Kadınların çalışma motivasyonlarında düşüş var
Toplumumuzda cinsiyet eşitsizliği ve bunun sonucunda oluşan problemler her geçen gün büyürken meselenin merkezinde “kadın istihdamı” yer alıyor. Marketing Türkiye için Xsights Araştırma’nın BinYaprak iş birliğiyle gerçekleştirdiği “İstihdamda Kadın Araştırması” toplumun kadın istihdamına, çalışan kadına ve sorumluluklarına dair bakış açısını gözler önüne sererken toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin özünde yer alan problemlere de kadın istihdamı perspektifinden ışık tutuyor…
Kadın istihdamı şüphesiz toplumdaki cinsiyet eşitsizliğinin en temel sebeplerinden biri. Ekonomik bağımsızlık sağlanmadıkça kadına dair kronikleşen problemlerin çözülmesi pek de mümkün görünmüyor. Elbette iş dünyasında çalışma şartları, pozitif ayrıcalık ve düzenlemeler sıkça dile getiriliyor. Ancak bu devasa sorunu çözmek için öncelikle toplumun kadın istihdamına karşı bakışının, atfedilen toplumsal rollerin ve kadının ev hayatında, çocuk yetiştirmekteki sorumluluklarının yeniden tanımlanması gerekiyor. Marketing Türkiye ve BinYaprak için Xsights Araştırma’nın gerçekleştirdiği “İstihdamda Kadın Araştırması” kadına biçilen mevcut rolleri tanımlayan, aşılması gereken engelleri işaret eden güncel bir durum tespiti yapıyor. İşte o bu kapsamlı araştırmanın “acı ama gerçek” saptamaları…
Ekonomik sorumluluk erkeklerde
2018 yılından bugüne baktığımızda erkeklerin ailelerinin ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak zorunda oldukları fikrinin hem kadınlar hem de erkekler nezdinden yükseldiğini görüyoruz. Erkeklerde bu oran 2018’de yüzde 74’ken bugün yüzde 81 olarak karşımıza çıkıyor. Bugün her iki kadından biri (yüzde 66) ise ekonomik ihtiyaçları gidermeyi erkeklerin zorunluluğu olarak görüyor. Bu oran 2018’de yüzde 63 iken, 2021’de yüzde 66’ya yükselmiş durumda.
Kadınların gelecekte çalışmayı planlamıyor
Araştırmanın sonuçlarına göre 2021 yılında işsiz olup, tekrar çalışmayı düşünenlerin oranının, 2018 yılına göre yüzde 14 oranında düşmüş olduğu gözlemleniyor. 2018’de kadınların yüzde 57’si gelecekte çalışmayı planlarken, 2021’e gelindiğinde bu oranın yüzde 43’e kadar gerilemiş olması dikkat çekiyor…
Tablo vahim!
Geride kalan üç yılın ardından ortaya çıkan sonuç ve toplumun varış noktası kırmızı alarm veriyor! 2018 yılından bu yana, “Kadınlar çalışarak ailesinin ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır” ifadesine katılanların oranının yüzde 30 oranında azaldığı gözlemleniyor. 2018 yılında kadınların yüzde 73’ü kadınların çalışmasını bir zorunluluk olarak görürken bu oran 2021 yılında yüzde 44 olarak karşımıza çıkıyor. Benzer bir eğilim erkekler tarafında da mevcut. 2018 yılında bu ifadeye her dört erkekten üçü katılırken bugün yalnızca 3 erkekten biri katılıyor.
“Çalışmak erkeklerin hakkı”
2018 yılından bu yana ne yazık ki toplumun görüşü bu konu üzerinde bir değişiklik göstermemiş. Halihazırda her 3 katılımcıdan 1’i ülkede insanların iş bulamaması durumunda çalışmayı erkeklerin hakkı olarak görüyor.
Çalışan kadın ve çocuk ikilemi
2021 yılında, çalışan annelerin çocuklarının, bu durumdan olumsuz etkilendiklerine inanların oranının 2018 yılına göre istatistiksel olarak yükseldiği gözlemleniyor. Çalışan annenin çocuklarının olumsuz etkilendiğine inanan kadınların oranının yüzde 31’den yüzde 43’e; erkeklerin oranının ise yüzde 47’den yüzde 57’ye yükselmiş olduğu verilere yansıyor. 2018 yılında toplumun yüzde 39’u çalışan annelerin çocuklarının olumsuz etkilendiğini beyan ederken 2021 yılında her 1 kişiden 1’i bu fikre katılıyor.
