Medya Gazze’ye kilitlendi…
Ajans Press’in medya analizlerine dayanarak hazırladığı 22 Temmuz 2014 tarihli ekonomi, dünya ve siyaset gündemine ilişkin öne çıkan başlıklar şöyle:
Dünya
YİNE HASTANEYİ VURDULAR…
Gazze Şeridi’nde 72 kişinin öldüğü, 400 kişinin yaralandığı Şicaiyye’deki katliamın ardından İsrail’in saldırıları, 14’üncü günde güneyde Han Yunus, kuzeyde Beyt Hanun, orta kesimde Breyc Kampı, Meğazi Kampı ve Deyr Belah’ı hedef aldı. Daha önce Şicaiyye’de Vefa Hastanesi’ni vuran İsrail dün de Deyr Belah’ta Aksa Şehitleri Hastanesi’ni bombaladı. Tank mermileriyle vurulan hastanede 7 kişi öldü, 40 kişi yaralandı. Hürriyet’e bilgi veren Gazzeli kaynaklara göre İsrail üç gündür onbinlerce insanın yaşadığı Gazze’nin kalıcı kamplarından Breyc ve Meğazi’de halkın evlerini terk edip daha batıdaki Deyr Belah’a gitmesini istiyordu. Halkı bölgeyi terk etmek için bombardıman yapan İsrail dün de Deyr Belah’ı hedef almış oldu. Saldırıda ameliyathane ve yoğun bakımın bulunduğu üçüncü katın isabet aldığı öğrenildi. İsrail ordusu daha önce Şicaiyye’de Dr. Enes Ebu el Kes’in evini vurmuş, ölmediği anlaşılan doktorun bulunduğu Vefa Hastanesi’nin dördüncü katını, ardından tahliyesi istenen hastanenin tamamını bombalamıştı. Refah’ın doğusundaki saldırılarda ise Ömer Ebu Şahit ailesi 13 kurban verirken Siyam ailesinden 11 kişi öldü, 9 kişi yaralandı. Gazzeli kaynaklar dün sabah Gazze’nin doğusundaki Şicaiyye ile kentin merkezindeki Zeytun bölgesinde ilk kez fosfor bombası kullandığını öne sürdü. İsrail 2008’de Gazze’de beyaz fosfor kullanmıştı. Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın Şaul Aron adlı İsrailli askeri ele geçirdiklerini duyurmasının ardından Gazzeliler çok şiddetle saldırılar bekliyordu. İsrail’in BM temsilcisinin reddettiği iddiayla ilgili ordu sözcüsünden askerin kaçırılma ihtimali dışlamadıkları ve konuyu araştırdıkları açıklaması geldi. Dün ayrıca İzzeddin Kassam Tugayları’ndan 12 militanın tünelden Erez’e geçerek İsrailli askerleriyle çatışmaya girdiği, onunun öldüğü ve diğer ikisinin tekrar tünelden geri döndüğü öğrenildi.
BİN KİŞİ BEYAZ SARAY’A YÜRÜDÜ…
İsrail’in Gazze’ye saldırıları, ABD’nin başkenti Washington’da yaklaşık 1000 kişi tarafından protesto edildi. Dışişleri Bakanlığı önünde, ellerindeki Filistin bayraklarıyla toplanan protestocular Filistin lehine slogan attıktan sonra Beyaz Saray’a kadar yürüdü. Beyaz Saray önünde eylemlerine bir süre daha devam eden protestocular, daha sonra olaysız dağıldı. Gösteriye aralarında Yahudilerin de bulunduğu farklı milletlerden katılım oldu.
