Türkiye, hem coğrafi konumu hem de dinamik pazar yapısıyla lojistik açısından büyük bir potansiyele sahip. DHL eCommerce olarak biz de bu pazarda, dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve müşteri deneyimi odağında uzun vadeli büyüme fırsatları görüyoruz. Amacımız, Türkiye’yi bölgesel bir lojistik ve e-ticaret merkezi haline getirmek ve bu dönüşümün öncüsü olmak.

MNG Kargo markasını “DHL eCommerce” olarak dönüştürme kararının arkasında nasıl bir içgörü var?
Bildiğiniz gibi, 2023 yılında MNG Kargo olarak DHL ailesine katıldık. Bu süreçte yalnızca operasyonel kapasitemizi değil, hizmet kalitemizi ve müşteri deneyimimizi de önemli ölçüde geliştirdik. Gerçekleştirdiğimiz entegrasyon süreci hem içeride hem dışarıda ciddi bir dönüşüm yarattı. Entegrasyon süreçlerimizin de tamamlanmasıyla birlikte ismimizi de değiştirme kararı aldık. MNG Kargo olarak başladığımız bu yolculuğa, 22 Mayıs itibarıyla DHL eCommerce adıyla devam ediyoruz.
Elbette bu dönüşüm, geçmişimizi ve köklü MNG Kargo mirasını silmek anlamına gelmiyor. Tam tersine, yıllara dayanan yerel uzmanlığımızı ve değerlerimizi koruyarak, bunları DHL’in global gücüyle birleştiriyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, hem operasyonel süreçlerde hem de hizmet kalitesinde global standartlara uyum sağladığımız, daha çevik, daha entegre bir yapıya kavuştuğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Amacımız, bu yeni marka altında Türkiye’nin lojistik altyapısını bir adım daha ileriye taşımak.
Marka geçiş süreci müşterilere ve iş ortaklarına nasıl anlatılacak? Bu süreçte nasıl bir iletişim stratejisi izleyeceksiniz?
Marka dönüşüm sürecinde en çok önem verdiğimiz konulardan biri de iletişim oldu. 2023 yılında başlayan entegrasyon yolculuğumuz boyunca müşterilerimizi ve iş ortaklarımızı her aşamada bilgilendirmeye özen gösterdik. Bu süreci çok kanallı ve kademeli bir iletişim stratejisiyle yönettik.
22 Mayıs itibarıyla markamızın resmi olarak DHL eCommerce Türkiye adıyla faaliyet göstermeye başlamasıyla birlikte, artık iletişim stratejimizde de yeni bir faza geçtik. Bu yeni dönemde, tüm temas noktalarında yeni markamızı daha görünür, daha tutarlı ve daha güçlü bir şekilde yansıtmayı hedefliyoruz.
Dijital platformlardan fiziksel temas noktalarına kadar her alanda, geçiş sürecini sade ve anlaşılır bir dille anlatan içerikler hazırladık. Sipariş sonrası bilgilendirmelerden teslimat ekranlarına, müşteri hizmetleri mesajlarından sosyal medya içeriklerine kadar tüm araçları devreye alarak, müşterilerimize “neden değiştik” sorusunun net ve güven veren yanıtlarını ulaştırıyoruz.
İş ortaklarımızla ise süreci daha birebir ve kapsayıcı bir iletişimle yürütüyoruz. Toplantılar, bilgilendirme sunumları ve özel içerikler aracılığıyla onları bu dönüşüm sürecinin bir parçası haline getiriyoruz. Ayrıca bu döneme özel hazırladığımız reklam filmlerimiz, açık hava ve dijital mecralardaki reklam çalışmalarımız, medya iş birliklerimiz ve hedef kitle odaklı iletişim kampanyalarımızla da yeni markamızın bilinirliğini artırmayı amaçlıyoruz.
Amacımız çok net: Bu yeni dönemi tüm paydaşlarımızın sahiplenmesini sağlamak ve geçiş sürecini şeffaf, sade ve güvene dayalı bir iletişimle desteklemek.
