KaleTalks sohbet serisinde “Öngörü” kavramı masaya yatırıldı
Kale Grubu kurucusu İbrahim Bodur’un kişiliğiyle özdeşleşmiş ve dünden bugüne köprü kuran “Öngörü, Cesaret, Yenilikçilik, Mücadele ve Güven” değerleri etrafında bir dizi sohbet programı başlattı. Yönetim danışmanı Fazıl Oral’ın moderatörlüğünde; Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Evren Balta’nın konuk edildiği KaleTalks sohbetinin ilki 4 Mayıs’ta gerçekleşti.
Yönetim danışmanı Fazıl Oral’ın moderatörlüğünde; Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Evren Balta’nın konuk edildiği KaleTalks sohbeti, 4 Mayıs Pazartesi günü, saat 14.00’te gerçekleşti ve Kale Grubu’nun sosyal medya hesaplarından da canlı yayınlandı.
Kale Grubu, kurucusu İbrahim Bodur’un vefatının dördüncü yıldönümüne yaklaşırken, ondan miras kalan değerleri, KaleTalks online sohbetler serisiyle tartışmaya açtı. Kale Grubu’nun son 3 yıldır yürüttüğü ve salgın döneminde dijital mecralara taşıdığı KaleTalks sohbet serisinin ilkinde “Öngörü” kavramı tartışmaya açıldı.
Yönetim danışmanı Fazıl Oral’ın moderatörlüğünde; Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Evren Balta’nın konuk edildiği KaleTalks sohbeti, 4 Mayıs Pazartesi günü, saat 14.00’te gerçekleşti ve Kale Grubu’nun sosyal medya hesaplarından da canlı yayınlandı.
Mayıs ayında, Grubun kurucusu İbrahim Bodur’un kişiliğiyle özdeşleşmiş ve dünden bugüne köprü kuran ‘Öngörü, Cesaret, Yenilikçilik, Mücadele ve Güven’ değerleri etrafında yapılacak yayınlarla devam edecek.
KaleTalks sohbet serisinde “Öngörü” kavramının masaya yatırıldığı görüşmeden öne çıkan söylemler ise şöyle:
Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Evren Balta: Bizim de sosyal bilimler içerisinde sıklıkla konuşup düşündüğümüz bir kavram öngörü. Geleceği bilebilir miyiz? Öngöre miyiz? Sosyal bilimin kendisine baktığımızda özellikle toplumsal ve siyasal alanda her daim öngöremediğimiz olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin Lübnan’da iç savaşın çıkacağını, Sovyetler Birliği’nin çökeceğini ya da bugün koronavirüs ile karşı karşıya kalacağımızı elimizdeki bütün araçlara rağmen bilmiyorduk. Biz de bu bilememe haliyle yaşıyoruz. Ama bu bilememe hali içinde bile öngörüde bulunma arzusuyla hareket ediyoruz. Bu arzu sadece sosyal bilime ait değil aslında hepimize ilişkin bir arzu. Sadece bugüne değil geçmişe de ait bir arzu. Bu belirsizlik haliyle yaşamımızı sürdürmek zorundayız. Ve bilginin de sürekli değiştiği gerçeğiyle hareket etmek zorundayız. O nedenle öngörü demek, riskle, sorumlulukla, belirsizlikle, belirsizlikle baş etme gücüyle ve bunlarla baş etmek için kurduğumuz mekanizmalarla yakından ilişkili.
Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır: Fal, kehanet, rüya tabirleri, astroloji gibi birçok kavramı var öngörünün… Ama işin özü hayattaki, doğadaki ya da toplumun içindeki birtakım hareketlerin ve ilişkilerin gideceği yöne dair bir kestirimde bulunmak öngürü… Dolayısıyla o hareketler için öncelikli olarak veri lazım. Geçmişte ya da şimdiye dair elimizde bir veri varsa ileride de neyle karşılaşabileceğinizi tahmin etmek mümkün. Aslında hepimizin çabası bu. Bu konuda en gelişmiş modelleme metodoloji biliminde var. Matematiğe ve mühendisliğe dayalı bilimlerde olduğu gibi insanların tutum ve davranışlarını konuştuğumuz sosyal bilimlerde de metodologların kullandığı teknikleri kullanmak mümkün mü aslında mesele bu. Bugün eskinin yaşam biçimine göre bildiğimiz bir bilim ve teoriler yumağı var elimizde ama bugün bir yandan da sanayi toplumuna göre hızlı, zaman ve mekandan bağımsız bir hayat yaşıyoruz. Dolayısıyla hız, zaman ve mekandan bağımsız olma hali doğal olarak çok boyutlu, çok aktörlü bir hayat sunuyor bizlere. Böyle bir ekosistemde her bir aktörün nasıl davranacağını kestirmek, yönetmek mümkün değil. Dolayısıyla sonuçları üzerinden değil süreçlere odaklanacak bir öngörüde bulunmak gerekir. Çok boyutluluk ve çok aktörlükten dolayı bugünün hayatı esas olarak belirsizlik ve karmaşıklık esasına dayanır. Ancak bir yandan da öngörüden vazgeçemeyiz. Her toplum, her şirket ve her aile geleceğe dair pozisyon almak durumunda…
Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır: Eski tahminleri ya da öngörüleri konuşmuyoruz bugün. Olgulara değil, süreçlere; sonuçlara değil o süreçlerin hangi aktörün nasıl davranacağına dair olasılıklara dair birtakım senaryoları konuşmak gibi başka bir zihniyete ihtiyacımız var. Bugünün belirsizliklerinde öngörülerde bulunabilmek için.
Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Evren Balta: Hayatı katlanılabilir kılan bir sonraki adımda ne olacağını bilmemektir. O hayatın belirsizliğidir aslında. Eğer hayatınıza dair her şeyi bugünden biliyor olursanız yaşamınızın hiçbir anlamı kalmaz. Geçmişte bu belirsizlik, hayatınızdaki bir sonraki aşamada ne olacağını bilememe aslında bir tür umut ilkesiyle ve kolektif sigortalarla ilerliyordu. Şimdi değişen şey bütün bu hallerin ve kurumların değişimiyle kalıcı bağlarımız yok oldu. Ve o belirsizliğin yanındaki umut ilkesi de azaldı. Ve gelecekteki belirsizlikleri kontrol etmek için aldığımız riskler artık bize toplumun ya da bağlarımızın sağladığı, ortak olarak üstlendiğimiz riskler olmaktan çıktı ve son derece bireyselleşti. Hepimiz artık bu riskleri tek başımıza üstlenmek, bütün riskleri öngörmek, o öngördüğümüz risklere dair kendimizi güçlendirmek zorunda kaldık. Artık kendimizi yatırım öznesine çevirmeye başladık. Ben buna risklerin özelleşmesi diyorum. Ama riskler özelleştiği andan itibaren bir yandan hayatımıza dair kontrol arzumuz artıyor bir yandan da bunu yapma kapasitemiz de azalıyor. Bu aradaki boşluk başka bir tedirginliği, sürekli endişede olma halini, mutsuzluğu da artırıyor.
Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır: Naturamız hep daha iyiyi, güzeli aramak üzerine kurulu. Ve aramak kadar uğraş, emek harcamakla da uğraşıyoruz. İnsanların beklentilerini yok etmek de olası değil çünkü bu naturamıza aykırı. Dolayısıyla o uğraş ve arzu bir yandan o göstereceğimiz emeğe bağlı ama bir yandan da kontrol edemediğimiz koşullara da bağlı. O nedenle gelecekteki halimizi merak etmemiz çok normal. Ancak tümünü bilmek istemeyiz çünkü o zaman bir anda insanların yarın nerede olacaklarını biliyor olması o arzuyu ve uğraşı yok eden negatif bir enerji de üretiyor. Tüm dünyada adaletsizlik ve yoksulluk kalıcılaşıyor. Ve artık yoksulluk ailelerden kuşaklara devrediliyor. Oysaki bu topraklarda Cumhuriyet’in en büyük kazanımlarından biri alın teriyle çalışırsan, ki bunun en önemli aracısı da eğitimdi, yoksul bir aile çocuğu da olsan yoksulluktan kurtulabilirdin. Oysaki bugün o olanak giderek kayboluyor. Çünkü artık Türkiye’de iyi üniversitelere ulaşma imkanınız, fırsat eşitliği bozulduğu için ortadan kalkıyor.
Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Evren Balta: Risk her zaman sorumluluk içerir. Bu sorumlulukla da düşünüyoruz. Her yeni risk kolektif organize sorumsuzluk yaratır.