‘İSRAİL ÖLÜMCÜL OK KULLANIYOR’…
İsrail ordusunun roket saldırıları ve İsrail toprağına açılan yeraltı tünellerini gerekçe göstererek sürdürdüğü askeri operasyonun insan bilançosu katlanıyor. “İnsan Hakları İçin Filistin Merkezi” adlı insan hakları örgütü, 17 Temmuz’da Han Yunus’un doğusundaki Kuza köyünde 37 yaşındaki Nahla Halil Nacar’ın göğsünden altı tane ‘öldürücü ok’ ya da ‘küçük ok’ adı verilen silahla vurulduğunu iddia etti. Filistinli aktivistler Nacar’ın yaralarını fotoğrafla kanıtlarken İngiltere’de yayımlanan Guardian ve Independent gazeteleri de iddiaya yer verdi. 2008’de Gazze’ye yönelik Dökme Kurşun operasyonunda kullanılan öldürücü okları, İsrail merkezli insan hakları örgütü B’Tselem şöyle tanımlıyor: “12 milimetrelik bir tank mermisinin içinde bu oklardan 5 bin ila 8 bin adet bulunuyor. 4 santimetre uzunluğunda, sivri uçlu bu silahlar, mermi havada patladıktan sonra 100 metre uzunluğunda, 300 metre genişliğinde bir alana koni biçiminde dağılıyor”. Guardian’a açıklama yapan İsrail ordusu okların kullanıldığını doğrudan yalanlamayarak ‘sadece uluslararası hukukun yasal kabul ettiği’ silahlara başvurduğunu belirtti. Gazze’de en az 9 Filistinlinin bu şekilde öldüğünün kanıtlanmasının ardından 2002’de İsrail Anayasa Mahkemesi; uluslararası savaş hukukunun yasaklamadığı öldürücü okların kullanımının yasal olduğuna hükmetmişti. Fakat B’Tselem, sivillerin yoğun yaşadığı Gazze Şeridi’nde etrafa dağılabilen öldürücü okların kullanımının savaş hukukunun sivilleri gözeten temel ilkeleriyle çatıştığını vurguluyor. Uluslararası Af Örgütü, yoğun bitki örtüsüne sahip alanlarda etkili olması için tasarlanmış olan bu silahın sivillerin yaşadığı yerlerde asla kullanılmaması gerektiğini açıklamıştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü de 2009’da öldürücü okların kullanılmasını ‘savaş suçuna kanıt’ kabul etmişti.
‘CENAZELERİMİZİ ÇÖP TOPLAR GİBİ TAŞIMAYIN’…
Ukrayna semalarındaki yolcu uçağının füzeyle düşürülmesi tüm dünyayı şoka sokmuştu. Uçak enkazından çıkarılan cesetlerin taşınma yöntemi de saldırıda vatandaşlarını kaybeden ülke liderlerini küplere bindirdi. Uçakta 27 vatandaşını kaybeden Avustralya’nın Başbakanı Tony Abbott, Rus yanlısı ayrılıkçıların ceset parçalarını toplama şeklinin “adli tıp araştırmasından çok bahçe temizliğine benzediğini” belirterek, çalışmaları yürüten milislere tepki gösterdi. Avustralya, uluslararası uzmanların kaza bölgesine sınırsız erişimini öngören bir karar tasarısını BM Güvenlik Konseyi’ne sunmaya hazırlanıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hafta sonunda İngiltere, Fransa ve Almanya’dan gelen tepkilerin ardından ayrılıkçılara, kaza mahaline uluslararası ekiplerin girişine izin vermeleri çağrısında bulundu. Ayrılıkçılar şu ana kadar sadece Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcilerine, uçak enkazının bir kısmını ve cesetlerin bir bölümünü inceleme fırsatı tanıdı. Ayrılıkçılar her ne kadar toplanan cesetleri ve enkazı yabancı ekiplere inceleme imkanı tanıyacaklarını söyleseler de, bölgede süren şiddetli çatışmalar buna imkan vermiyor. Donetsk çevresinde dün yaşanan çatışmalarda ölü ve yaralılar bulunduğu belirtilirken Kiev yönetimi, enkaz mahali ve çevresinde askeri faaliyet yürütmediklerini, buna karşın Kiev yanlısı milislerin ayrılıkçılarla çatıştığını öne sürdü. Bu arada ayrılıkçılar ve gönüllüler tarafından toplanarak, yakınlardaki Torez Kasabası Tren İstasyonu’nda bekletilen soğuk hava trenine konulan ceset sayısının 272’ye çıktığı belirtildi. Cesetlerin depolanması için kasabaya ikinci bir soğuk hava treni gönderildiği açıklandı.