Yeni marka çatısı altında sunacağınız müşteri deneyiminde nasıl farklılaşmayı hedefliyorsunuz?
Müşteri memnuniyetini işimizin merkezine koyduk. DHL eCommerce Türkiye çatısı altında bu yaklaşımı daha da ileri taşıyor, teslimat süreçlerimizi teknoloji ve dijitalleşme ile dönüştürüyoruz. Hizmet kalitemizi düzenli olarak ölçmek ve iyileştirmek için NPS gibi performans metriklerini yakından takip ediyoruz. Aynı zamanda TSA (Teslimat Sonrası Anket) ve ÇSA (Çağrı Sonrası Anket) ile alıcı müşterilerimizin geri bildirimlerini doğrudan alıyor, hızlı aksiyonlarla memnuniyet seviyesini artıracak adımları atıyoruz.
Operasyonel tarafta ise gelişmiş veri analitiği çözümleriyle süreçlerimizi daha verimli ve öngörülebilir hale getiriyoruz. Takip sistemlerimiz sayesinde müşterilerimize tam izlenebilirlik sağlıyor, teslimat sürecinde maksimum şeffaflık ve güven sunuyoruz. Bunun yanı sıra, esnek teslimat seçenekleri ve adresten alım gibi hizmetlerle müşteri deneyimini her geçen gün daha da zenginleştiriyoruz.
DHL’in global gücü ve uluslararası iş birlikleri de bu noktada bize büyük bir avantaj sağlıyor. Özellikle sınır ötesi e-ticaret alanında sunduğumuz çözümleri geliştirerek, KOBİ’lerin ve bireysel göndericilerin uluslararası pazarlara erişimini kolaylaştırıyoruz. DHL eCommerce ile birlikte Türkiye’den dünyaya açılan yeni bir köprü kurmayı hedefliyoruz.
Ayrıca daha önce duyurduğumuz 250 milyon euroluk yatırım planımız kapsamında; yeni transfer merkezlerinin açılması, otomasyon sistemlerinin kurulması, operasyon ağımızın genişletilmesi ve sürdürülebilir lojistik çözümler gibi birçok alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu yatırımların her biri, müşteri deneyimini en üst seviyeye taşımak için atılmış stratejik adımlar.
Kısacası, yeni marka çatısı altında yalnızca bir isim değil, müşterilerimize sunduğumuz deneyimin de seviyesini değiştiriyoruz. Müşterilerimize hızlı, şeffaf, güvenilir ve kişiselleştirilmiş bir hizmet sunmak en büyük önceliğimiz.
MNG Kargo çalışanları bu dönüşüm sürecine nasıl adapte ediliyor? Kültürel entegrasyonu nasıl yönetiyorsunuz?
Kültürel entegrasyon, bu dönüşüm sürecimizin belki de en kritik yapı taşlarından biri. Çünkü dönüşüm yalnızca bir marka ya da operasyonel süreç değişimi değil; aynı zamanda kurum kültürü dönüşümünü de beraberinde getiriyor.
Bu süreci çok boyutlu ve kapsamlı bir insan kaynakları stratejisiyle destekliyoruz. Eğitim programlarından iç iletişim kampanyalarına, yetenek yönetiminden liderlik gelişimine kadar uzanan geniş bir yelpazede çalışmalar yürütüyoruz. Çalışanlarımızın DHL’in global kültürüne uyum sağlayabilmeleri için hem yerel hem uluslararası ekiplerle yakın iş birlikleri içindeyiz.
Tüm kademelerde açık iletişimi teşvik ediyor, saha çalışanlarımızdan yöneticilerimize kadar herkesin katkıda bulunduğu bir ortam yaratıyoruz. Ortak bir kurumsal dil ve güçlü bir aidiyet kültürü inşa etmek için çok sayıda etkileşimli platform oluşturduk. Global ölçekte yürütülen Empowered yönetici geliştirme programına en fazla katılım sağlayan grup şirketlerinden biri olmamız, bu süreci ne kadar ciddiye aldığımızın somut bir göstergesi.