Pandemide evdeki dengeler değişti
2018 yılıyla kıyaslandığında, kadın ve erkekler arasında tüm gelirini ev giderlerine harcama noktasındaki farkların oldukça azalmış olduğu gözlemleniyor. Bunun yanı sıra ev işi paylaşımı ve çocuk bakımının ortaklaşa üstlenmesi konularında toplum olarak daha eşitlikçi bir noktaya ulaşıldığı gözlemleniyor. 2018’de ev iş paylaşımı yüzde 66 iken, 2021’de bu oran yüzde 78’e; çocuk bakımıysa yüzde 70 iken yüzde 77’ye yükseliyor.
Güzel şeyler de oluyor
- Xsights olarak, Marketing Türkiye, Binyaprak ve diğer paydaşlarımız adına, kadın dostu şirketler ve markalar üzerine yaptığımız araştırmalar bize kadınların istihdama katılımlarının artması için ücret eşitliğine, esnek çalışma saatlerine, çocuk bakımı yardımlarına ve kadın liderlik programlarına ihtiyaç duyduklarını gösterirken, son çalışmamız kadın istihdamı noktasında pandemiyle birlikte çok farklı bir noktaya gelindiğini gösteriyor. Genel olarak, kadınların istihdamda aktif olarak yer alması noktasındaki toplumsal beklentinin gerilediği gözlemleniyor.
- 2018 yılında, toplumun yüzde 68’i “kadınlar ailelerinin ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır” ifadesine katılırken bu oran 2021 yılında yüzde 39’a düşmüş durumda. Bu durum kadınlar nezdinde de aynı; 2018’de her 10 kadından 7’si, ailesinin ekonomik ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğini düşünürken, 2021’e geldiğimizde bu oran her 10 kadından 4’üne düşmüş. Pandemiyle birlikte, hâlihazırda istihdamda olmayan ama gelecekte iş arayacağım diyen kadınların oranı 2018’den bu yana, yüzde 57’den yüzde 43’e gerilemiş durumda. Buna ek olarak “Ülkede insanlar iş bulamıyorsa, çalışmak kadınlardan çok erkeklerin hakkıdır” diyen kadınların oranının da 2018’den bu yana yüzde 25’ten yüzde 29’a yükseldiğini görüyoruz.
- Pandeminin ekonomik, sosyal ve psikolojik sonuçlarından dolayı kadınların istihdama katılma planları ve motivasyonlarının irtifa kaybetmekte olduğu da verilere yansıyor. Bunun temel sebeplerinden bir tanesi çalışan kadın ve çocuk ikilemi. Nitekim 2018’de “Çalışan annenin çocuğu bundan olumsuz etkilenir” ifadesine katılanların sayısı yüzde 31’ken bugün bu oran yüzde 50’ye yükselmiş durumda. Bu ifadeye katılan çalışan kadınların oranı çalışmayan kadınların oranına göre anlamlı olarak daha yüksek. Çocukların eğitimleri için ebeveynlerine ihtiyaç duydukları bu dönemde çalışan annenin çocukları olumsuz etkilenmekte.
- Tüm bunlar olurken, toplumsal cinsiyet rollerinin pandemiyle birlikte sürpriz bir şekilde olumlu yönde değiştiği de gözlemleniyor. 2018’de “Eşler ev işlerini paylaşır” ifadesine katılanların oranı yüzde 66’dan yüzde 78’e; “Eşler çocuk bakımını ortaklaşa üstlenir” ifadesine katılım oranı ise yüzde 70’ten yüzde 77’ye yükselmiş durumda. Bir başka deyişle, erkeklerin ailelerine olan katkıları yükselmekte ve kadın istihdamı için gerekli olan bu ön koşul, hiç beklenmedik bir şekilde, pandemiyle birlikte oluşuyor.
- Araştırmamız bize, pandeminin sona ermesiyle, kadınları yeniden heyecanlandıracak değişimlere ihtiyaç olacağını gösteriyor. Kadın istihdamı noktasındaki ilk öncelik kuşkusuz eşit maaş konusu. İLO ve TÜİK’in ortak yürüttüğü çalışmaya göre ücret eşitsizliği yüzde 15,6 olarak açıklandı. Bu farkın pandemiyle daha da derinleşmiş olduğu öngörülüyor. Bu nedenle, kadın istihdamını derinleştirmek isteyen kurum ve kuruluşların sadece kadınların istihdama erişimlerine değil, kadın istihdamının kaliteli ve eşit koşullarda olmasına da odaklanmaları gerekiyor, aksi takdirde kadın istihdamının bir çıkmaza gireceği kaçınılmaz bir gerçeklik.