Ekonomi
HEDEFİMİZ ORTA YAŞLI KADINLAR…
Turqualiy kapsamında yer alan ve Almanya’da önemli yatırımları bulunan Vestino, Avrupa’nın moda zinciri olma hedefiyle 5 yılda 120 mağaza hedefliyor. Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin, Vestino’da hedeflerinde orta yaşlı Avrupalı kadınlar olduğunu belirterek, “Burada nüfus giderek yaşlanıyor. Aynı zamanda gençler alışverişe 100-200 Euro harcarken, Vestino’nun müşteri portföyü bunun üç-dört katı bir parayı ayırabiliyor” dedi. 2007 sonu itibariyle 1.4 milyar dolar ciro ve 12 bin çalışana ulaşan Şahinler Holding, 2008’de yaşadığı krizle birlikte 11 şirketi için iflas ertelemesi istemişti. Şahinler Holding’in davetlisi olarak gittiğimiz Almanya’da, 30 milyon dolarlık kredide yaşanan sorun nedeniyle başlayan kriz günlerini anlatan Şahin, “En büyük şirketlerimiz olmasa da 11 şirketimiz için iflas erteleme istemiştik. Tüm borçlarımızı ödedik. Şimdi borcumuzun 10 katı sermayemiz var” diye konuştu. Avrupa’nın üç büyük entegre tektil şirketlerinde biri olduklarını anlatan Şahin, “Her yıl 50 milyon parçayı Avrupa ve Amerika’ya sunuyoruz. Aralarında Zara, Primark, H&M’in bulunduğu bir çok dünya markasına üretim yapıyoruz. Aralarında Walt Disney, Warner Bros, Marvel’in de bulunduğu dünya devlerinin yüzde 99’una üretim yapıyoruz. Vestino markamızı büyütüyoruz. İlk mağazalarımızı daha küçük şehirlere açtık. Şimdi büyük şehirlere de markayı taşıyacağız” dedi. Üretim kapasitesini arttırmak için bin kişilik yeni istihdam sağlayacaklarını belirten Şahin, “Avrupa’daki satışımız 200 milyon dolar. 15 ülkede 10 bin çalışanla 2013’te 1 milyar dolar ciro gerçekleştirdik” dedi.
TÜİK’TEN YAYIN YASAĞI!…
TÜİK’ten dün yapılan açıklamada, üretilen istatistiklere ait haber bültenlerinin daha önceden belirtilen yayınlama takvimindeki gün ve saatlerde internet sayfası aracılığı ile kamuoyuna duyurulduğu, bununla birlikte medya kuruluşlarının fiyat endekslerinin açıklanması sırasında kurum binasından canlı yayın programları gerçekleştirdiği anımsatıldı. Bu süreçte basın mensuplarına sunum ortamları, özel haber ekranları ve dokümanlarla destek verildiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Öte yandan kurum binamızın yenilenmesi için başlatılan inşaat çalışmaları sebebiyle hem iç mekanlarımızda hem de bahçemizde önemli kısıtlamalar oluşmuş durumdadır. Bu sebeple, sadece anılan haber bültenimize özgü verdiğimiz bu hizmetin sonlandırılması mecburiyeti doğmuştur. Her ay TÜFE ve Yİ-ÜFE sonuçları nedeniyle yapmış olduğunuz canlı yayınlarla ilgili Kurumumuz tarafından verilen hizmet, inşaat çalışmaları sebebiyle bundan sonraki dönemlerde verilemeyecektir. İlgili istatistiklere, açıkladığımız diğer haber bültenlerinde olduğu gibi, internet sayfamızdan (www.tuik.gov.tr) erişilebilecektir.”
PETKİM’DEN REKOR SÜREDE FABRİKA…
Petkim Plastik İşleme Ambalaj Fabrikası, 5 ay gibi kısa bir süre içerisinde tamamlanarak üretime başladı. Fabrikanın açılış törenine Azerbaycan Ekonomi ve Sanayi Bakanı Şahin Mustafayev, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) Başkanı Rövnag Abdullayev, Başkan Yardımcıları David Mammadov, Süleyman Gasimov, SOCAR Türkiye Başkanı Kenan Yavuz, Petkim Yönetim Kurulu Başkanı Vagif Aliyev ile fabrikanın yönetici ve çalışanları katıldı. Törenin ev sahipliğini yapan Petkim Genel Müdürü Sadettin Korkut, fabrikanın çalışanların özverisiyle rekor denilebilecek bir sürede inşa edilip üretime başladığını belirterek “22 bağımsız tesisten oluşan Petkim’de her işletme kendi başına bir fabrika. Gerek yeni işletmeler için gerekse mevcut tesislerin kapasite ve verimlilik artışları için sürekli yatırım yapıyoruz. Özelleştirme sonrası Petkim’e 500 milyon doların üzerinde yatırım yapıldı. 2018 yılına kadar da her yıl ortalama 100 milyon dolar yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi. Törende bir konuşma yapan Azerbaycan Ekonomi ve Sanayi Bakanı Şahin Mustafayev de fabrikada dalgalanan Türkiye ve Azerbaycan bayraklarını görmekten büyük mutluluk duyduğunu belirterek, fabrikanın iki ülke arasındaki emekdaşlığın küçük de olsa bir numunesi olduğunu kaydetti. SOCAR’ın, Azerbaycan dışındaki en büyük yatırımlarını Türkiye’de yapmasıyla, iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkisinin bugüne kadarki en üst noktaya ulaştığına dikkat çeken Mustafayev “SOCAR başta olmak üzere binden fazla sayıda Azerbaycan şirketi, çok iyi bir yatırım iklimine sahip olan Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Aynı şekilde 2 bin 500’den fazla Türk şirketi Azerbaycan’da çok önemli yatırımlara imza atıyorlar. Azerbaycan’da faaliyet gösteren şirketlerin yüzde 36’sı Türk. 5.6 milyar dolar yatırım bedeline sahip STAR Rafinerisi, Türkiye tarihinin en büyük yatırımı olarak tarihe geçiyor” dedi. Açılışı yapılan fabrika, Petkim bünyesinde tüm katı ürün fabrikalarının ambalaj malzemesi ihtiyaçlarını ve masterbatch’lerini üretiyor. İhracata yönelik üretimin yanı sıra yurtiçi müşterilerinin masterbatch ve kompound ihtiyaçlarını da karşılıyor.