Aynı şekilde, Certified gibi uluslararası gelişim programlarıyla da çalışanlarımızın hem yerel hem global kariyer yolculuklarını destekliyoruz. “Mutlu çalışanlar, daha iyi hizmet, mutlu müşteriler, daha fazla başarı” felsefesini benimsiyoruz ve bu anlayış doğrultusunda çalışan bağlılığını artıran uygulamaları hayata geçiriyoruz.
Çalışan Görüş Anketi gibi araçlarla ekiplerimizin nabzını düzenli olarak tutuyor, gelen geri bildirimleri somut aksiyonlara dönüştürüyoruz. Bununla birlikte çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı kurum kültürümüzün merkezine yerleştiriyor; takdir kültürünü güçlendiren sistemlerle her bir katkının görünür olmasını sağlıyoruz.
Tüm bu çalışmalarla “tercih edilen işveren” olma hedefimize emin adımlarla ilerliyor; Great Place to Work, Top Employers gibi global ölçekteki sertifikasyon ve ödül süreçlerine aktif olarak katılım gösteriyoruz. Dönüşüm sürecinde çalışanlarımızla birlikte büyüyen, onların gelişimini önceliklendiren bir dönüşüm modeli benimsiyoruz.
Önümüzdeki 3-5 yıl içinde Türkiye’de DHL eCommerce’ü nerede görmek istiyorsunuz? Yeni yatırımlar, teknolojik gelişmeler veya iş birlikleri gündemde mi?
DHL’in MNG Kargo’ya ve ülkemize sunduğu en önemli katkılardan biri, hiç kuşkusuz yatırım gücü. Bugüne kadar hep ifade ettiğimiz gibi, bu dönüşüm süreci yalnızca bir marka değişimi değil, aynı zamanda Türkiye’ye duyulan uzun vadeli güvenin de güçlü bir göstergesi.
Bu doğrultuda açıklanan 250 milyon euroluk yatırım, DHL eCommerce’ün Türkiye’de gerçekleştirdiği ilk büyük ölçekli yatırım olma özelliğini taşıyor. Bu yatırım, kapasite artışından yeni transfer merkezleri açılmasına, teknolojik altyapıların güçlendirilmesinden operasyonel verimliliğin artırılmasına kadar pek çok alanı kapsıyor.
Bugün geldiğimiz noktada, hizmet hızımızı ve kalitemizi bir üst seviyeye taşıyan birçok altyapı projemizi hayata geçirmiş durumdayız. Dinamik tahminleme modellerimiz ve müşteri panelindeki deneyim iyileştirmeleri sayesinde artık çok daha öngörülebilir, şeffaf ve kullanıcı dostu bir hizmet sunuyoruz.
Ancak bu yatırımlar yalnızca bugünün ihtiyaçlarına değil; yarının lojistik çözümlerine de odaklanıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’yi, kişiselleştirilmiş teslimat çözümleri, güçlü teknolojik altyapısı ve sürdürülebilir lojistik anlayışıyla bölgesel bir lojistik merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz.
Aynı zamanda DHL’in global ağı sayesinde, Türkiye’deki işletmelere ve KOBİ’lere uluslararası pazarlara açılma imkânı sunmaya devam edeceğiz. Türkiye’den dünyanın dört bir yanına erişimi kolaylaştırmak, yerel üreticileri global e-ticaret ekosistemine entegre etmek ve Türkiye’yi bu alanda daha da güçlendirmek öncelikli hedeflerimiz arasında.
Kısacası, sadece bugünü değil; geleceği inşa ediyoruz. DHL eCommerce’ü, inovasyonla büyüyen, müşterisine daha fazlasını sunan ve Türkiye’nin lojistik potansiyelini dünyaya taşıyan bir marka olarak konumlandırmayı hedefliyoruz.