MOBİL ABONESİ 16 MİLYONA YAKLAŞTI, KÂR REKORU KIRDI…
Türk Telekom, Türk Lirası’nın değer kazanmasının da olumlu katkısıyla yılın ikinci çeyreğinde 801 milyon lira net kâr elde ederek, rekora imza attı. Beklentiler grubun 724 milyon lira kâr etmesi yönündeydi. Türk Telekom, 2014 yılı ikinci çeyrek finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Şirket mobilde 493 bin net abone kazanımı ile 15.8 milyon aboneye ulaştı. Yılın ilk yarısında mobil numara taşımada 2013’ün tamamında gerçekleşen rakamın üzerinde bir kazanım sağladı ve 1.1 milyon net abone elde edildi. Ayrıca genişbantta 18 bin net abone kazanımı kaydedildi. Operasyonel olmayan etkiler göz ardı edildiğinde konsolide gelirlerdeki büyüme yüzde 4.5 olarak gerçekleşti. Konsolide bazda Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr (FAVÖK), 1.2 milyar TL olarak korunurken, FAVÖK marjı yüzde 38’e yükseldi. Türk Telekom CEO’su Rami Aslan, grubun ikinci çeyrekte de başarılı sonuçlar elde ettiğini belirterek, “Bu çeyrekte, şirketimizi iştirakleri ile birlikte daha hızlı entegrasyona uyumlu hale getirmek ve daha fazla verimlilik elde etmek amacıyla yapılan yönetim değişiklikleri öne çıktı. Güçlü operasyonel verimlilikleri etkin bir biçimde uygulamaya devam ettikçe, yüksek kaliteli gelirlere her zamankinden de fazla odaklanıyoruz” diye konuştu. Aslan, şu bilgileri verdi: “2014’ün 2’nci çeyreğinde konsolide gelirlerimiz yüzde 1.3 azalarak 3.3 milyar TL olarak gerçekleşti. Gelirlerdeki bu azalma geçen yıl ortalarında mobil sonlandırma ücretlerinde meydana gelen düşüşten kaynaklandı ve mobil gelirlerimizi olumsuz etkiledi. Mobil sonlandırma ücretlerindeki azalmayı hariç tutarsak gelirlerimiz yüzde 1.5 arttı.”
Güncel/Siyasi
BAŞKANLIK SİSTEMİ GAYRİMEŞRU…
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Başkanlık sistemi konusunda, “Bizim yasalarımızda böyle bir şey yok. Gayrimeşru bir durumdur” değerlendirmesini yaptı. Dün gece, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu “Tarafsız Bölge” programında açıklamalarda bulunan İhsanoğlu şunları söyledi: “(Tarafsız bir cumhurbaşkanı mı olacaksınız?) Neye göre taraf? Anayasa’ya göre tarafsız olamazsınız. Ancak diğer partileri düşünün. Tüm partileri… Hiçbirine karşı yakın ya da uzak olamazsınız. Tamamına eşit olmak zorundasınız. Ve ben tamamına eşit mesafede olacağım. Tarafgir olmamak lazım. Milli birlik ve beraberlikten taraf olmanız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı halkın oylarıyla seçilecek ve hem Anayasa’dan hem halktan güç alacak. Seçilecek kişi, halkın birliğini ve dirliğini korumak zorundadır. Meseleleri Meclis’le de konuşmalı. İcra ve yasama ile iyi bir diyalog içinde kolaylaştırıcı olmalıdır. (Başkanlık konusu) Bizim yasalarımızda böyle bir şey yok. Gayrimeşru bir durumdur. Bizim anayasamızda başkanlık tarifi yoktur. Meclis’e başkanlık etme durumu sadece bir kaç kez yapıldı. Bunları günlük işler değil. Bunlar fevkalade haller. Tarihimizde bunun haricinde örnek yok. Anayasada yazıyor, ‘Meclis adına Türk Silahlı Kuvvetleri’ne başkomutanlık yapar’ Bugüne kadar kimse kılıcı alıp ben geçiyorum demedi. (TRT seçim yayını) Bu tarihe kara leke olarak geçecektir. Geçtiğimiz günlerde de süreler açıklandı. TRT bu tarafgirliğe devam ederse tarihin kara lekeli sayfalarında yerini alacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçim yarışının çelebice geçmesi lazım. (Gazeteciyle “ekmek kaç para” polemiği) Ben bu tür şeylere kızmam. Kendisine ‘öğrenmek istiyor musunuz’ diye sordum ve yanıtladım. Daha önce de buna benzer şeyler yapıldı. Başörtüsü konusunda oldu. 28 Şubat durumu da buna benzer bir durum. Bakıyorlar maddelere aradan birini alıyorlar. Başörtüsü konusunda da bunu yaptılar. O yüzden ben başörtüsü konusunda tek tek açıkladım. Haktır, dini vecibedir dememe rağmen söylediklerimi eksik yazdılar. Şaşırıyorum bazen.”
SAVCIDAN ŞİKÂYETÇİ…
Fethullah Gülen, hakkında ‘çıkar amaçlı suç örgütü’ kapsamında soruşturma yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Fuzuli Aydoğdu ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Faruk Erşen Yılmaz’ı avukatları aracılığıyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikâyet etti. Gülen’in avukatları Fikret Duran ve Muhammed Enes Hazır tarafından HSYK’ya gönderilen dilekçede, Gülen hakkındaki soruşturmanın 8 aydır Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) kaydedilmediğine ve kanuna aykırı şekilde gizli soruşturma yapıldığına dikkat çekildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Faruk Erşen Yılmaz ile Gülen’e yönelik soruşturmayı yürüten, aynı zamanda 25 Aralık Soruşturması’nın da savcısı olan Fuzuli Aydoğdu hakkında ‘görevi kötüye kullanma’, ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal’, ‘savunma hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlali’ gerekçesiyle disiplin ve adli soruşturma yapılması ve Gülen ile ilgili soruşturma dosyasından el çektirilmeleri talep edildi. Avukatlar, soruşturma kapsamında tanık olarak dinlenen ve Gülen’in eski öğrencileri olduğu öne sürülen Latif Erdoğan ile Ahmet Keleş hakkında da ‘hakaret’ ve ‘iftira’ suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. İstanbul Adalet Sarayı’nda basın açıklaması yapan Avukat Fikret Duran, müvekkili Gülen hakkında soruşturma yapıldığına ilişkin çıkan haberler nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılı olarak başvurduklarını, Başsavcıvekili Faruk Erşen Yılmaz’ın da yazılı olarak “Herhangi bir soruşturma dosyası tespit edilememiştir” cevabı verdiğini belirterek şunları söyledi: “Bu yazışmadan 15 gün sonra bazı basın organlarında bu kez soruşturma numarası da yazılarak haberler yapıldı. İlgili savcıdan dosya fotokopisini istedik ve temin ettik. Dosyayı incelediğimizde hem başsavcılığa sunduğumuz ilk dilekçenin, hem de başsavcıvekilinin bize verdiği ‘Soruşturma dosyası tespit edilememiştir’ yazısının dosya içerisine konulduğunu öğrendik. Bu husus müvekkil hakkında yürütülen soruşturmanın varlığı başsavcıvekili tarafından bilinmesine rağmen tarafımıza gerçeğe aykırı bilgi verildiğini ortaya koymaktadır. Müvekkilimin TC kimlik numarası soruşturma dosyasının birçok yerinde bulunmaktadır. Hatta bu dosyadan Emniyet’e ve başkaca kurumlara talimat yazıları gönderilmiştir. Buna rağmen bu dakikaya kadar halen soruşturmanın UYAP kaydı yapılmamıştır. Dosyanın UYAP kaydının 8 aydır yapılmaması ve kanuna aykırı bir şekilde gizli soruşturma yürütülmesi hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Soruşturma dosyası kanuna aykırı bir şekilde gizlenmekte, müvekkilin savunma ve adil yargılanma hakkı ihlal edilmektedir.”
ÖLÜM OCAĞI SAHİBİNE TESLİM EDİLDİ…
Soma’da 301 işçinin feci şekilde can verdiği facianın meydana geldiği madende, gerekli bilirkişi incelemesi tamamlanarak ocak işletmeci şirkete teslim edildi. Soma Holding tarafından işletilen Eynez Maden Ocağı’nda 13 Mayıs’ta meydana gelen ve 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan faciayla ilgili yürütülen adli soruşturmada, arama kurtarma çalışmalarının ardından devam eden yangın nedeniyle ağzı duvarla örülmesi sonucu girilemeyen ocak, gerekli şartların oluşmasıyla yeniden açılarak bilirkişi incelemesi yapıldı. Olayla ilgili soruşturmayı yürüten Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahiner, yaptığı yazılı açıklamada, ağzının duvarla örülmesine soruşturma açısından sakınca olmaması nedeniyle izin verilen maden ocağında 15 Temmuz itibarıyla olay yeri inceleme ve keşif işlemi için uygun şartların oluştuğu bilgisinin alındığını belirterek, bu çerçevede soruşturmada görevli Soma cumhuriyet savcılarının bilgisi ve bir cumhuriyet savcısı nezaretinde tahlisiye, olay yeri inceleme ve fotoğraf bilirkişileri ile şirket yetkilileri de hazır bulunarak ocak ağzı açılarak madenin havalandırılmasının sağlandığını bildirdi.
O TUTANAKLARA GÖRE SİLAH TAŞINDI…
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Adana’da Jandarma tarafından durdurulması büyük tartışma yaratan TIR’larla ilgili Suriye’de terör örgütleri El-Kaide ve IŞİD’e silah taşındığının soruşturma kapsamındaki belgelerle ortaya çıktığını iddia etti. Tezcan, dün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 19 Ocak 2014 tarihinde, Adana’da 3 TIR’ın durdurularak aranmak istendiğini, ancak güvenlik güçlerine yapılan müdahale nedeniyle aramanın kısmen yapılabildiğini belirtti. Tutanakları gösterdi Tezcan, devam eden soruşturmada, söz konusu TIR’larla, Suriye’de El-Kaide ve IŞİD’e silah taşındığının, belgeleriyle ortaya çıktığını ileri sürdü. Tezcan, soruşturmayı yürüten Savcı Aziz Takçı’nın, başka bir soruşturma dolayısıyla verdiği ifadede bu konuda açık beyanı olduğunu söyledi. Tezcan, soruşturma kapsamındaki tutanaklarda, TIR’larda kısmen yapılabilen aramanın kayıt altına alındığını ifade etti. Söz konusu aramaya ait olduğunu iddia ettiği tutanakları da gösteren Tezcan, şöyle devam etti: “Her TIR’da sacdan yapılmış ikişer büyük sandık var. Bunlarda mühimmat taşınıyor. TIR’ın arka kasasını kapsayacak şekilde. 3, 3, 2 metre ebatlarında ikişer sac sandık. Toplam 6 sandıkta mühimmat taşınıyor. Birinci TIR’daki birinci sandıkta, kafile numaraları Kiril Alfabesi ile yazılı 25-30 adet füze ve roket. Füze ve roket hassas tapaları. 40, 30, 15 santimetre ebatlı yaklaşık 15 ahşap sandık içerisinde her sandıkta 24 civarında bomba atar mühhimat yani 15 sandıkta yaklaşık 300’e yakın 450’ye yakın bomba atar mühimmat. İkinci sandıkta da 20-25 füze tespit edilmiş. 25-30 ahşap sandıkta da havan mühimmatları bulunmuş. 5-6 çuval içinde de uçaksavar mühimmatı. İkinci TIR’da da 90-100 adet top mermisi. Üzerinde Arapça yazılı koliler. 3. TIR’da ise neredeyse hiç arama yapamıyorlar. Çap ve miktarı tespit edilemeyen gelişi güzel konulmuş mühimmatlar tespit edilmiş.” Tezcan, TIR’ın şoförünün beyanına göre, TIR’ların, Esenboğa Havaalanı’ndan, yabancı uyruklu uçaktan yüklendiğini, Reyhanlı’ya götürüldüğünü savundu. Tezcan, sınıra kadar şoförlerin götürdüğü TIR’ların, sonra MİT elemanlarınca sınırdan geçirilip El-Kaide ya da IŞİD elemanlarına teslim edildiğini ileri sürdü. Tezcan, bir soru üzerine, “Arama başlarken bunların MİT görevlisi olduğunu bilmiyor. Aramadan sonra birinci TIR’daki silahlar ortaya çıkınca, direnmeye başlıyor, aratmak istemiyorlar, fiziki cebir şiddet kullanılarak arama yapanlara saldırıyor MİT görevlileri. Onlar da cebir şiddetle kontrol altına alıyor” dedi.
DIŞ POLİTİKA PERİŞAN HALDE…
HDP Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını durdurması ve Filistin ile müzakerelere başlaması gerektiğini söyledi. Uydu aracılığıyla Avrupa’dan yayın yapan Sterk TV’nin sorularını yanıtlayan Demirtaş, Ak Parti ve Katar’ın Hamas konusunda izlediği politikalarda eleştirilebilecek yanlar bulunduğunu ancak , bunları bu aşamada tartışmanın doğru olmadığını söyledi. Gazze’nin saldırı altında olduğunu, Filistin’de direnen bir halk olduğunu vurgulayan Demirtaş şunları söyledi: “İsrail, sivilleri hedef alıyor. Tartışılması gerekenler var ancak, bugün bunları tartışmamalıyız. Mazlum Filistin halkının yanında olmak gerek. İsrail’in saldırılarını durdurması, müzakerelere başlanması gerekiyor. Bağımsız İsrail ve Filistin devleti birlikte yaşamaya alışmalıdır. Türkiye’nin bunun dışındaki her pozisyonu Filistin davasına katkı sunmaz. Aksi politikalar ayrılıkları, derinlikleri ortaya çıkarıyor. Türkiye’nin dış politikası bu nedenle perişan durumda. Mezhepçilikten vazgeçilmeli.” Gençlerin, ‘yaşamın öncü gücü’ olduğunu söyleyen Demirtaş, “Bundan sonra en büyük çalışmayı gençler yapacak. Kampanyamızı büyütmek gerekir. Bütün gençler her yerde şevkle, neşeli bir kampanya sürdürüyor. Siyaseti can sıkıcı, öfkeli, kızgın, nefret alanından çıkarmaya çalıştık. Devrim neşeli, sevinçli bir iştir. Gençler ve kadınlar kampanyamızda neşeli devrimsel bir hareket yapıyor” dedi. Demirtaş, seçim kampanyaları ile HDP projesinin ne kadar doğru bir proje, siyaset, önerme olduğunun biraz daha görüldüğünü, bundan önce olanakların kısıtlı olduğunu, halka ulaşmada sıkıntı yetersizlikler bulunduğunu bildirirken, “Doğu örgütlenemiyor, anlatamıyorduk. Engeller kısmen önümüzden çekilince halkla karşı karşıya kalınca birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Seçimden sonra daha büyük hamle yaparak ne kadar doğru iş yapıldığı görülecek. Halkların ortak bir paydada buluşmasının Ortadoğu için önemi ortaya çıktı” diye ekledi.
DIŞ POLİTİKA PERİŞAN HALDE…
HDP Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını durdurması ve Filistin ile müzakerelere başlaması gerektiğini söyledi. Uydu aracılığıyla Avrupa’dan yayın yapan Sterk TV’nin sorularını yanıtlayan Demirtaş, Ak Parti ve Katar’ın Hamas konusunda izlediği politikalarda eleştirilebilecek yanlar bulunduğunu ancak , bunları bu aşamada tartışmanın doğru olmadığını söyledi. Gazze’nin saldırı altında olduğunu, Filistin’de direnen bir halk olduğunu vurgulayan Demirtaş şunları söyledi: “İsrail, sivilleri hedef alıyor. Tartışılması gerekenler var ancak, bugün bunları tartışmamalıyız. Mazlum Filistin halkının yanında olmak gerek. İsrail’in saldırılarını durdurması, müzakerelere başlanması gerekiyor. Bağımsız İsrail ve Filistin devleti birlikte yaşamaya alışmalıdır. Türkiye’nin bunun dışındaki her pozisyonu Filistin davasına katkı sunmaz. Aksi politikalar ayrılıkları, derinlikleri ortaya çıkarıyor. Türkiye’nin dış politikası bu nedenle perişan durumda. Mezhepçilikten vazgeçilmeli.” Gençlerin, ‘yaşamın öncü gücü’ olduğunu söyleyen Demirtaş, “Bundan sonra en büyük çalışmayı gençler yapacak. Kampanyamızı büyütmek gerekir. Bütün gençler her yerde şevkle, neşeli bir kampanya sürdürüyor. Siyaseti can sıkıcı, öfkeli, kızgın, nefret alanından çıkarmaya çalıştık. Devrim neşeli, sevinçli bir iştir. Gençler ve kadınlar kampanyamızda neşeli devrimsel bir hareket yapıyor” dedi. Demirtaş, seçim kampanyaları ile HDP projesinin ne kadar doğru bir proje, siyaset, önerme olduğunun biraz daha görüldüğünü, bundan önce olanakların kısıtlı olduğunu, halka ulaşmada sıkıntı yetersizlikler bulunduğunu bildirirken, “Doğu örgütlenemiyor, anlatamıyorduk. Engeller kısmen önümüzden çekilince halkla karşı karşıya kalınca birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Seçimden sonra daha büyük hamle yaparak ne kadar doğru iş yapıldığı görülecek. Halkların ortak bir paydada buluşmasının Ortadoğu için önemi ortaya çıktı” diye ekledi.
TÜRKİYE ÜÇ GÜN YASTA!…
İsrail’in Gazze’de uyguladığı katliam nedeniyle Türkiye’de üç günlük yas ilan edildi. Bakanlar Kurulu’nun dün yaptığı toplantı sonrası kararı Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıkladı. Arınç “Salı, Çarşamba, Perşembe günleri Filistin için yas ilan edildi. İsrail’in Filistin halkında karşı uyguladığı katliamı lanetliyoruz. Bununla ilgili olarak 3 günlük yas ilan edilmesi kararı alındı.” Arınç, şöyle devam etti: “Ateşkes görüşmelerini destekliyoruz. İsrail Filistin halkına toplu cezalandırma şeklindeki uygulamalarına son vermelidir. Türkiye bu saldırganlık karşısında ilkeli bir tutum izlemiştir. TİKA Filistin Koordinasyon Ofisi ilk etapta 1 milyon dolarlık yardım malzemesinin dağıtılması için çalışmalara başlamıştır. AFAD da 1,5 milyon dolarlık yardımda bulunmuştur.” Arınç, İsrail’e yönelik somut bir yaptırım gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine, “Şüphesiz bunlar da konuşuldu. Bizim İsrail’in ne OECD’ye üyeliği konusunda ne de başka bir konuda tek başına bir tasarrufumuz olmamıştır” dedi. Mavi Marmara görüşmelerinde yeni bir gelişme olup olmadığı konusundaki soruya Arınç, “Görüşmeler neredeyse bitmişti sonra bu olaylar çıktı. Bu olaylar üzerine bunu imzalama durumu yok. Adeta soykırıma dönüşen bu vahşet karşısında bizim İsrail tarafıyla böyle bir tazminat anlaşmasını imzalamamız söz konusu değil” diye karşılık verdi. Arınç, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin gelip gelmeyeceği sorusuna “Sayın Kerry’in ziyaret yapacağı ülkeler arasında Türkiye yok” dedi.
ASKERLER, KAÇAKCILARLA ÇATIŞTI: 1 ŞEHİT, 2 YARALI…
Şanlıurfa’nın Ceylanpınar İlçesinde kaçakçılarla çıkan çatışmada bir asker şehit oldu, iki asker de yaralandı. Çatışmanın meydana geldiği bölgeye takviye birlikler sevk edildi. Ceylanpınar İlçesi’ne bağlı Suriye sınırındaki Altın Köyü yakınlarında saat 22.00 sıralarında güvenlik güçleri, bir grup kaçakçı ile karşılaştı. Güvenlik güçlerinin ‘dur’ ihtarına kaçakçılar ateşle karşılık verince çatışma çıktı. Bir süre devam eden çatışmada ilk belirlemelere göre bir asker şehit oldu, iki asker de yaralandı. Çatışmanın ardından bölgeye takviye birlikler sevk edildi. Askerlerin tedavi altına alındığı hastaneye gitmek için yola çıkan Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük, “Ceylanpınar ilçesinde Suriye sınırında görev yapan güvenlik güçlerimize ateş açıldı. Bir askerimiz şehit oldu, iki askerimiz de yaralandı. Milletimize ‘geçmiş olsun’ diliyorum. Devletimiz, olayla ilgili gerekenleri yapıyor” dedi.
ASKERİ DARBEYE ZEMİN HAZIRLADILAR…
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, dönemin Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya’yı, 765 sayılı TCK’nın “Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler” başlıklı 146. maddesi uyarınca “müebbet hapis cezasına” çarptırmasının gerekçesini açıkladı. Mahkemenin 360 sayfalık kararında askerin 12 Mart 1971 tarihinde ülkenin içinde bulunduğu anarşi ortamını bahane ederek sivil yönetime muhtıra verdiği, sonrasında da siyasete yön vermeye başladığı belirtildi. 12 Eylül darbesine gerekçe gösterilecek olayların ilkinin 1 Mayıs 1977 tarihinde Taksim’de yaşandığı, aynı dönemde Malatya belediye Başkanı Hamit Fendioğlu’nun bombalı paketle suikast sonucu öldürülmesi, 16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesi önünde 7 öğrencinin ölümü, Kahramanmaraş ve Sivas olayları ile İpekçi sukikastı hatırlatılarak, bütün bunlarla toplumda kaos yaratıldığı ve askeri yönetimin de olaylara bilinçli olarak seyirci kaldığı vurgulandı.